Kırım’daki Türk asıllı Devletler Ailesi’nden Hacı İslam isimli genç, 1891’de öğrenim için İstanbul’a geldi. Fatih Medresesi’ni bitirdi.
1904’te Trakya’da, Kırım asıllı bir ailenin kızı olan Şakire Hanım’la evlendi. 1912’de ise, Balkan Savaşı başlayınca ailesinin canını zor kurtardı.
Bir “hayat hikâyesi” anlatmaya başlamadan önce, isterseniz “hayat”ın ne olduğunu sorgulayalım. Hayatı, kırık bir testiden sızan suya benzetenler de var, sanata benzetenler de...
Kimileri de diyor ki, “Hayat, hayal dokuyan bir tezgâhtır. ”Bu konudaki bir başka anlatım ise şöyle: “Hayat, nihayet saadetten ibarettir.”
Acaba öyle mi?..
Öyle olmadığını savunanlar ise, “Hayat, daima düzde gitmez; arasıra çıkılır, çok kere inilir” cevabını veriyor.
Hayatın anlamını araştırırken, herhalde bir ortak noktada buluşmamız gerekiyor. Bu ortak noktayı hem kutsal kitaplar gösteriyor, hem de ünlü Fransız yazarı Balzac ifadelendiriyor:
“Hayat, beşik ile mezar arasındaki sınav süresidir...”
Şimdi, hayatın akışı içinde, hikâyemize başlayalım.
Tarih 1873. Rusların egemenliği altındaki Kırım’ın Korbek köyünde yaşayan “Devletler Ailesi”ne mensup Hasan Efendi ile Hatice Gülsüm Hanım’ın dördüncü evlatları dünyaya gelir; çocuğa, “Hacı İslam” adını verirler. Ailenin diğer evlatları da erkek; isimleri ise, yaş sırasına göre şöyle: Seyit Ömer, Osman ve Kurt Mehmet...
Devletler Ailesi, Kırım’ın güneyinde, Karadeniz sahiline yakın tepeler arasındaki orman içinde saklı olan Korbek köyünde, bağ bahçe tarımıyla hayatını kazanmaya çalışır. Çünkü o dönemde Kırım, Rusya’nın bahçesi gibidir. Yetiştirilen sebze ve meyvelerin çok büyük bir kısmı Rusya halkını besler. Ancak, zamanla, Kırım’a Ukraynalılar gelince, bu işler kaybolur. Çünkü Ukraynalılar, bahçe çiftçisi değil, tarla çiftçisidir.
Korbek, Kırım’ın tarihi Yalta kentinden, sahil yolunu izleyerek doğudaki Aluşta şehrine giderken, Karadeniz’e adeta selam durantepelerin kuytu bir köşesinde yer alır. Ama Devletler Ailesi’nin evleri, tepenin başındadır. Çünkü onlar, saklanmayı hiç sevmez.
Aile, Türk asıllı, ama Rus vatandaşıdır. Çünkü Kırım, 1768-1774 yılları arasında yaşanan Osmanlı-Rus Harbi’nden sonra, Rusların egemenliği altına girmişti. Aslında, Osmanlılar ile Ruslar, XVI. yüzyıldan itibaren sürekli savaş halindeydi. Bu savaşlar, iki ülke halkları arasına kin ve nefret tohumları saçtı.
Hacı İslam henüz dört yaşındayken, bu defa Türk tarihinde “93 Harbi” diye anılan 1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi yaşanır. Savaşın başladığı sırada Osmanlı tahtında, saltanatta henüz birinci yılını tamamlamış olan Padişah II. Abdülhamid vardır.
Devletler Ailesi, Rusların egemenliği altına giren Kırım’da, insanları böylesine kahreden psikolojik bir baskı ortamında hayatlarını sürdürür. Düşlerinde ve düşüncelerinde hep Osmanlı vardır.
Ruslaştırılan topraklar, o yörelerdeki Türkler için artık yaşamalanı olmaktan çıkar. Çünkü, bu coğrafyanın eski sahipleri azınlıkta kalmıştır. Her Türk evinde, Anadolu özlemi vardır. O özlemi gidermek için Rusya’dan kurtuluş çareleri aranır, gizli gizli planlar yapılır. Zaten 93 Harbi’yle birlikte, Rusya ve Balkanlar’daki pek çok Türk, kurtuluşu Anadolu’ya göç etmekte bulmuştur. Kırım’daki Türkler de bu arayışın içindedir.
İşte böyle bir arayış sırasında, Devletler Ailesi’nin en küçük ferdi Hacı İslam için büyük bir kurtuluş kapısı açılır. Özgürlük, dalga dalga ona yaklaşır. Hacı İslam, İstanbul’daki Fatih Medresesi’ne “burslu öğrenci” olarak kabul edilir.
Hacı İslam, Kırım’dan İstanbul’a nasıl gitmiş? Bu konuda aile fertlerinde yeterli bilgi yok. Ancak, Asım Ülker’in oğlu Selçuk Berksan, dedesinin son yıllarında, kendisinden, hayat hikâyesiyle ilgili bilgiler almaya çalışmış. Dededen dinlenilen bu bilgiler, heyecanlı sahnelerle dolu.
Selçuk Berksan, dedesinin öğrencilik yıllarına ait bilgileri günümüze taşırken şunları söylüyor:
Dedemiz Hacı İslam Efendi, 18 yaşındayken, muhtemelen 1891 yılında, öğrenim görmek amacıyla Kırım’dan İstanbul’a gelmiş. Rusya’da doğmuş olan dedemiz, öncelikle Rus tebaasından Osmanlı-Türk tebaasına geçmiş. Ardından da Fatih Medresesi’ne kaydolup, günümüz ortaöğretimiyle aynı seviyedeki bu kurumda öğrenime başlamış.
İstanbul’da 10 Temmuz 1894’te büyük bir deprem yaşanmış. Bu arada, büyük dedemiz Hasan Efendi de, Hacca gitme niyetiyle Kırım’dan İstanbul’a gelmiş. Bir bilgiye göre, Hicaz’a kadar gitmiş. Ancak, Hac farizasını ifa ederken koleraya yakalanmış.15 Dedemiz daha sonra hasta haliyle İstanbul’a getirilerek, karantinaya alınmış.
Babasının rahatsızlığını öğrenen Hacı İslam Efendi de büyük dedemizi karantinadan alıp, Fatih Medresesi’nde kalmakta olduğu odaya yerleştirmiş. Hasan Efendi, Fatih Medresesi’ndeki öğrenci odasında vefat etmiş. Büyük dedemizin cenazesi, Edirnekapı Şehitliği’ne defnedilmiş.
Ailenin hayat hikâyesi konusunda, Mualla Öner’de de ayrıntılı bilgiler var. Mualla Öner, Sabri Ülker’in dayısı Ahmet Ziya Bey’in kızı. Ailenin Kırım’dan dönüşünden sonra “ağabey” diye hitap ettiği Sabri Ülker’le birlikte büyümüş. Hacı İslam Efendi’yi de, ailenin diğer fertleri gibi “Efendi Baba” diye anıyor.
Ailenin hayattaki en büyük ferdi Mualla Öner’in anılarında Sabri Ülker’in büyükbabası Hasan Efendi’nin hac hikâyesiyle ilgili değişik bilgiler yer alıyor. Şimdi, Mualla Öner’i dinleyelim:
Efendi Babamız Hacı İslam Efendi, Fatih Medresesi’nde öğrenime başladığı sırada, babası Hasan Efendi, hac farizasını yerine getirmek amacıyla Kırım’dan yola çıkmış; önce İstanbul’a gelmiş, ardından da hac yolculuğu için İzmir’e gitmiş. Ancak, orada rahatsızlanınca karantinaya almışlar.
Hacı İslam Efendi, babasının rahatsızlığından haberdar olmuş ve hemen İzmir’e giderek, Hasan Efendi’yi İstanbul’a getirmiş. Hacca gitmesi nasip olmayan ailenin büyük dedesi, oğlunun yanında vefat etmiş. Efendi Babamız, çok büyük bir üzüntüye kapılmış. Cenaze henüz defnedilmeden önce, “Ben garip bir talebeyim. Babama karşı son vazifelerimi nasıl yapacağım?” diye düşünmeye başlamış.
Tarih, 1895 olabilir. Zamanın şeyhülislamı da aynı günlerde vefat etmiş. Şeyhülislam Efendi ile Hasan Efendi’nin cenaze namazı aynı gün, aynı vakitte Fatih Camii’nde kılınmış. Şeyhülislam Efendi’nin cenazesi münasebetiyle camide çok kalabalık bir cemaat hazır bulunuyormuş.
Hasan Efendi’nin cenazesiyle birlikte, Şeyhülislam Efendi’nin cenazesi kaldırılırken, adeta ölümün de saltanatı yaşanıyormuş. Efendi Babamız, babasının cenaze namazını anlatırken, “Gurbetteki babamın cenazesi eller üstünde giderken, arkasından zor yetiştim” diyordu. Yine Efendi Babamızın ifadesiyle, Hasan Efendi’nin cenazesi “sultanlardan daha sultan” gitmiş.
Hacı İslam Efendi, babasını kaybetmenin acısı içinde İstanbul’da öğrenim görürken, Osmanlı tebaasına kavuşmanın verdiği fırsatları da değerlendirerek, geleceğini planlama ihtiyacı hisseder. Gönlünden, bu topraklarda yerleşik bir hayat kurmak geçer. Önce Fatih Medresesi’nde, ardından da Dar’ül-Muallimin’de burslu okuduğu için maddi sorun da yaşamaz.
Kırımlı Hacı İslam, öğrenim bursunu acaba nasıl sağlamış? Sabri Ülker’in oğlu Murat Ülker, bu konuya, babasından dinlediği bilgilerle açıklık getiriyor:
Bizim evde, Osmanlı Padişahı Sultan II. Abdülhamid’in adı saygıyla anılırdı. Bu ismi, ailemizde ilk defa ilkokul öğrencisiyken işitmiştim. Bu kudretli padişahtan söz edilirken, daima “Abdülhamid Han” sıfatı kullanılırdı. Babam, “Oğlum, bizim evde Abdülhamid Han’a laf söylenmez, eleştirilmez” demişti. Ben de sebebini sorduğum zaman, şu cevabı vermişti:
“Babam, Kırım’dan Türkiye’ye gelince, önce Fatih Medresesi, sonra Dar’ül-Muallimin’de burslu okumuş. Ben, Padişah Abdülhamid Han’ın ekmeğiyle büyüdüm. Onun için, kendisine hiç laf söyletmem.”
