Asım ve Sabri Ülker kardeşlerin “itibar”ı ön planda tutan davranışları, iş âleminde kısa sürede karşılığını buldu. Ardından İstanbul’daki değişik sektörlerde faaliyet gösteren yatırımcılar, yeni sanayi projelerinin ortaklığına, Ülker firmasını da davet etmeye başladı.
Toplumsal hayatta insanlara verilen değerler gündeme gelince, öncelikle “itibar”dan söz edilir. İtibar, saygı görme ve saygı gösterme halidir; bir başka ifadeyle, değer vermedir. İtibar, içinde bulunduğumuz sosyal ortamda belirlenir.
Halk arasında sıkça kullanılan, “Allah, itibardan alıkoymasın” temennisi, insanların sosyal yaşamda bu konuya ne kadar önem verdiklerini gösteren bir ifadedir.
İtibar, ticari hayatta da çok önemsenir. Bir ticaret erbabının eleştirisi yapılırken, “itibarlı” ya da “itibarsız” olduğu söylenir. İtibarlı kişi, güvenilir kişidir. İtibar etmek de; saygı göstermek, hürmet etmek veya değer vermek anlamlarında kullanılır.
Prof. Dr. William Hersey Davis, itibarı bir fotoğrafa benzetiyor; onun, bir saatte öğrenilebileceğini, ancak karakterin bir yılda açığa çıkmayacağını ifade ediyor. Bu konudaki değerlendirmesini şöyle tamamlıyor.
“İtibar, insanların mezar taşına kazıdıklarıdır; karakter ise, meleklerin Allah (C.C.) huzurunda senin için söyledikleri...”
Tabii itibar da, ya süreli olur ya da sürekli...
Süreli itibar, gelip geçicidir; sürekli itibar ise kalıcı...
Sürekli itibarın kaynağı karakter, sonsuza kadar devam eder.
Zaman zaman yakın çevresine hayatın içinden “altın öğütler” veren kahramanımız Sabri Ülker, bir gün eşi Güzide Ülker’in yeğeni Mehmet Kösdağ’ı karşısına alıp, şu nasihatte bulunmuş:
“Mehmet; sakın ola, kapınıza gelen alacaklıyı boş çevirmeyin. Daima, itibarınızı koruyun. Siz, bu konuda rakiplerinizden bir adım önde durun; nöbetteki askerler gibi olun...”
Dostları, Sabri Ülker’in hem özel yaşamında, hem de iş hayatında gelip geçici itibara hiç heves etmediğini söylüyorlar ve bu değerlendirmelerini yaparken, “Çünkü Sabri Bey’in bu meziyeti, karakterinden kaynaklanıyordu” diyorlar.
Asım ve Sabri Ülker kardeşlerin itibarı ön planda tutan davranışları, iş âleminde karşılığını buluyor, Ülker müessesesi de kısa sürede “itibarı yüksek” bir konuma ulaşıyordu.
Ülker şirketinde, söz senetti. Yazılı anlaşma veya bono gibi ticari evraklar olmasa dahi, ödemeler, taahhüt edildiği gün yapılırdı. Bu tavır, Ülker’e yeterince itibar kazandırıyordu.
Her ticari kuruluş gibi, Ülker’in de zor durumlara düştüğü anlar oldu. Ama onlar, ödemelerini hiç aksatmadılar. Hem Asım Ülker hem de Sabri Ülker, bu konuda çok titizdi.
Ülker kardeşler, işleri kendi akışına bırakmaz, ticaretin tüm meşru kurallarını kullanırlardı. Hammadde tedarikinde nakit alımları tercih eder, iyi pazarlık yapar, işi bildikleri için kaliteli ve makul fiyatlı mal üretirlerdi.
1950’li ve 60’lı yıllarda, ticaret hayatındaki psikolojik ortam çok farklıydı. İnsanlar, “senet” olayına dikkat eder, vadesinde ödeme yapmak için büyük çaba harcarlardı. Aslında, hiç kimsede “Tahsilat gecikir mi?” endişesi de yoktu. Zaten tahsilatın gecikmesine sebep olan tüccar veya sanayici, bir anda itibar kaybederdi.
Ticari hayatta, “Başkasından en az bir konuda iyi olmak” kuralı, başarının anahtarıydı. Ülker, hem ticari piyasada, hem de gıda sektöründe, her konuda başkasından iyi olduğunu ispatlayınca, aranılan ve itibar edilen bir müessese oluyordu.