Baba evinde, Padişah Abdülhamid, daima hayırla yâd edilirdi.
Hayat hikâyemizin bu kısmında, “evlilik müessesesi” üzerinde bir nebze duralım.
Bu konuda da düşünürlerin, yazarların ve şairlerin söylediği pek çok söz var. Kimileri, evlilik müessesesini insan hayatının birinci basamağı olarak değerlendiriyor, kimileri de “Evlilik, ağaçların aşılanmasına benzer; aşı tutarsa, daha fazla ve kaliteli ürün alınır, ama tutmazsa, verim düşer...” diyor.
Şimdi, Hacı İslam Efendi’nin evlilik hikâyesini, aile fertlerinden dinlediğimiz bilgilerle ayrıntılı bir şekilde anlatmaya koyulalım.
Hacı İslam Efendi, Kırım’dan İstanbul’a gelince, önce medrese öğrenimi görür. Ardından da öğretmen ve imam-hatip olarak yetiştirilmek üzere Darü’l-Muallimin’e (öğretmen okulu) kaydolur. Buradaki yükseköğretim süresi iki yıldır.
Hacı İslam Efendi, öğretmen okulunu bitirdikten sonra, bir yandan bu okulun yüksek kısmına devam eder, bir yandan da İstanbul’da öğretmenlik görevi alır.
Kırımlı genç öğretmen, muhtemelen 1904 yılında, Tekirdağ’ın Saray ilçesine bağlı Büyükmanika köyünde oturan akrabası Rukiye Hanım’ı ziyarete gider. Bir başka bilgiye göre ise, yaz aylarında bir Trakya köyünde “geçici öğretmen” olarak görevlendirilir.
Öğretmen Hacı İslam, bölgede bulunduğu sırada, Büyükmanika köyünün öğretmeni, aynı zamanda imamı olan Hafız Numan Efendi’nin kızı Şakire Hanım’la karşılaşır. Bu iki genç, kısa süre içinde nişanlanır ve evlenir. Evlilik, aynı yılın ağustos ayında gerçekleşir.
Gelin Hanım, 1884, Büyükmanika doğumlu. “Hocalar” namıyla anılan ailesi, “93 Harbi” sırasında Bulgaristan’ın Tırnova şehrinden Trakya’ya gelmiş. Aile, Tatar asıllı ve Kırımlı.
Hacı İslam Efendi evlenince İstanbul’dan ayrılır, bu arada Darü’l Muallimin’in yüksek kısmındaki öğrenimini de yarım bırakır. Ardından da Çorlu’nun Karamehmet köyüne öğretmen olarak tayin edilir; bir süre sonra halkın arzusu üzerine, bu köyün imamlığını da üstlenir.
Şakire Hanım, ilk çocukları Sıdıka’yı (Doğruöz) 1905’te, henüz 17 yaşındayken dünyaya getirir. Onu, 1907 yılında ikinci kızları Mahire, 15 Ağustos 1911’de de oğulları Ahmet Asım’ın (Ülker) doğumları izler. Mahire, dört yaşındayken vefat eder.
Hacı İslam Efendi, Karamehmet köyünde yaşadığı dönemde hacca gider. Ancak bu ziyareti, kendisinin maddi durumu müsait olmadığı için, varlıklı bir kişinin yerine “bedel” olarak yapar.
Kırım’da yaşayan anne Hatice Gülsüm Hanım ise, hacdan gelmesi için yolunu gözlediği eşi Hasan Efendi’nin İstanbul’da vefat etmesi, en küçük evladı Hacı İslam Efendi’nin de önce İstanbul, daha sonra Trakya’daki Karamehmet köyüne yerleşmesi üzerine, oğlunun yanına gelir ve bir daha ülkesine dönmez.
1913 yılında vefat eden Hatice Gülsüm Hanım’ın cenazesi, Karamehmet köyü kabristanına defnedilir.
Murat Ülker de dedesinin yerleştiği Tekirdağ’ın Saray ilçesi ile Kırım arasındaki münasebetler konusunda önemli bilgilere ulaşmış:
Dedemin öğretmen olarak görev yaptığı Saray ilçesinin ismi, Kırım’daki “Bahçesaray’dan geliyormuş.16 Kırım hanının şehzadeleri, Trakya’daki Saray’da yetiştirilirmiş. O zaman, Osmanlı İdaresi ile Kırım Hanlığı arasında böyle bir anlaşma varmış. Söz konusu anlaşmaya göre, Osmanlı Hanedanı’nın herhangi bir şekilde sulbi [zürriyeti, nesli] kesilirse, Osmanlı’yı, Kırım Hanlığı devam ettirecekmiş; aksi olur ise Kırım Hanlığı’nı da Osmanlı Hanedanı sürdürecekmiş. İşte bu nedenle, Kırım Hanlığı’nın şehzadeleri, Trakya’da, bugünkü Saray ilçesinin bulunduğu bölgeye gönderiliyormuş. Saray’daki arazi de Vakıflar’a aitmiş. Tahminime göre, dedem Hacı İslam Efendi, Kırım’dan gelip, İstanbul’da eğitim gördüğü için, onu da Saray’a tayin etmişler. Zaten, orada da evlenmiş.
20. yüzyılın başında Hacı İslam Efendi, Karamehmet’te mutlu ve huzurlu bir aile yuvası kurup hayatını sürdürürken, bu köye çok yakın mesafedeki Balkan topraklarında, Osmanlı’ya karşı yeni bir “şer ittifakı” oluştu. Aynı dönemde, imparatorluk başkenti İstanbul’da askeri ve siyasi alanda çok büyük huzursuzluklar yaşanıyordu.
İstanbul’daki siyasi kaosu fırsat bilen, eski Osmanlı tebaasına mensup Bulgaristan, Sırbistan ve Karadağ prenslikleri ile Yunanistan Krallığı, Rusya ve Batı ülkelerinin kışkırtmasıyla 8 Ekim 1912’de Osmanlı İmparatorluğu’na savaş ilan etti. Osmanlı’nın Trakya’da görevlendirilen “Şark Ordusu” da, bu saldırıya karşı koymak için bölgeye gönderildi.
Bulgarların başını çektiği düşman orduları, Edirne’yi işgal edip, İstanbul’a doğru ilerlemeye başladı. Savaştan kısa bir süre önce büyük bir deprem17 felaketi yaşayan Trakya, bu defa Bulgar tehdidi baş gösterince boşaltıldı. Sivil halk, yarı yaya, yarı at arabaları ve kağnılarla, “can pazarı”ndan, İstanbul’a doğru kaçmaya başladı. Yolcu ve yük trenlerinde yer bulabilenler, adeta vagonların içinde istif edilmiş halde bölgeden uzaklaşmaya çalışıyordu.
Hacı İslam Efendi Ailesi’nin yaşadığı Karamehmet köyü de düşman işgaline uğramak üzereydi. Bu fevkalade durum karşısında, aile, hiç vakit kaybetmeden toparlanıp yola koyuldu. Bu kaçış sırasında, Hacı İslam Efendi’nin kayınpederi Hafız Numan Efendi’nin ailesi de onlara dahil oldu. İki aile, düşmanın önünden kaçıp Çerkezköy’deki tren istasyonuna ulaşmayı başardı.
Ailenin küçük evladı Asım kucakta taşınırken, anne ve baba, yedi yaşındaki kızları Sıdıka’yı taşımakta güçlük çekiyordu. Kucaklarındaki çocuklarıyla süratli bir şekilde yol katetmeye çalışan aile, çaresizlik içinde kıvranırken Sıdıka’yı, kendileri gibi İstanbul istikametine doğru gitmekte olan, ancak hiç tanımadıkları bir ailenin at arabasına koydular.
Sabri Ülker’in teyzesi İsmet Hanım’dan derlenen bilgilere göre, Çerkezköy’e ulaşan aile, İstanbul’a gidecek trenlerden birine binebilmek için büyük mücadele verdi. Yolcu vagonlarının yanı sıra, yük vagonları da adeta üst üste istiflenmiş insanlarla dolup taşıyordu.
Böylesine bir can pazarında, kimi anneler, “geçici cinnet” yaşıyor ve kucaklarındaki yavrularını şuursuzca vagonların kapı ve pencerelerinden dışarı atmaya yöneliyordu. Bu sırada, Şakire Hanım da bir an kucağındaki Asım’ı camdan fırlatmaya yeltenmiş. Eşinin bunalımını fark eden Hacı İslam Efendi, ona engel olmuş ve muhtemel bir faciayı önlemişti.
Hacı İslam Efendi Ailesi’nin canını zor kurtardığı Balkan Savaşı sırasında Türk, Osmanlı, Müslüman Boşnak ve Arnavutlara yönelik çok sayıda “vahşet sahneleri” yaşandı. Sadece Türk ve Müslüman oldukları için; kadın-erkek, çoluk-çocuk demeden, on binlerce insan süngülendi, bıçaklandı ve öldürüldü. Camilere doldurulup yakılan insanlar oldu. Hamile kadınların karnının deşilip çocukların kesilmesi ve ezilmesi, “sıradan vahşet” görüntüleri haline geldi. Tecavüz ve işkence de bu savaşın ayrılmaz parçasıydı. Tüm bunlar yapılırken, Türk ve Müslümanlara, “alnına haç çizme” gibi, dinini aşağılayıcı yöntemler de uygulandı.
Zaten Balkan Savaşı’nda, Osmanlı’ya karşı birleşen güçlerin hedefi ve sloganı, “Türkleri ve Müslümanları, Balkanlar’dan ve Avrupa’dan atmak”tı. Bu hedef, Balkanlar’da “Türk soykırımı”nın gerekçesi oldu.
Balkan Savaşı süresince, Türk ve Müslüman 600 bin kişi vahşice katledildi, 900 bin kişi de çok ağır şartlarda bölgeden kaçıp, “muhacir” (göçmen) olarak Anadolu’ya sığındı.18 Bu savaşın sonucunda, 500 yıl boyunca Türklerin egemenliği altında yaşayan Balkan toprakları da sadece beş ayda kaybedildi.