“Sürekli itibar”, 1960’lardan itibaren İstanbul’daki iş âleminde tüm kapıları Ülker firmasına açtı. Asım ve Sabri Ülker kardeşlere gıda sektörünün dışından da peş peşe davetler gelmeye başladı. Bu davetlerden ilki, 1967 yılında yapıldı.
İstanbul Ticaret Odası başkanlarından Nuh Kuşçulu ile iş âleminin tanınmış simalarından Bülent Çorapçı, Mersin’de bir cam sanayii tesisi kurmak için teşebbüse geçtiler. Aralarına, Sabri Ülker’i de almak istiyorlardı. Ülker, gıda sektörü dışındaki bir yatırım için gelen bu ortaklık teklifine olumlu cevap verdi. Ülker Bisküvi, Çikolata ve Şekerlemecilik Limited Şirketi, Anadolu Cam Sanayii’nin kurucu ortağı oldu. Bu teşebbüsün ortakları arasında, dönemin başarılı işadamları yer alıyordu.
Projeye öncülük eden Bülent Çorapçı, Anadolu Cam Sanayii teşebbüsünü anlatırken, Türk özel sektörünün ilk ciddi örgütlenme örneğini de bugünlere taşıyordu:
Sabri Bey’le 1967 yılında, Mersin’deki Anadolu Cam Sanayii’nin kuruluşu sırasında tanıştım. İstanbul Ticaret Odası baş- kanlarından merhum Nuh Kuşçulu ile birlikte Mersin’de bir cam sanayii tesisi kurma teşebbüsümüz vardı. Ancak, o yıllarda Türkiye’deki oto finansman imkânları çok dardı. Söz konusu tesisin projeleriyle birlikte, uluslararası finans kuruluşu IFC’ye başvurmuştuk. Bu kuruluş da, 100 milyon lira sermayeli bir şirket kurma şartını önümüze koymuştu.
Kendi kıvamımızdaki insanlarla görüşerek, cam sanayii şirketine sermaye sahibi ortaklar aramaya başladık. Projemizi hazırladık, teşvik belgemizi aldık, Vehbi Koç’un da aralarında bulunduğu pek çok işadamına başvurduk. İşte bu dönemde ortaklık teklif ettiğimiz işadamlarından biri de Sabri Ülker’di. O dönem, Sabri Bey’in en cevval olduğu dönemdi.
Anadolu Cam Sanayii’nin ortaklık yapısını oluşturduk. Yapı ve Kredi Bankası da ortaklarımız arasındaydı. Bankayı, şirkette Genel Müdür Fahrettin Ulaş temsil ediyordu. Bunun yanı sıra Sabri Ülker, İbrahim Bodur, Sabahattin Topbaş ve Şaban Gazioğlu Beyler ile Prof. Dr. Sabahattin Zaim Hoca da aramızdaydı. Bir ara, avukat Yusuf Türel Bey de yönetimde bulunmuştu.
Bülent Çorapçı, Anadolu Cam Sanayii’nin yönetim kadrosunda bulunurken, ortaklarından Sabri Ülker’i de yakinen tanımış ve bu işadamının vasıflarından yararlanmış.
Çorapçı, Ülker’in özelliklerini şu sözlerle anlatıyor:
Anadolu Cam Sanayii şirketindeki ortaklığımız dolayısıyla, Sabri Bey’i yakından tanıma imkânı elde ettim. İşte o dönemde ve ileriki yıllarda Sabri Bey’in pek çok üstün meziyetlerini gördüm. Sabri Bey’in özelliklerini şöyle sıralayabilirim:
Sabri Bey, öncelikle insana değer verirdi. Bunun yanı sıra bilgiye de değer verirdi. Bilgili olan kişilere büyük saygısı vardı. Onları, hoca-talebe münasebeti içinde saygıyla dinler; aklına yatan hususları, konuştuğu kişiden aldığı deneyimleri, kendi işletmelerinde tatbik edebilme cesaretini de gösterirdi. Sabri Bey, bununla da kalmaz, büyük bir açık yüreklilikle “Ben, falan tarihte sizlerle şu şu hususları konuşmuştum. Sizden aldığım o bilgileri, kendi iş hayatımda uyguladım” derdi.