Hacı İslam Efendi, 1891 yılında Kırım’dan İstanbul’a gelirken kim bilir ne hayaller kuruyordu. Küçücük bir köyde doğup büyümüştü. Şehir hayatını bilmiyordu. Ama artık, koskoca bir imparatorluğun başkentinde yaşamaya gidiyordu.
Henüz 18’indeki bu heyecanlı genç, İstanbul’a ulaştı, Osmanlı vatandaşı oldu, medrese eğitimini tamamladı, ardından da evlenip çoluk çocuğa karıştı. Kendisi gibi Kırım kökenli bir eş bulmuştu. Mutlu ve huzurluydu...
Ancak, Balkan Savaşı, onların tüm gelecek planlarını altüst etti. Düşman, kısa sürede imparatorluk sınırlarını aştı; Kırklareli ve Edirne üzerinden Çatalca’ya dayandı. Karamehmet köyünde, Bulgar askerlerinin adeta nefesleri hissediliyordu. Halk, çaresizdi. Osmanlı askeri ise düzensiz...
İstiklal Marşımızın şairi Mehmet Akif Ersoy da, Türk-İslam âleminin bir asır önce yaşadığı, 2012 yılında da, 100. yıldönümü münasebetiyle hüzünle anılan “Balkan Harbi Faciası”nı, Ekim 1912’de yazdığı “Cenk Şarkısı” adlı şiirinde şu mısralarla anlatıyordu:
Balkan’ın üstünde sızan her pınar
Bir yaradır, durmaz içinden kanar!
Hangi taşın kalbini deşsen; mezar!
Gör ne mübarek yer... uğurlar ola!
Hacı İslam Efendi, aile fertlerini sağ salim İstanbul’a ulaştırdı. Osmanlı başkentine gelir gelmez, yolda, arabalı bir aileye teslim ettikleri kızları Sıdıka’yı aramaya başladı. Ona, bir cami avlusunda kavuştular. Bu avlu, daha sonra, pek çok aile gibi Hacı İslam Efendi Ailesi’ne de konaklama mekânı olacaktı.
Aile İstanbul’a ulaştıktan sonra, Hacı İslam Efendi, Babıâli’ye (Osmanlı Hükümeti’nin yönetim merkezi) giderek, maaş başvurusunda bulundu. Osmanlı İmparatorluğu’nda işleyen bir bürokratik düzen olduğu için, köydeki öğretmen dahi maaşını hükümet merkezinden alabiliyordu. Nitekim, öğretmen Hacı İslam’ın maaşı da, kendisine İstanbul’da ödendi.
Hacı İslam, maaşını aldıktan sonra, aile fertleri, kendi aralarında gelecek planlaması yapmaya başladı. Evsiz barksız, yersiz yurtsuz kalan aile, uzun süre cami avlularında yaşanamayacağını gördü ve Anadolu’nun iç kısımlarına doğru ilerleyerek Eskişehir’e ulaştı.
Aslında aile, Eskişehir’e, yerleşme niyetiyle gitti. Bu kentte, Kırımlı pek çok aile yaşıyordu. Ancak, öğretmen Hacı İslam Efendi, tayininin beklenmedik bir anda, Saray ilçesinin Karamehmet köyünden Konya’ya çıktığını öğrendi.
Kayınpederi Hafız Numan Efendi’nin ailesi de, Trakya dışında, geçici de olsa, huzur içinde yaşayabilecekleri, güvenli bir yerleşim yeri arıyordu. Bu arayış, onları denizaşırı bir bölgeye, Kıbrıs’ın Magosa kentine sürükledi.
1912 yılının sonlarında Konya’ya ulaşan Hacı İslam Efendi, ailesiyle birlikte bu Orta Anadolu kentine yerleşip öğretmenliğe başladı. 1913 yılında ise, yaz tatilinde aldığı bir davet üzerine akraba ziyareti için Kırım’a gitti. İşte gidiş, o gidiş...
Hacı İslam Efendi’nin kardeşleri ve akrabaları, kendisine, “Burada bir yıl kalırsan iyi olur. Çünkü, bize öğretmen lazım” dediler. Oda bu isteği olumlu karşılayıp, Kırım’da öğretmenliğe başladı. Ardından da Kıbrıs’tan tekrar anavatana dönmüş olan kayınpederine bir mektup yazarak, eşi Şakire Hanım ve çocuklarının Kırım’a gönderilmesi ricasında bulundu.
Hafız Numan Efendi, damadından gelen bu mektup üzerine, kızı Şakire Hanım ile torunları Sıdıka ve Asım’ı gemiye bindirip, Kırım’a gönderdi. Ailedeki bir başka bilgiye göre ise; Hafız Numan Efendi, kızı ve torunlarını Kırım’a bizzat götürüp, daha sonra İstanbul’a döndü.
Sabri Ülker, annesi, babası ve kardeşlerinin, Trakya’daki yerlerini yurtlarını terk edip, İstanbul’da cami avlularında yaşamak zorunda kaldıkları Balkan Harbi dehşetinden 82 yıl sonra, ailesinin o döneme ait anılarını şöyle nakledecekti:
Rahmetli ablam [Sıdıka] ve ağabeyim Asım Ülker, Çorlu’da doğmuşlar. Rahmetli küçük ağabeyim Hakkı Bey ve ben, Kırım’da doğduk.
Ailemiz, Balkan Harbi öncesi, Çorlu’nun Karamehmet köyünde yaşıyormuş. Balkan Harbi bozgununda, çocukları kucaklarında, büyük göçmen seliyle İstanbul’a gelmişler; camilerde ve cami avlularında uzun süre barındıktan sonra, rahmetli babam, memleketi olan Kırım’ı ziyaret etmeyi uygun görmüş; “Biz dönünceye kadar düşman da çekilir” diye düşünmüş.19
Eşi ve iki çocuğuyla birlikte 40 yaşında ata yurdu Kırım’a dönen Hacı İslam Efendi, doğup büyüdüğü toprakların şartlarına hemen adapte oldu. Şakire Hanım ve iki çocuğu da, Rusya’nın nadir güzelliklerine sahip bu yarımadayı çok beğendi. Rus çarlarının yazlık saraylarının da bulunduğu Kırım, onları adeta büyüledi.
Aile, bu defa Yalta ve Aluşta şehirleri arasında, deniz kenarındaki Küçük Lambat (Kiparisnoe) köyüne yerleşti. Hacı İslam Efendi, burada da öğretmenlik yapmaya başladı.
Bu arada, Devletler Ailesi’nin Kırım doğumlu ilk evlatları İsmail Hakkı, 1914 yılında dünyaya geldi. Onu, 1919 yılında Abdurrahman’ın doğumu izledi. Ancak, ailenin bu yeni ferdi, henüz bir yaşına dahi gelmeden, zatürreeye yakalanıp vefat etti. Sabri (Ülker) ise 16 Eylül 1920’de doğdu.
Aile, Kırım’da yaşadıkları süre içinde bağ bahçe işleriyle meşgul olup, dallarından topladıkları portakalları kâğıda sararak paketleyip pazarlamaya başladı. Kırım’da yaşayan Tatarlar da aynı şekilde tarımla meşgul oluyor, bağ ve bahçelerde yetiştirdikleri ürünleri, yarımadanın her köşesine gönderiyorlardı.
Hem öğretmenlik yapan, hem de tarımla uğraşan Hacı İslam Efendi, tasarruflarıyla ev sahibi de oldu.
Murat Ülker, dedesinin öğretmenlik yaptığı tarihten neredeyse bir asır sonra Kırım’a giderek, atalarının izini sürdü. Bu seyahat sırasında, bir huzurevini ziyaret etti. Ülker, huzurevinde karşılaştığı Kırımlı, emekli bir bayan öğretmenden, dedesi hakkında şu bilgileri aldı:
Kırım’a yaptığım bir ziyaret sırasında, tanışıp görüştüğüm öğretmen emeklisi yaşlı bir kadıncağız, dedemin ismini işitince, bana aynen şunları söylemişti:
“Evet, hatırlıyorum. Bir Hacı İslam Efendi vardı. Türkiye’den gelin getirmişti. Onlar, daha sonra Türkiye’ye döndüler. Oğlum, bu Tatar milletini, Hacı İslam Efendi okuttu. Ondan sonra da okutan kalmadı...”
18 yaşındayken öğrenim amacıyla Osmanlı’nın başkenti İstanbul’a gelip, olgunluk çağının başlangıcında bir aile reisi olarak eşi ve çocuklarıyla birlikte ata yurduna dönmek zorunda kalan Hacı İslam Efendi’nin tek arzusu, huzur ve mutluluktu. Ama bu arzusuna bir türlü kavuşamıyordu. Çünkü onları bekleyen yeni savaşlar, ihtilaller, sürgünler, hapishaneler, hatta katliamlar dahi vardı.
Ünlü düşünür Socrates, “İncelenmemiş hayat, yaşamaya değmez” diyor.
Önce, Hacı İslam Efendi, ardından da en küçük evladı Sabri Ülker’in hayatını inceleyelim, görelim... Değip değmediğine de o zaman karar verelim...
Sabri Ülker’in Hayat Hikâyesi
Kırımlı Devletler Ailesi, 60 yılda dört savaş ve bir ihtilal yaşadı.
“Ülker Fırtınası” romanından dev bir marka ve soyadı doğuyor.
1944’ün “Türkiye markası” Ülker, 1994’te “dünya markası” oluyor.
Altı torundan ortak söylem: “Sabri Ülker’in torunu olmak, çok büyük sorumluluk istiyor.”
Ülker Fırtınası ile özgürlüğe kavuştu Ülker Fırtınası ile ebedi yolculuğa çıktı.
Sabri Ülker, 92 yıllık yaşamının ardında “Hoş bir sadâ” bıraktı...
16 Eylül 1920 Sabri Ülker, Kırım’ın Aluşta şehri Küçük Lambat köyünde dünyaya geldi.
15 Haziran 1929 Annesi Şakire Hanım, babası Hacı İslam Efendi, ablası Sıdıka, ağabeyleri Asım ve Hakkı’yla birlikte Kırım’dan İstanbul’a göç ettiler. Sabri, annesi ve babasıyla beraber Tekirdağ’ın Saray ilçesi Büyükmanika (Büyükyoncalı) köyüne gitti. Aile, bu köye yerleşti. Diğer çocuklar ise, yaşamlarını İstanbul’da sürdüreceklerdi.
Eylül 1929 Sabri, Kırım’da üç yıl eğitim görmüştü. Ancak, Türkiye’ye gelince, ilkokula 1. sınıftan başlamak zorunda kaldı.