Bilirsiniz, pek çok kişi konuşulanlardan elde ettiği bilgileri hemen kapar, iki gün sonra da bir başka toplantıda o bilgileri sizlere satmaya kalkar. Tabii siz de içinizden gülersiniz, ama nezaketiniz, bunu, o kişinin yüzüne vurmaya el vermez.
Sabri Bey’in işte böyle insani, hümanist tarafı vardı. Zannediyorum bu, kendi inanç dünyasıyla alakalı olan kısımlardan başka bir de kendisinin, ailesinin komünist idaresinden gelmiş olmasının da etkisi vardır.
Bülent Çorapçı’nın verdiği bilgilere göre, Sabri Ülker, Anadolu Cam Sanayii yönetim kurulu toplantılarına hem disiplin hem de demokrasi getirmiş:
1960’lı yıllarda Türkiye’de iş âlemindeki idare meclislerinde, başta Amerika olmak üzere Batı ülkeleri şirketlerindeki gibi kurallar yoktu. Ancak, o dönemde Sabri Bey’den toplantı adabı hususunda çok şey öğrendim. Sabri Bey, yönetim kurulu toplantılarında çok az konuşur, öz konuşur ve karşısındaki muhatabına söz hakkı tanırdı. Batı ülkelerinin şirketlerinde bulunan yönetim kurulu toplantı adabını, disiplinini ilk defa Türkiye’de Sabri Bey’in ciddi tavrı nedeniyle Anadolu Cam Sanayii’nde gördüm.
Sabri Ülker’in bir başka özelliği ise, ciddiyetinin yanı sıra inançlı oluşuydu... Sabri Bey kadar inançlı işvereni pek az görmüşümdür. Sabri Ülker, Allah’ın verdiği vuzuhla (açıklık), inandıklarını sonuna kadar tatbik etme gücüne sahip olabilen bir kişiydi. Onun ağzından söz alabilmek çok güçtü, ama verdiği sözün de ne pahasına olursa olsun arkasında dururdu. Kısaca söylemek gerekirse, Sabri Bey’in iş hayatındaki ciddiyet ve ahlaki tutumuna pek başka taraflarda rastlamadım dersem, caizdir. Sabri Bey, bu konuda gerçekten tam numara alır.
Vehbi Bey’in (Koç) hayat hikâyesinde şöyle bir ifadesi var: “Benim mezar taşıma, ‘Bu adam, şirketlerine adam bulmakta çektiği zorluk kadar, hiçbir şeyden çekmedi’ yazılsın.”
Adam bulma meselesi, Türkiye’nin değil, bütün dünyanın meselesidir. Konuyu Sabri Bey’e getirmek istiyorum. Bazı insanlar, belki tecrübeye bağlı olarak, belki de yaradılıştan, bir insanı gördükleri zaman on beş dakikalık süre içinde onu anlı- yorlar. İşte Sabri Bey’de de bu hassa (özellik) vardı. Kendisi, bir şahsa baktığı zaman bir nevi nüfuz-u nazar (etkili bakış) ile bakıyordu ve adam alımlarında sorduğu öyle sorular vardı ki, çok başarılı bir adam alma sanatına sahipti. Tabii bunun yanı sıra Sabri Bey’de çok iyi bir insan yönetme kabiliyeti de vardı.
Sabri Bey’in bir başka özelliği ise tolerans sahibi olmasıydı. İnancında en ufak bir tolerans yoktu, ama insani münasebetlerinde vardı. Cam Sanayii yönetim kurulu toplantılarında, aramızda mütedeyyin (dindar), Müslüman ve çok sert, imanlı bir ağabeyimiz vardı. Çok çabuk sinirlenirdi. Onun sinirini en çabuk teskin edebilen kişi, Sabri Bey’di. Toleranslı davranır, o sert ağabeyimizin vuruşları Sabri Bey’in sinesine (bağrına) adeta alev gibi gelir, ama bir gül yaprağı gibi dökülürdü.
Türkiye’de seramik sanayiinin öncülerinden, duayen işadamı, Kale Grubu Onursal Başkanı İbrahim Bodur, Sabri Ülker’le bir dönem İstanbul Sanayi Odası’nın yönetiminde bulunmuş. Aynı dönemde, Anadolu Cam Sanayii’nin kurucu ortağı olmuşlar.
İbrahim Bodur, bir yandan Anadolu Cam Sanayii’nin kuruluşunu anlatırken, bir yandan da Sabri Ülker’le ilgili anılarını naklediyor ve “Sabri Bey, ekmeğini kara taştan çıkarırdı” diyor. Şimdi, İbrahim Bodur’u dinleyelim:
Biz, tabii yıkım yıllarını da görmüş aileleriz. Hepimiz zaten köyde-kentte doğmuşuz. Yani background’umuz aynı. O, Kırım’da bir köyde doğmuş; ben, Çanakkale’nin Yenice kazası Nevruz köyünde doğmuşum...
Sabri Bey’i, ağabeyimin yanı sıra aslen Kırımlı olan eski milletvekili Ahmet İhsan Kırımlı’dan da duyardım. Ahmet İhsan Bey de Sabri Beyler gibi Kırım göçmeniydi. İlerleyen yıllarda Sabri Bey’i Nuh Kuşçulu’dan işittim. Sabri Bey’le 70’li yılların sonu veya 80’li yıllarda İstanbul Sanayi Odası Meclisi’nde bir araya geldik. O dönemde Sanayi Odası’na muhafazakâr, milliyetçi ve maneviyatçı kişiler olarak birlikte bir yön vermek istiyorduk. İşte bu vesileyle Sabri Bey, Nuh Kuşçulu ve Çavuşoğulları ile birlikte hareket ettik.
Sabri Bey, İstanbul Sanayi Odası’nın yönetimine girdi, ama çok çabuk çıktı. Fakat bu dönemde Sabri Bey, Kuşçulu ve Çavuşoğulları ile birlikte Mersin’deki Anadolu Cam Fabrikası’nı kurduk. Bu fabrikanın yönetim merkezi İstanbul Beşiktaş’taydı. Yönetim kurulu toplantıları vesilesiyle sık sık bir araya gelirdik.
Anadolu Cam Fabrikası’nı kurarken, bu cam işinde gelecek olduğunu biliyorduk. Paşabahçe firması, bu işi bir tröst şeklinde yapıyordu. Cam fabrikasını Ortadoğu ülkelerine cam mamulleri ihraç etmek amacıyla kurmuştuk. Kurucular, aşağı yukarı on-on beş kişiden oluşuyordu. Hakikaten çok iyi bir kuruluştu. Emek verilmişti.
İş Bankası, fabrikanın kuruluşuna katılmak istiyordu. Sabri Bey, “Aramıza banka almayalım” diyordu. Ancak Sabri Bey azınlıkta kaldı, fabrikanın kurucu heyetine İş Bankası değil, ama Yapı Kredi Bankası alındı.
“Sabri Bey, ekmeğini kara taştan çıkarırdı”
Mersin’deki Anadolu Cam Sanayii, zamanla gelişti ve Paşabahçe Şişe-Cam’a bayağı rakip hale geldi. Bu durumu, uzun yıllar Paşabahçe’nin yöneticiliğini yapmış olan Şahap Kocatopçu ileriki yıllarda bana anlatacaktı.
Zaman içinde Anadolu Cam’ın sermaye artırımına gitmesi icap etti. Sabri Bey’le birlikte “Sermayeyi biz koyalım” dedik, ancak Yapı Kredi, hisselerinin bir kısmını İş Bankası’na sattı. Böylece iki banka bize ortak oldu ve hisse oranları da yüzde 50’yi geçti. İleriki yıllarda Yapı Kredi, elindeki hisseleri de Iş Bankası’na devrediyor ve dolayısıyla Anadolu Cam, İş Bankası’na geçmiş oluyordu.
Anadolu Cam’daki hissemi satmamakta direndim. Hâlâ da duruyor. Sabri Bey de işin başında satmamış, direnmişti. Sonradan sattığını da zannetmiyorum. İşte Sabri Bey’le birlikte böyle bir mücadelemiz vardı. Sabri Bey, hakikaten kara taştan ekmeğini çıkarabilen, gayet iyi niyetli, samimi, inançlı bir müteşebbistir. Sabri Bey’in önemli olan diğer bir vasfı ise, öyle çok arkadaş, dost edinmemesiydi. Benden büyüktü, ama beni severdi.