1932 Sabri’nin ağabeyi Hakkı hastalanıp, İstanbul’da hastaneye kaldırıldı. Bunun üzerine aile, Bü- yükmanika köyünden İstanbul’a taşındı. Sabri’nin okul kaydı, aynı yıl Büyükmanika İlkokUlu’ndan Kadırga 3. İlkokulu’na alındı.
1934 Kırımlı Devletler Ailesi, Türkiye’de, Soyadı Kanunu ile birlikte “Berksan” soyadını aldı.
Eylül 1934 İlkokuldan mezun olan Sabri, aynı yılın sonbaharında İstanbul Erkek Lisesi’nde ortaöğreni- me başladı.
15 Aralık 1934 Ağabeyi Hakkı, Büyükmanika’da vefat etti.
Eylül 1935 Parasız Yatılı Sınavını kazanması üzerine, İstanbul Erkek Lisesi’ndeki kaydı, Bilecik Ortaokulu’na nakledildi.
20 Temmuz 1937 Bilecik Ortaokulu’ndan “pekiyi” dereceyle mezun oldu. Aynı yılın sonbaharında, lise öğrenimi için Kütahya’ya gönderilecekti.
22 Temmuz 1940 Kütahya Lisesi’nden “pekiyi” dereceyle mezun oldu. İkinci Dünya Savaşı nedeniyle, ailesi İstanbul’dan Ankara’ya taşındığı için yükseköğrenime gidemedi, ağabeyi Asım Berksan’ın Ankara’nın Anafartalar Caddesi’nde açtığı şekerci dükkânında çalışmaya başladı.
25 Eylül 1941 İstanbul’daki Sultanahmet Yüksek Ticaret Okulu’nda yükseköğrenime başladı.
16 Eylül 1944 Asım ve Sabri Berksan kardeşler, “Ülker” markalı bisküvi imalatına başladılar.
1 Ekim 1944 Sultanahmet Yüksek Ticaret Okulu’nu “pekiyi” dereceyle bitirdi. Ardından da ağabeyi Asım Berksan’ın İstanbul-Sirkeci’deki şekerci dükkânına ortak oldu.
1 Kasım 1947 Yedek subay adayı olarak, Ankara’da silah altına alındı. Kıta hizmetini ise Diyarbakır’da sürdürecekti.
20 Mayıs 1949 Güzide İman’la İstanbul’da evlendi.
14 Ağustos 1950 İlk evlatları Ahsen dünyaya geldi.
1953 Babası Hacı İslam Efendi İstanbul’da vefat etti.
26 Ağustos 1954 Aile, “Berksan” olan soyadını, mahkeme kararıyla “Ülker” olarak değiştirdi.
28 Ekim 1954 İlk erkek evlatları Ali dünyaya geldi.
1957 Ülker’in, Topkapı semtinde kurulan ilk bisküvi fabrikasının temeli atıldı. Şirket merkezi, bir süre sonra Eminönü’nden Topkapı’ya taşınacaktı.
21 Mart 1959 İkinci erkek evlatları Murat dünyaya geldi.
20 Ocak 1963 Evlatları Ali, bir doktor hatası sonucu İstanbul’da vefat etti.
10 Ocak 1969 Annesi Şakire Hanım, İstanbul’da vefat etti.
1 Mart 1987 Asım ve Sabri Ülker kardeşlerin 1944’te başlayan iş ortaklığı sona erdi.
13 Kasım 1989 Ülker Grubu Şirketleri, Yıldız Holding çatısı altında toplandı.
31 Ocak 1994 Ablası Sıdıka Hanım vefat etti.
5 Nisan 2000 Ülker Şirketi’nin İcra Kurulu Başkanlığı görevini oğlu Murat Ülker’e devretti.
6 Temmuz 2001 Ağabeyi Asım Ülker vefat etti. Cenazesi, Edirnekapı Mehmet Akif Şehitliği’ne defnedildi.
13 Eylül 2010 Hayat arkadaşı Güzide Ülker İstanbul’da vefat etti. Merhumenin cenazesi, 14 Eylül 2010 Salı günü Fatih Camii’nde öğle namazını müteakip kılınan cenaze namazından sonra Eski Kozlu Mezarlığı’nda ebedi istirahatgâhına tevdi edildi.
12 Haziran 2012 92 yıllık hayatının ardından, İstanbul Çamlıca’daki ikametgâhında vefat etti. Merhumun cenazesi, 13 Haziran 2012 Çarşamba günü Fatih Camii’nde, öğle namazını müteakip kılınan cenaze namazının ardından, Eski Kozlu Mezarlığı’nda, eşi Güzide Ülker’in yanı başındaki kabrine defnedildi.
Söyleşi ve Yazışmalar
Söyleşi ve yazışmalar; 3 Ağustos 2006 - 18 Ocak 2014 tarihleri arasında yazar Hulûsi Turgut ile araştırmacı Ali Osman Mola tarafından Adana, Ankara, Antalya, Bilecik, Bolu, Edirne (Keşan), Eskişehir, Hatay, İstanbul, İzmir, Kayseri, Kütahya, Manisa, Samsun, Sivas, Şanlıurfa, Tekirdağ (Büyükyoncalı ve Karamehmet köyleri) ile Kırım ve Brüksel’de yapıldı. Yaklaşık 400 saatte 166 kişi ile gerçekleştirilen 195 söyleşi ve yazışma için, yurtiçi ve yurtdışında 55 bin km yol kat edildi.
Abdul Wahab Al Bunnia (Yazışma)
Abdullah Ali Balsharaf (Söyleşi: 20 Ekim 2007, İstanbul)
Abdullah Gül (Yazışma: 23 Kasım 2013, Ankara)
Abdullah Şişmanoğlu (Söyleşi: 10 Kasım 2007, İstanbul)
Abdurrahman Çinbaşı (Söyleşi: 8 Eylül 2006 17 Kasım 2006, İstanbul)
Abdülkadir İman (Söyleşi: 2 Şubat 2007, İstanbul)
Adem Sezer (Söyleşi: 8 Eylül 2006 - 17 Kasım 2006, İstanbul)
Adnan Büyüksoy (Söyleşi: 23 Mayıs 2007, İstanbul)
Agâh Kafkas (Söyleşi: 30 Mart 2007, Ankara)
Ahmet Edip Uğur (Söyleşi: 7 Aralık 2006, Ankara)
Ahmet Mahir Dindar (Söyleşi: 16 Nisan 2007, İstanbul)
Ahmet Davutoğlu, Prof. Dr. (Söyleşi: 30 Mayıs 2007, Ankara)
Ahmet Özokur (Söyleşi: 2 Nisan 2007, İstanbul)
Ahmet Selvi (Yazışma)
Ahsen Özokur (Söyleşi: 19 Ocak 2008 - 8 Kasım 2012 14 Şubat 2013, İstanbul)
Ali Doğan (Söyleşi: 28 Şubat 2007, İstanbul)
Ali Ülker (Söyleşi: 19 Mart 2007, İstanbul)
Asım Kocabıyık (Söyleşi: 8 Şubat 2007, İstanbul)
Asım Taşer, Dr. (Söyleşi: 28 Şubat 2007, İstanbul)
Ataman Yıldız (Söyleşi: 4 Mayıs 2007 - 18 Eylül 2007 26 Ekim 2007, İstanbul)
Atıf Biliközen (Söyleşi: 8 Eylül 2006, İstanbul)
Avni İman (Söyleşi: 13 Aralık 2006 - 26 Ekim 2007, İstanbul)
Aziz Refiğ (Söyleşi : 7 Şubat 2007, İstanbul)
Bayram Babacan (Söyleşi: 11 Temmuz 2007, İstanbul)
Betül Ülker (Söyleşi: 19 Ocak 2008, İstanbul)
Bülent Çorapçı (Söyleşi: 19 Şubat 2007, İstanbul)
Celal Adan (Söyleşi: 22 Ocak 2007, Ankara)
Cemil Çiçek (Yazışma: 25 Ekim 2013, Ankara)
Claus Müller (Yazışma)
Deniz Baykal (Söyleşi: 4 Aralık 2013, Ankara)
Devlet Bahçeli (Yazışma: 11 Aralık 2013, Ankara)
Deyvi Florentin (Söyleşi: 26 Aralık 2006, İstanbul)
Dilaver Devlet (Söyleşi: 9 Ocak 2007, İstanbul 21-23 Haziran 2007 - 27 Eylül 2007, Kırım)
Dirk Koedijk (Yazışma)
Doğan Besler (Söyleşi: 10 Ağustos 2006, İstanbul)
Ekrem Şevket Yücesoy (Söyleşi: 31 Ocak 2007, Ankara)
Elmas Akkuş (Söyleşi: 18 Eylül 2007, İstanbul)
Erhan Kurtulmuş (Söyleşi: 8 Şubat 2007, İstanbul)
Erol Erbaş (Söyleşi: 18 Kasım 2006, İstanbul)
Fahri Öksüz (Söyleşi: 12 Ocak 2007, Hatay)
Faik Evirgen (Söyleşi : 18 Eylül 2007, İstanbul)
Faruk Berksan (Söyleşi: 3 Mayıs 2007, İstanbul)
Faruk Dağyar (Söyleşi: 30 Kasım 2007, Antalya)
Fatih Ülker (Söyleşi: 23 Nisan 2013, İstanbul)
Fikret Evyap (Söyleşi: 4 Mayıs 2007, İstanbul)
Firuz Kanatlı (Söyleşi: 1 Şubat 2007, Eskişehir)
Fuat Çanakçı (Söyleşi: 16 Eylül 2006, Samsun)
George Wiederkehr, Dr. (Söyleşi: 10 Kasım 2006, Manisa)
Gülizar Bayraktar (Söyleşi: 2 Nisan 2011, İstanbul)
Hakan Kırımlı, Doç. Dr. (Yazışma: 28 Şubat 2013, 10 Mayıs 2013)
Haluk Mesci (Söyleşi: 7 Şubat 2007, İstanbul)
Haluk Yavuzer, Prof. Dr. (Söyleşi: 30 Aralık 2010, İstanbul)
Hasan Uğur (Söyleşi: 13 Aralık 2006, İstanbul)
Hasan Yozgat Söyleşi: (17 Mayıs 2007, İstanbul)
Hayati Kuru (Söyleşi: 8 Eylül 2006 - 5 Aralık 2006, İstanbul)