21. yüzyılda o eski dostluklar pek nadiratta kaldı. Dost vardır, ama dosdoğru dost olmak lazım. Sabri Bey, dosdoğru dostlardandır. Özü sözü birdir. İstikrarlı, güvenilir, hak hukuk tanıyan, helal-haram bilen, inançlı, o yapıda fevkalade iyi bir insandır.
Sabri Bey’le pek öyle ortak seyahatlerimiz olmadı, ama zaman zaman İstanbul’da bir araya gelirdik. Bilhassa ramazan gecelerimiz, ramazan sohbetlerimiz olurdu. Bu toplantılarda Sabri Bey’le birlikte, rahmetli Aydın Bolak Bey ve Bülent Çorapçı da bulunurdu.
“cumhuriyet kuşağının cepheye giden ilk askerleriyiz”
Sabri Bey’in hayat tecrübesi ve görüşü vardı. Bin bir sıkıntının içinden gelmiş, hayatın bütün yönlerini bilirdi. Basacağı yerde, “sağlam”ı görmeden basmazdı.
Bizler, Cumhuriyet kuşağının cepheye ilk giden askerleriyiz. Cumhuriyet’in kuruluşu, 1923. O zamanlar ülkede hiçbir şey yok. Sümerbank’ın kuruluşu ise, 1930’lar. Biz, İstanbul Sanayi Odası’nı kurarken 750 üye lazımdı, 600 üyeyi zor bulduk. Bunların çoğu da Kazlıçeşme tabakhanecisiydi. İşte o dönemden, Derimod’un sahibi Hasan Yelmen’le biz kaldık hayatta...
Sabri Bey, daima bir şeyler yapmak, bir şeyler üretmek için gayret ederdi. Sanayide de esasen yapılan hizmetler, insan içindir. Sanayide üç sektör, hele kalkınma dönemindeki ülkelerde çok önemlidir. Birincisi, gıda sektörüdür. Çünkü insanın yemeden, içmeden yaşaması mümkün değildir. Bu sektör, her ne olursa olsun daima ayakta kalır, müşterisi olur. İkincisi, insan örtünecek... Dolayısıyla tekstil sektörü çok önemlidir. Üçüncüsü de, inşaat sektörü. Toplumun, ailenin başını bir yere sokacaksın. Bu üç sektör, kalkınan ülkelere gerekli temel sektörlerdir. Bu sektörler, düşer kalkar, ama mutlaka hâkim olur.
Asım ve Sabri Ülker kardeşler, 1960’ların ikinci yarısından itibaren, iş âleminde güvenilen ve aranılan kişi oldular. Bu arada, özel sektörün yatırım projeleri birbirini takip etmeye başladı. Müteşebbisler, kendilerini yarı yolda bırakmayacak ortak arayışına geçiyor, hemen her proje grubu, aralarına dahil etmek için Sabri Ülker’in kapısını çalıyordu.
1967 yılında Anadolu Cam Sanayii kurulmuş, ortaklardan Sabri Ülker’in üstün vasıfları, iş âleminde kısa sürede duyulmuştu. Şimdi sırada, NASAŞ Alüminyum Sanayii’nin kuruluşu vardı. Bu defa, Sabri Ülker, projenin öncüleri arasında yer alıyordu.
Türkiye, sanayileşme sancısı çekerken, bazı muhalif grupların “gazoz sanayii”, “montaj sanayii” yakıştırması yaptığı teşebbüsler, aslında Türk sanayiinin altyapısını oluşturma gayreti güdüyordu. Alüminyum, 1960’lı yıllarda, Türkiye’de şiddetle ihtiyacı duyulan bir yarı mamul maddeydi. Ancak, bu ürün, henüz ülkemizde ileri teknolojiyle üretilmiyordu.
Özel sektörün alüminyum projesinin yanı sıra, devlet de bu işe girmek istiyor, Etibank Genel Müdürlüğü, Seydişehir’de Sovyetler Birliği’nin ortaklığı ve teknik desteğiyle bir alüminyum fabrikası kurma hazırlığına girişiyordu.
Özel sektörün alüminyum fabrikası kurma teşebbüsünün içinde ise, Sabri Ülker’in yanı sıra, Nuh Kuşçulu, Sabahattin Topbaş ve Hasan Uğur yer alıyordu. Ayrıca, Türkiye İş Bankası, Akbank ve İstanbul’da yaşayan bir grup Nevşehirli işadamı da projeye dahildi.