Hayri Dinçsoy (Söyleşi: 14 Mart 2007, İstanbul)
Hilmi Durmaz (Söyleşi: 9 Ağustos 2006, Ankara)
Hüseyin Güneş (Söyleşi: 5 Ağustos 2011, İstanbul)
İbrahim Avcu (Yazışma)
İbrahim Bodur (Söyleşi: 16 Haziran 2009, İstanbul)
İdris Erbaş (Söyleşi: 8 Eylül 2006, İstanbul)
İsmail Bacacı (Söyleşi: 4 Mart 2013, İstanbul)
İsmet Eldener (Söyleşi: 6 Aralık 2007, Eskişehir)
İsmet Sezgin (Söyleşi: 27 Mayıs 2013, Ankara 24 Ekim 2013, İstanbul-Yazışma: 30 Ekim 2013, Ankara)
İsmet Yüksel (Söyleşi: 27 Eylül 2007 - 6 Ağustos 2012, Kırım)
İzmir Tolga (Söyleşi: 24 Ocak 2007, İstanbul)
Kadir Çeliktürk (Söyleşi: 30 Kasım 2007, Antalya)
Kadir Güler (Söyleşi: 31 Temmuz 2007, İstanbul)
Kâmil Yazıcı (Söyleşi: 14 Ağustos 2007, İstanbul)
Kemal Şentürk (Söyleşi: 3 Kasım 2006, İzmir)
Kemal Unakıtan (Söyleşi: 9 Şubat 2008, Ankara)
Kerami Mercan (Söyleşi: 2 Temmuz 2007, Edirne / Keşan)
Korhan Tegül (Söyleşi: 3 Mayıs 2007, İstanbul)
Kurt Seyit Çalı (Söyleşi: 2 Ağustos 2011 - 6 Temmuz 2012, İstanbul)
M. Kemal Cabıoğlu (Söyleşi: 6 Aralık 2006, İstanbul)
Macit Akın Özoflu (Söyleşi: 8 Kasım 2013, İstanbul)
Mahir Şenbabaoğlu (Söyleşi: 3 Temmuz 2007, İstanbul)
Mahmut Mahir Kuşçulu (Söyleşi: 24 Ağustos 2006, İstanbul)
Mehmet Ağar (Söyleşi: 22 Ocak 2007, Ankara)
Mehmet Ali Eroğlu (Söyleşi: 25 Aralık 2006, İstanbul)
Mehmet İman (Söyleşi: 12 Aralık 2006, İstanbul)
Mehmet Kösdağ (Söyleşi: 25 Ekim 2007, İstanbul)
Mehmet Kurtuluş (Söyleşi: 1 Mart 2007, İstanbul)
Mesut Erez (Söyleşi: 18 Haziran 2007, Kütahya)
Metin Emiroğlu (Söyleşi: 18 Eylül 2007, İstanbul)
Metin Yurdagül (Söyleşi: 7 Aralık 2006, Ankara)
Mevlüt Onat (Söyleşi: 5 Aralık 2006, İstanbul)
Mike Acemyan (Söyleşi: 23 Ağustos 2006, İstanbul)
Muallâ Öner (Söyleşi: 13 Mart 2011, İstanbul)
Murat Aluç (Söyleşi: 8 Eylül 2006, İstanbul)
Murat Ülker (Söyleşi: 19 Ocak 2008 - 23 Nisan 2013 28 Eylül 2013 - 23 Ekim 2013, İstanbul)
Mustafa Acar (Söyleşi: 19 Ekim 2007, Bolu)
Mustafa Albayrak (Söyleşi: 10 Temmuz 2007, İstanbul)
Mustafa Kalaycıoğlu (Söyleşi: 4 Temmuz 2007, İstanbul)
Mustafa (Cemiloğlu) Kırımoğlu (Söyleşi: 29 Eylül 2007 6 Ağustos 2012, Kırım)
Mustafa Özel, Dr. (Söyleşi: 6 Şubat 2007 - 2 Temmuz 2007, İstanbul)
Mustafa Ülker (Söyleşi: 23 Nisan 2013, İstanbul)
Mustafa Topbaş (Söyleşi: 2 Nisan 2007, İstanbul)
Muzaffer Kösdağ (Söyleşi: 25 Ekim 2007, İstanbul)
Mümin Erkunt (Söyleşi: 16 Temmuz 2007, Ankara)
Nahit Küçük (Söyleşi: 9 Ocak 2007, İstanbul)
Nâzım Düzenli (Söyleşi: 25 Aralık 2006, İstanbul)
Necati Can (Söyleşi: 16 Nisan 2007, İstanbul)
Necati Çelik (Söyleşi: 29 Mart 2007, Ankara)
Necdet Buzbaş (Söyleşi: 20 Şubat 2007, İstanbul)
Nevzat Yalçıntaş, Prof. Dr. (Söyleşi: 25 Ekim 2007, İstanbul)
Nihat Gökyiğit (Söyleşi: 25 Aralık 2006, İstanbul)
Nihat Öner (Söyleşi: 17 Nisan 2007, İstanbul)
Orâl Turanoğlu (Söyleşi: 3 Kasım 2006, İzmir)
Orhan Ateş (Söyleşi: 3 Şubat 2007, İstanbul)
Orhan Çakırlar (Söyleşi: 9 Temmuz 2007, İstanbul)
Orhan Göker (Söyleşi: 14 Mart 2007, İstanbul)
Orhan Kayım (Söyleşi: 25 Nisan 2007, İstanbul)
Orhan Karabulut (Söyleşi: 30 Ocak 2010, İstanbul)
Orhan Özokur (Söyleşi: 23 Ağustos 2006 - 3 Mayıs 2007, İstanbul)
Osman Kartal (Söyleşi: 26 Aralık 2006, İstanbul)
Ömer Çetiner (Söyleşi: 27 - 28 Kasım 2007, Şanlıurfa)
Ömer Özokur (Söyleşi: 2 Nisan 2007, İstanbul)
Patrick Baird (Söyleşi: 14 Kasım 2006, Ankara)
Raşit Köken (Söyleşi: 28 Kasım 2006, Tekirdağ-B.Yoncalı)
Recep Tayyip Erdoğan (Yazışma: Temmuz 2013, Ankara)
Recep Toktemir (Söyleşi: 28 Kasım 2006, Tekirdağ / B.Yoncalı)
Remzi Önal (Söyleşi: 14 Mart 2007, İstanbul)
Reşat Sözen (Söyleşi: 25 Haziran 2013, İstanbul)
Rıfat Hassan (Söyleşi: 26 Aralık 2006, İstanbul)
Rıza Sepet (Söyleşi: 10 Mayıs 2007, İstanbul)
Sabahattin Zaim, Prof. Dr. (Söyleşi: 7 Mart 2007, İstanbul)
Sadettin Korkut (Söyleşi: 4 Mayıs 2007, İstanbul)
Salih Özcan (Söyleşi: 2 Şubat 2007 - 20 Şubat 2007, İstanbul)
Salih Tuğ, Prof. Dr. (Söyleşi: 25 Ocak 2007, İstanbul)
Salim Uslu (Söyleşi: 18 Ağustos 2006, Ankara)
Sami Bakanoğlu (Söyleşi: 24 Nisan 2007, İstanbul)
Sebahattin Kahyaoğlu, Dr. (Söyleşi: 18 Kasım 2006, İstanbul)
Selçuk Berksan (Söyleşi: 27 Kasım 2006 - 15 Mart 2007 19 Mart 2007 - 3 Nisan 2007 - 2 Temmuz 2012, İstanbul)
Sezgin Elmas (Söyleşi: 10 Temmuz 2007, İstanbul)
Silvio Kluzer (Söyleşi: 31 Ağustos 2009, Brüksel)
Süleyman Çelebi (Söyleşi: 17 Mayıs 2013, Ankara)
Süleyman Demirel (Söyleşi: 3 Ağustos 2006 - 23 Ekim 2013 Yazışma: 18 Ocak 2014, Ankara)
Süleyman Yalçın, Prof. Dr. (Söyleşi: 3 Şubat 2007, İstanbul)
Şaban Gülbahar (Söyleşi: 23 Ağustos 2006 25 Nisan 2007, İstanbul)
Şemsi Kopuz (Söyleşi: 25 Ekim 2007, İstanbul)
Ş̧̧ener Astan (Söyleşi: 20 Ağustos 2013, İstanbul)
Talât Özgün (Söyleşi: 1 Mayıs 2008, İzmir)
Tanıl Küçük (Söyleşi: 5 Eylül 2006, İstanbul)
Tekin Kantarcı (Söyleşi: 16 Mayıs 2007, Kayseri)
Tekin Küçükali (Söyleşi: 26 Nisan 2007, Ankara)
Tevfik Arıkan (Söyleşi: 3 Mayıs 2007, İstanbul)
Turgay Demirel (Yazışma)
Tuncay Özilhan (Söyleşi: 19 Şubat 2007, İstanbul)
Turgut Ayla (Söyleşi: 17 Nisan 2007, İstanbul)
Ümit Çelebi (Söyleşi: 11 Temmuz 2007, İstanbul)
Vitali Hakko (Söyleşi: 1 Mart 2007, İstanbul)
Vural Baylan (Söyleşi: 9 Temmuz 2007, Ankara)
Vural Bulut (Söyleşi: 3 Mayıs 2007, İstanbul)
Yahya Ülker (Söyleşi: 23 Nisan 2013, İstanbul)
Yakup Tahincioğlu (Söyleşi: 2 Nisan 2007, İstanbul)
Yılmaz Akar (Söyleşi: 7 Mart 2007, İstanbul)
Yılmaz Karadeniz (Söyleşi: 16 Aralık 2006, İstanbul)
Yurdakul Gözde (Söyleşi: 18 Mayıs 2013, Bodrum)
Yusuf Oda (Söyleşi: 8 Eylül 2006, İstanbul)
Yüksel Ertan (Söyleşi: 21 Haziran 2007, İstanbul)
Yüksel Günay (Söyleşi: 24 Ocak 2007, İstanbul)
Zeki Sözen (Yazışma)
Zeki Yıldız (Söyleşi: 18 Haziran 2007, Kütahya)
Zihni Uğurses (Söyleşi: 7 Ağustos 2006, Adana)
Ziya Yıldız (Söyleşi: 18 Haziran 2007, Kütahya)
Yayınlar
A. M. Şamsutdinov Mondros’tan Lozan’a Türkiye Ulusal Kurtuluş Savaşı Tarihi 1918-1923, Çeviren: Ataol Behramoğlu, Doğan Kitap, İstanbul, 1999
Agâh Oktay Güner, Dr., Türkiye’nin Kalkınması ve İktisadî Devlet Teşekkülleri, Damla Yayınları, İstanbul, 1978
Ahmet Davutoğlu, Prof. Dr., Stratejik Derinlik - Türkiye’nin Uluslararası Konumu, 68. Baskı, Küre Yayınları, İstanbul, 2011
Alan Fisher, Kırım Tatarları, Çeviren: Eşref B. Özbilen, Selenge Yayınları, İstanbul, 2009
Alan Parmer, 1853-1856 Kırım Savaşı ve Modern Avrupa’nın Doğuşu, Türkçesi: Meral Gaspıralı, Sabah Kitapları İstanbul, 1999.
Aleksandr Keresnki, Kerenski ve Rus İhtilâli, Çeviren: Rasih Güran, Ağaoğlu Yayınevi, İstanbul, 1967.
Ali Polat, Üç Bin Yıllık Birikim, Enes Matbaacılık, İstanbul, 2006.
Aram Andonyan, Balkan Savaşı, Çeviren: Zaven Biberyan, Aras Yayıncılık, İstanbul, 1999. Atlas Tarih Dergisi Özel Sayısı, “100. Yılında Balkan Savaşları”, Sayı: 16, 2012.
Aziz Kaylan, “Tarihimizin Unutulan Olayı Kırım Savaşı (1853-1856)”, Milliyet Yayınları, İstanbul, 1975.
Boris Pasternak, Doktor Jivago, Cem Yayınevi, İstanbul, 2011.
Burhan Belge, İkinci Dünya Savaşı - Radyo Konferansları, Başnur Matbaası, Ankara, 1970.
E. H. Carr, Sovyet Rusya Tarihi, Bolşevik Devrimi 1917 - 1923, 3 Cilt, Ceviren: Orhan Suda, Metis Yayınları, İstanbul, 1979.
Emel Akal, Milli Mücadelenin Başlangıcında Mustafa Kemal, İttihat Terakki ve Bolşevizm, İletişim Yayınları, İstanbul, 2012.
Erdal Güven, “Stalin-Troçki Mücadelesi”, Atlas Tarih Dergisi, Sayı: 18, Şubat-Mart 2013.
Ernest Hemingway, İşgal İstanbul’u ve İki Dünya Savaşı’ndan Mektuplar, Türkçesi: M. Ali Kayabal, Milliyet Yayınları, İstanbul, 1970.
Fahir Armaoğlu, Prof. Dr., 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Ankara, 1983.
Ferénc Feher - Helles Ágnes, Doğu Avrupa Devrimleri, Derleyip Çeviren: Tarık Demirkan, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 1995.
Fevzi Çakmak, Batı Rumeli’yi Nasıl Kaybettik?, Yayına Hazırlayan: Ahmet Tetik, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2012.
Hayrettin Bey, Kırım Harbi, Yayına Hazırlayan: Şemsettin Kutlu, Tercüman 1001 Temel Eser, İstanbul.
Henrik Eberle-Matthias Uhl, Hitler Kitabı, Çeviren: Mustafa Tüzel, NTV Yayınları, İstanbul, 2009.
Hulûsi Turgut, Adriyatik’ten Çin Seddi’ne Avrasya ve Demirel, II. Cilt, ABC Yayınları, İstanbul, 2002. Demirel’in Dünyası, ABC Yayınları, İstanbul, 1992.
İlhan Ayverdi, Misalli Büyük Türkçe Sözlük, 3 Cilt, Kubbealtı Yayınları, İstanbul, 2006.
İlhan Bardakçı, Bir İmparatorluk Yağması - Balkan Bozgunu ve I. Dünya Harbi, 3. Baskı, Ajans-Türk Yayınları, Ankara.
İlhan Tekeli-Selim İlkin, 1929 Dünya Buhranında Türkiye’nin İktisadi Politika Arayışları, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Ankara, 1977.
İsmail Soysal, Soğuk Savaş Dönemi ve Türkiye - Olaylar Kronolojisi (1945-1975), İsis Yayımcılık, İstanbul, 1997.
İsmet İnönü, Hatıralar, 2. Kitap, Bilgi Yayınevi, Ankara, 1987.
Jak Deleon, Beyoğlu’nda Beyaz Ruslar, Remzi Kitabevi, İstanbul, 2003.
Kâmuran Gürün, Türk-Sovyet İlişkileri (1920-1953), Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1991.
Kâzım Karabekir, Ankara’da Savaş Rüzgarları, II. Dünya Savaşı - CHP Grup Tartışmaları, Emre Yayınları, İstanbul, 1994.
Kemal Çapraz, Sürgünde Yeşeren Vatan Kırım, Turan Yayıncılık, İstanbul, 1995.
Kerem Çalışkan, 100 Yılın Rövanşı, Caretta Yayınları, İstanbul, 2012. Kütahya Lisesi 100. Yıl Albümü (1890-1990), Ekspres Matbaası, Kütahya, 1990.
Leon Troçki, Balkan Savaşları, Çeviren: Tansel Güney, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2012.
Lev Tolstoy, Sivastopol 1855, Türkçesi: E. Nermi, Gün Yayınları, İstanbul, 1966.
Liddell Hart, II. Dünya Savaşı Tarihi, 1. ve 2. Cilt, Çeviren: Kerim Bağrıaçık, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 1999.
Mehmet Arif Demirer, Demokrat Parti ve Tarım, Demokrat Parti 60.Yıl Kitapları No:5, Ankara, 2006. Demokrat Parti’nin Yatırımları, Demokratlar Kulübü Yayınları, Ankara, 2006. 6 Eylül 1955 Olaylarına 50.Yılda Yeni Bakış, Demokratlar Kulübü Yayınları, Ankara, 2006.
Mehmet Maksudoğlu, Prof. Dr., Kırım Türkleri, Ensar Neşriyat, İstanbul, 2009.
Mert Toker-Ceyhun Arca, Alman’ın Mehmetçikleri, Cinius Yayınları, İstanbul, 2012.
Nadir Devlet, Prof. Dr., İsmail Gaspıralı, Başlık Yayın Grubu, İstanbul, 2011.
Necip Fazıl Kısakürek, Çile, Yapı Kredi Kültür Yayınları, İstanbul, 2005.
Olaf Caroe, Sir, Sovyet İmparatorluğu, 2 Cilt, Tercüme: Zerhan Yüksel, Tercüman 1001 Eser, İstanbul.
Onur Öymen, Silahsız Savaş, Remzi Kitabevi, İstanbul, 2002.
Orlando Figes, Kırım - Son Haçlı Seferi, Çeviren: Nurettin Elhüseyni, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2012.
Ömer Sami Coşar, Troçki İstanbul’da, Kitaş Yayınları, İstanbul, 1969.
Özcan Pehlivanoğlu, Yeniden Merhaba Rumeli, Ufuk Ötesi Yayınları, İstanbul, 2008.
Philip S. Jowett, Balkan Harpleri’nde Ordular 1912-13, Çeviren: Emir Yener, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2012.
Safiye Erol, Ülker Fırtınası, Kubbealtı Neşriyatı, İstanbul, 2010.
Şevket Rado, Hayat Böyledir, Doğan Kardeş Yayınları, İstanbul, 1966.
Sâmiha Ayverdi, Türk-Rus Münasebetleri ve Muharebeleri, Turan Neşriyat Yurdu, İstanbul, 1970.
Serge A. Zenkovsky, Prof. Dr., Rusya’da Pan-Türkizm ve Müslümanlık, Çeviren: Prof. Dr. İzzet Kantemir, Üçdal Neşriyatı, İstanbul, 1983.
Süheyl Gürbaşkan, Bir Reklâmcı Aranıyor, İstanbul Reklâm Yayınları, İstanbul, 1980
Süleyman Demirel, Bir Ömür Suyun Peşinde, 2 Cilt, (2. Baskı) ABC Medya Ajansı Yayınları, İstanbul, 2006.
Stefan Zweig, Yıldızın Parladığı Anlar, Çeviren: Burhan Arpad, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 1997.
Stefanos Yerasimos, Türk-Sovyet İlişkileri, Ekim Devrimi’nden Milli Mücadeleye, Gözlem Yayınları, İstanbul, 1979.
Stephane Lauzanne, Balkan Acıları, Kastaş Yayınları, İstanbul, 1990.
Taha Akyol, Rumeli’ye Elveda, Doğan Kitap, İstanbul, 2013.
Yahya Sezai Tezel, Cumhuriyet Döneminin İktisadi Tarihi 1923-1950, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul, 1994.
Yaşar Kalafat, Dr., Kırım-Kuzey Kafkasya Sosyal Antropoloji Araştırmaları, ASAM Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi Yayınları, Ankara, 1999.
Yılmaz Öztuna, Rumeli Kaybımız - 93 ve Balkan Savaşları, Ötüken Neşriyat, İstanbul, 1990. Osmanlı Devleti Tarihi, Faisal Finans Kurumu Yayını, İstanbul, 1986.
A
Abdurrahman (Sabri Ülker’in ağabeyi) 68, 317
Abdülhamid II., Padişah 51, 56, 58-60, 107, 565, 566
Abdülmecid, Padişah 51
Ablum, Mahir 163, 641, 642
Acar, Mustafa 613, 614, 633, 717
Acıman, Eli 525
Ağca, Mehmet Ali 426
Ahmet Ziya Bey (Sabri Ülker’in dayısı) 59, 102, 125-128, 131
Akbulut, Ziyaeddin 616-617
Akın, Kenan 514, 515
Aksoy, Temel 253
Aktin, Edip 679
Akyol, Taha 683, 691, 693, 722
Akzambak, Mehmet 376
Al-Bunnia, Haj Abdul ahab 480, 715
Aleko Usta 204
Allen, Melvin C. 310, 311
Ali Haydar Efendi 222-223
Altıntak, Hüseyin 204, 595
Arın, Suat 628
Arıkan, Tevfik 633, 634, 719
Arısan, Mehmet 162
Aslan, Yusuf 377
Astan, Şener 585, 628, 629
Ataseven, Asaf 465, 466, 530, 661
Ataseven, Gülsen 465, 466
Ateş, Orhan 559, 560
Atatür, Pervin 172
Atatürk, Mustafa Kemal 107, 108, 113, 114, 123, 146, 147, 154, 158, 168, 172, 267, 314, 365, 378, 554
Avcu, İbrahim 209
Aydemir, Talat 332
Aydıner, Atilla 620
Ayvazovski, İvan 51
B
Bacacı, İsmail 418
Balcı, Şükrü 370, 394, 395, 548
Balzac, Honor± de 55
Bahçeli, Devlet 32
Barnes, Harry 301
Başar, Şükûfe Nihal 154, 223
Başaran, Mustafa 360, 361
Bayar, Celal 167, 211, 268, 332, 347
Baykal, Deniz 30
Bayraktar, Gülizar 249-251
Bayram, Mahmut 667
Benekay, Yahya 226, 228
Berker, Şinasi Nahit 349
Berkman, Münir Müeyyed 154, 158
Berksan, Betül (Asım Ülker’in kızı) 240, 290, 465-467, 669
Berksan, Faruk 116, 240, 259, 349, 351, 352, 354, 355, 357- 360, 362, 368, 369, 371, 387, 400, 405, 415, 460, 486, 487, 533, 534, 592, 602, 636, 707
Berksan, Selçuk 58, 79-81, 91, 101, 109, 116, 118, 119, 127, 139, 142, 173, 181, 200, 201, 203, 205, 240, 257-260, 262, 263, 285, 311, 314, 315, 336, 337, 350-352, 354, 359, 369, 370, 373, 376, 382, 383, 385, 387, 399, 401, 405, 415, 434, 448, 449, 484, 494, 702
Besler, Doğan 143
Besler, Fehmi 143
Besler, Sami 141, 170
Beyatlı, Yahya Kemal 122, 172, 555
Beykont, Zeki 159, 160, 162
Biliközen, tıf 362
Bodur, İbrahim 321, 323, 325
Bolak, Aydın 325
Bonaparte, Napolyon 156, 213, 301
Boran, Behice 426
Bölükbaşı, Rıza Tevfik 157
Budak, Rıdvan 418, 419, 424
Buzbaş, Necdet 403, 404, 430, 536, 538, 539
Büyük, Gürol 445
Büyükanıt, Yaşar 550
C
Cansen, Ege 463
Cengiz Han 40, 41
Ceyhun, Ekrem 689
Churchill, Winston 43, 44, 193, 301
Cibran, Halil 89, 137, 701
Cilasun, Zafer 346
Clay, Muhammed Ali 646
Commer, Robert 346
Coşkun, Ali 564
Ç
Çağlayangil, İhsan Sabri 519
Çalı, Kurt Seyit 84-86, 90, 91, 94, 110, 114, 119, 120, 185, 226-228, 231, 232
Çalı, Nuriye 231
Çakır, Erden 636
Çamlıbel, Faruk Nafiz 153
Çanakçı, Fuat 340, 341, 585, 592, 594, 679
Çanakçı, Suat 594
Çar Nikolay 107, 120
Çehov, Anton 51
Çelebi, Bünyamin 531
Çelebi, Süleyman 418-421
Çelebi, Ümit 513, 514, 521, 522, 530, 542
Çeliktürk, Kadir 601
Çetiner, Ömer 614, 615, 617
Çiçek, Cemil 19
Çiller, Tansu 554
Çizmecioğlu, Abdullah 172
Çizmecioğlu, Mustafa 172
Çorapçı, Bülent 320-322, 325, 548
D
Dağcı, Cengiz 51
Dağyar, Faruk 590, 591, 634
Damat Ferit Paşa 108
Davis, William Hersey 319
Davutoğlu, Ahmet 104, 105, 350, 412, 413, 443, 451, 661
Davutoğlu, Sare 104
Demirel, Süleyman 24, 45, 46, 175, 304, 333-335, 345, 364, 378, 417, 424-426, 428, 519, 520, 548, 554, 580, 626
Demirel, Turgay 580, 581
Denizci, Süheyl 265, 695, 697
Denktaş, Rauf 425
Devletof Süleymanoğlu, Dilaver 116, 117
Dinçsoy, Ahmet 207, 208
Dinçsoy, Hamdi 141, 353
Dinçsoy, Hayri 208
Dinçsoy, İsmet 207
Dinçerler, Vehbi 165
Doğan, Ali 571, 572, 576
Durmaz, Hilmi 539, 585, 596, 597
Duruel, Hasan 617
Düzenli, Samime 179
E
Ecevit, Bülent 346, 376-378, 384, 392, 425, 428, 519, 520, 551
Ecevit, Rahşan 520
Eczacıbaşı, Nejat 609
Ecirzade, Mustafa Avni 171
Edison, Thomas 301
Eflatun (Platon) 146, 151
El Mutavva, Abdullah 305
Elrom, Efraim 365
Emiroğlu, Metin 409, 410
Engin, Kemal 153
Erbakan, Necmettin 175, 347, 364, 365, 376, 378, 424, 519, 549, 551, 554, 618
Erbuğ, Orhan 384, 385
Erdem, Ercan 384, 385
Erdoğan, Recep Tayyip 22, 618, 619, 622, 623, 690
Erez, Mesut 163, 641
Erkunt, Mümin 338, 339
Eroğlu, Mehmet Ali 609, 611
Erim, Nihat 364, 365, 377, 519
Erol, Safiye 199, 200
Erozan, Celal Sahir 154
Ersoy, Mehmet Akif 66
Ertan, Yüksel 521-524
Esen, Fikret 214, 215
Esener, Ali Fethi 520
Eşref Sabit 154
Evren, Kenan 425, 426, 519, 520
Eyüboğlu, Bedri Rahmi 122
F
Fahreddin (Türkkan) Paşa 106
Fatih Sultan Mehmed, Padişah 41, 197
Feyzioğlu, Turhan 424, 426
G
Gamsız, Nuri 265, 695, 697
Gaspıralı, İsmail Bey 42, 43, 45
Gates, Bill 691
Gazioğlu, Şaban 321
General Wrangel 120, 124
Genç, Faruk 265
Gezmiş, Deniz 377
Goethe, Johann Wolfgang von 71, 169
Goldenberg, Emil 679
Gomez, Heinz 264
Gök, Adem 178
Gök, Süleyman 178
Gökçen, Sabiha 114
Gökbörü Kançal, Fikri 110
Gökyiğit, Nihat 313, 567
Gövsa, İbrahim Alâaddin 154, 158
Gözde, Yurdakul 422
Gül, Abdullah 15
Gülen, Fethullah 550
Gümüşpala, Ragıp 332
Günay, Yüksel 583, 584
Güneş, Hüseyin 566, 600
Güney, Eflatun Cem 151
Gürbaşkan, Süheyl 521
Gürcan, Tarık 265
Gürel, Halit 139, 144, 450
Gürsel, Cemal 332, 345
Güzelses, Celal 217
H
Hacı Bekirzade Ali Muhiddin 171
Hacı Geray Han 41
Hacı İslam Efendi (Sabri Ülker’in babası) 17, 39, 52, 53, 57-62, 64-69, 71, 73, 76, 79-81, 83, 86, 87, 89, 91-94, 96, 97, 106, 110, 113, 114- 116, 118, 119, 122, 125- 128, 131, 134, 135, 138-140, 141, 171, 185, 207, 208, 223, 230, 235-237, 239-241, 248, 255, 316, 317, 681, 711, 712
Hacı Sayid 171
Hafız Numan Efendi (Sabri Ülker’in dedesi) 61, 64, 67, 68
Hafız Rıza Bey (Sabri Ülker’in dayısı) 102
Hanife Hanım 223
Hasan Efendi (Sabri Ülker’in dedesi) 52, 55, 58, 59, 62, 681
Hassan, Rıfat 308, 309
Hatemi, Nadir 273
Hatice Gülsüm Hanım (Sabri Ülker’in babaannesi) 52, 55, 62
Haşim, Ahmet 153, 156
Hitler, Adolf 159, 184, 185, 189, 210, 214, 225, 229
Hugo, Victor 555
Humeyni, Ayetullah 426
Hz. Ali 393, 394
Hz. Muhammed 106, 137
I
Ilıcak, Kemal 514
Işık, Murat 110
İ
İbrahim, Veli 90, 91
İman, Ahmet 417
İman, Avni 220, 277, 401, 402
İman, Mehmet 238
İman, Muharrem 222, 275, 639
İman, Sabiha 116, 190, 236, 273, 275
İnam, Orhan 359
İnan, Hüseyin 377
İnönü, Erdal 554
İnönü, İsmet 114, 167, 168, 193, 194, 211, 332, 333, 347, 364, 377, 378
İnönü, Mevhibe 114
İpekçi, Abdi 426
İsmail Hakkı (Sabri Ülker’in ağabeyi) 68, 91, 317, 557
İzzet Melih 159
J
Jankoviç, Jean Paul 679
Jobs, Steve 691
Johnson, Lyndon B. 310, 345
K
Kâmil Paşa 565
Kamu, Kemalettin 154
Kanatlı, Firuz 349, 350, 683, 685, 688
Kantarcı, Hayrullah 630
Kantarcı, Tekin 630, 631
Kantarcızade Hacı Ömer 172
Karaağaçlı, Hacı Mustafaoğlu Süleyman 172
Karabulut, Orhan 179, 180, 181
Karaca, Kadri 263
Karaca, Yunis 568
Karadayı, İsmail Hakkı 557
Karadeniz, Yılmaz 224
Karataş, Ayfer 299
Karpat, Kemal 692
Kasım, Ahmet 167
Katerina (Çariçe) 45
Kaufman, Aleander 302
Keçeci, Karpiç (Juri Georges Karpovitch) 172
Kent, Muhtar 697
Kerenski, Aleksandr 107
Kırımlı, Ahmet İhsan 324
Kırımoğlu (CemiloğluԜ) Mustafa 46-48
Kısakürek, Necip Fazıl 154, 155, 677
Kibritçioğlu, Ahmet 597
Kocabıyık, Asım 533
Koç, Vehbi 172, 254, 305, 321, 603, 605, 687
Koçu, Reşat Ekrem 179
Kohen, Hayim 219, 220, 222, 224, 225, 255
Konfüçyüs 169
Koraltan, Refik 211
Koru, Naci 566
Korutürk, Fahri 376, 378, 425, 426, 519
Koryürek, Enis Behiç 154
Köprülü, Fuat 211
Kösdağ, Mehmet 130, 319
Kubayev, Memet 86, 91
Kumak, Mehmet Gafur 172
Kurt Mehmet (Sabri Ülker’in amcası) 55
Kuşçulu, Mahmut Mahir 330, 476, 477
Kuşçulu, Nuh 320, 321, 324, 327, 330, 331, 475, 476, 478
Küçükali, Tekin 406, 407, 569
L
La Bruy°re, Jean de 555
Lamartine, Alphonse de 109
Le Bon, Gustave 109
Lenin (Ulyanov), Vladimir İlyiç 79, 90, 96, 107, 122
M
Mahire (Sabri Ülker’in ablası) 61, 139, 317
Mardin, Yusuf 154
Mareşal Fevzi Çakmak 210
Marko Usta 170
Mar, Karl 90, 123
Mavituna, Abdurrahman 151, 167
Mehmet Turhan Bey 171
Melen, Ferit 378
Menderes, Adnan 211, 257, 265-268, 296, 332, 377, 522, 554
Menderes, Yüksel 377
Mercan, Kerami 607, 608
Mercan, Nedim 607
Mercan, Sami 607
Meriç, Cemil 240
Mesci, Haluk 521, 522, 525, 526
Morçay, Şükrü 496
N
Nahum, Hayim 203, 303
Nebioğlu, Kemal 380-382, 396, 417, 424
Neriman Teyze (apartman komşuları) 244
Nurettin Hoca 667
O
Oluç, Mehmet 585, 596, 598
Onnik Usta 208, 258
Orhon, Orhan Seyfi 154, 158
Ortaylı, İlber 45, 213
Osman Nuri Bey 171
Osmanoğlu, Abid 565
Ö
Öksüz, Fahri 588, 589, 679
Öner, Mualla 59, 72, 131, 199
Öner, Nihat 82, 102, 130, 132, 207
Ömer, Öner 679
Önsel, Vedat 425
Öz, Sebahattin 153
Özal, Turgut 165, 175, 327, 343, 346, 409-411, 520, 554, 689, 692
Özbek, Necip 615
Özcan, Gazanfer 447, 448
Özcan, Gönül Ülkü 447, 448
Özcan, Salih 304-307, 565, 566
Özdemir, Sadi 516, 517, 692
Özdemir, Nâzım 363
Özden, Yekta Güngör 561
Özdil, Yılmaz 683, 695, 697
Özdöner, Fazıl 615
Özel, Mustafa 144, 145, 176, 475, 522, 535
Özgü, Cemal 181
Özgü, Cemile 181
Özgün, Talât 215, 216, 218
Özhun, Kayhan 475
Özilhan, Tuncay 471-473, 475, 477, 577
Özokur, Ahmet 104, 617, 643, 660, 661, 669
Özokur (Ülker) Ahsen 36, 38, 76, 95, 97, 100-104, 118, 133, 145, 162, 166, 200, 222, 235, 237, 240-243, 246, 249- 251, 270, 275, 280, 281, 283- 285-292, 316, 354, 372, 387, 388, 462, 468, 484, 542, 645, 649, 678, 679, 681, 712
Özokur, Alanur 660
Özokur, Ayşe Senem 660
Özokur, Beyhan 660
Özokur, Kerem 660
Özokur, Nur Vera 669
Özokur, Orhan 104, 354-356, 363, 380, 381, 441, 475, 489, 491, 492, 536, 540, 575, 578, 661
Özokur, Ömer 643, 652, 653, 660
Özokur, (Davutoğlu) Sefure 104, 661, 669
Özokur, Yusuf İhsan 669
P
Page, Larry 691
Pandeli Usta 201
Pasternak, Boris 52, 77
Peker, Alptekin 680
Polatkan, Hasan 332, 554
Puşkin, Aleksandr Sergeyeviç 51
R
Rado, Şevket 269, 270, 281, 555
Rakiros, Parasko 183, 203, 205
Rasputin, Grigori 107
Recaizâde Ekrem 153
Richepin, Jean 154
Roosevelt, Franklin 43, 44
S
Sabancı, Hacı Ömer 685, 688
Sabancı, Sakıp 562, 685, 688
Sadık Rifat Paşa 692
Saharov, Andrey 47
Said Şamil 565
Sancar, Semih 426
Saracoğlu, Şükrü 177, 193, 194, 205
Sazak, Gün 519
Selışık, Selahattin 214, 215
Sepet, Rıza 594, 625, 626, 679
Seyit Ömer, (Sabri Ülker’in amcası) 55, 101
Sezer, Adem 167, 504
Sezgin, İsmet 26, 557, 558
Sıdıka Hanım (Sabri Ülker’in ablası)
Simavi, Sedat 233
Socrates 69, 316
Songar, Ayhan 564
Sökmen, Tayfur 519
Sözen, Reşat 618, 619
Sözer, Vural 521
Sultan Aziz, Padişah 692
Sultan Reşad, Padişah 87
Sunay, Cevdet 345, 364, 365, 377
Sükan, Faruk 426
Stalin, Jozef 43-45, 47, 50-52, 80, 90, 114, 122, 123, 185, 240, 288
Ş
Şahabettin, Cenap 156
Şakire Hanım, (Sabri Ülker’in annesi) 55, 61, 65, 67, 68, 76, 78, 81, 82, 91, 93, 102, 114, 125, 126, 136, 138, 171, 205, 237, 239, 240, 241, 291, 316, 317, 711, 713
Şapolyo, Enver Behnan 172
Şendal, Yusuf 172
Şentürk, Aziz 167
Şentürk, Kemal 585, 603, 605, 628
Şentürk, Namık Kemal 376
Şerif Hüseyin Paşa 106
Şeyh Şamil 565
Şişmanoğlu, Abdullah 278
T
Tağmaç, Memduh 346, 364
Tamer, Zekirriya 162
Taviloğlu, Mustafa 244
Tecer, Ahmet Kutsi 154
Tolga, İzmir 521, 522, 526-528
Topbaş, Mustafa 120
Topbaş, Sabahattin 321, 327, 328
Tosunzade, Abdurrahman 172
Troçki, Leon 66, 122-124
Tunagür, Yaşar 304
Tuncer, Kenan 170, 178
Turanoğlu, M. Uluğ 154
Turhan, Mediha 172
Tuğ, Salih 533, 534, 568
Tural, Cemal 346
Türkeş, Alparslan 210, 406, 407, 424, 519, 520, 551, 554, 592, 594
Türel, Yusuf 321
U
Uğur, Hasan 327, 328
Uğurses, Zihni 594, 596, 636, 637, 679
Ulaş, Fahrettin 321
Unakıtan, Kemal 110
Uras, Güngör 683, 689, 690, 692
Uşaklı, Ömer Bedrettin 154
Ü
Ülken, Aydın 526
Ülker, Ahmet Asım 58, 64, 68, 76, 79-82, 85, 91, 92, 99, 101, 115, 116, 118, 126-128, 131- 133, 135, 139, 141-143, 169- 179, 181-185, 197-199, 201- 205, 207, 208, 214, 221, 230, 231, 239-241, 247-249, 252- 255, 256, 258, 259, 261, 272, 303, 307, 316, 319, 320, 326, 335, 351, 352, 354, 357, 387, 397, 405, 414, 415, 417, 437, 444, 483-485, 487-489, 491, 500, 505, 522, 587, 590, 591, 593, 594, 601, 607-609, 631, 640, 662, 681, 685, 686, 699, 701, 710-713
Ülker, Ali (Ahsen Özokur’un oğlu) 83, 103, 274, 277, 293, 396, 397, 484, 533, 534, 536, 538, 539, 568, 576, 643, 646, 647, 652
Ülker, Ali (Sabri Ülker’in oğlu) 35, 36, 235, 237-239, 241, 242, 246, 269, 270-279, 292
Ülker (Ataseven), Betül 240, 290, 465-467, 669
Ülker, Fatih 643, 669, 674
Ülker, Fatma 117, 190, 652
Ülker, Güzide (İman) 76, 130, 220, 222, 235-237, 248-251, 258, 259, 269, 270, 280, 292, 316, 319, 387, 388, 401, 465- 467, 469, 551, 591, 617, 645, 670, 675, 677, 678, 682, 712, 713
Ülker, İbrahim 652
Ülker, Meryem 652
Ülker, Murat 36, 38, 59, 60, 62, 69, 109, 111, 113, 115, 118, 165, 213, 219, 240, 245-248, 253, 255, 271, 276, 280, 292, 300, 344, 373, 375, 387, 395, 398, 418-420, 424, 437, 440, 442-444, 456, 462, 466, 469, 489, 491, 492, 503, 532, 535, 536, 539-544, 547, 556, 557, 559, 570, 575, 605, 645, 669, 673, 692, 699, 701, 704, 707, 710, 713
Ülker, Mustafa 643, 669, 670, 673
Ülker, Rahmi 217
Ülker, Yahya 618, 643, 669, 670, 677
Ülker, Zehra 174, 230
Ülker, Zeynep 652
Ülkücü, Aydın 437
Ürgüplü, Suat Hayri 333, 377
V
Vahideddin, Padişah 107
W
Wiederkehr, George 475, 479
Y
Yalçın, Süleyman 564
Yalçıntaş, Nevzat 120, 129, 130, 142, 555, 562, 563
Yaramanoğlu, Hüdai 447, 661
Yavuzer, Haluk 270, 433-435, 441, 443
Yazıcı, Kâmil 327-329, 472
Yazıcı, Osman 475
Yelmen, Hasan 326
Yener, Faruk 265
Yıldız, Ziya 164, 166, 341, 342, 639
Yılmaz, Mesut 554
Yozgat, Hasan 343, 595, 679
Yöntem, Ali Canip 154
Yusuf Ziya 153, 171
Yusuf Ziya Bey (şekerci) 171
Yurdagül, Metin 38, 499, 500, 501, 509, 510, 512, 514, 567
Yurdakul, Mehmet Emin 210
Yurdoğlu, Lebit Fehmi 154
Yüceses, Fethi 192
Yüceses, Hamiyet 178, 192
Yücesoy, Ekrem Şevket 560, 561
Yüksel, İsmet 51
Z
Zaim, Sabahattin 321
Zorlu, Fatin Rüştü 332, 554
Zweig, Stefan 197