Sabri Ülker, Nuh Kuşçulu ve arkadaşları, aralarına Anadolu Grubu’nu da almak istediler. Bu niyetlerini, bir ziyaretle grubun başkanı Kâmil Yazıcı’ya açtılar. Yazıcı, Sabri Ülker’le ilk defa karşılaşıyor, misafirlerinin getirdiği proje hakkında bilgi aldıktan sonra, “Ben de varım” diyerek el sıkışıyordu.
Sabri Ülker, NASAŞ’la ortaklığını sürdürürken, Kâmil Yazıcı ile uzun soluklu bir dostluk ilişkisinin de temellerini atıyordu.
Şimdi, 1960’ların sonuna gidelim ve bu alüminyum sanayiinin kuruluş hikâyesini Kâmil Yazıcı’dan dinleyelim:
Sabri Bey’le, 1969 yılında, dönemin İstanbul Ticaret Odası Başkanı rahmetli Nuh Kuşçulu vasıtasıyla tanıştım. Nuh Bey; arkadaşları Sabri Ülker, Sabahattin Topbaş ve Hasan Uğur’la birlikte bir iş görüşmesinde bulunmak amacıyla ziyaretime geldiler.
Ziyaretçilerim arasında bulunan dostlarımdan, Sabri Bey’in bisküvi imalatı yaptığını işitmiştim. Bu arada, Sabahattin Bey’le Hasan Bey’in de tekstil işi yaptıklarını biliyordum.
Ziyaretçilerim, yeni bir sınai yatırım projesi üzerinde görüşme yapmak istediklerini açıkladılar. Bu, alüminyum sanayii idi. Konu bana açıldıktan sonra, “Var mısın, yok musun?” diye sordular. Böyle bir teşebbüse dahil olabileceğimi söyledim.
Kısa sürede ortaklık yapımızı oluşturduk. “NASAŞ” adını verdiğimiz alüminyum şirketini kurduk. Kurucular arasında, ziyaretçilerimin yanı sıra Türkiye İş Bankası, Akbank ve Nevşehirli bir grup da bulunuyordu.
NASAŞ’ın kuruluşu, 1970’li yılların başında gerçekleşme aşamasına geldi. Söz konusu tesis, Ereğli Demir Çelik Sanayii’nin boyutunda olacaktı.
Özel sektörün kurmak üzere olduğu bu ilk büyük metal sanayi şirketi, dönemin Adalet Partisi iktidarı tarafından da büyük destek gördü, teşvik aldı. Ortaklar heyeti, şirket yönetim kurulu başkanlığını uhdeme tevdi (sorumluluk verme) ettiler. ABD’ye giderek Dünya Bankası’ndan IFC kredisi aldık. Bu arada bir Amerikan firması ile de know-how anlaşması yaptık.
Sabri Bey’le bu şirketin yönetiminde 20 yıldan fazla birlikte çalıştık. Bilindiği gibi, 1983 yılında merhum Turgut Özal başbakan oldu. O dönemde bizim şirketlerimiz krize girince, NASAŞ’taki ortaklıktan ayrılmak, hisselerimizi de Türkiye İş Bankası’na devretmek mecburiyetinde kaldık. Sabri Bey’ler ise, ortaklıklarını bir süre daha devam ettirdiler.
“Sabri Bey’e, Amerika’dan bisküvi numunesi getirdim.”
Bu vesileyle, Sabri Bey’le ilgili bir anımı nakletmek istiyorum. NASAŞ için, ortaklarımız Sabahattin Topbaş ve Hasan Uğur’la birlikte ABD’ye gidiyorduk. Heyetimizde, şirketimize genel müdür olarak atanan, Sümerbank’ın eski genel müdürlerinden Selahattin Akyol da vardı.
Seyahate çıkarken, Sabri Bey bana; “Kâmil Bey, Amerika’dan gelirken, bisküvi ve çikolata numunelerinden birer adet getirebilirseniz, memnun olurum” demişti. Doğrusu, Sabri Bey’in bu isteğini merakla karşıladım, “Sözü mü olur, memnuniyetle getiririm, ama birer bisküvi ve çikolatayı ne yapacaksınız?” diye sordum. Sabri Bey, herhangi bir açıklama yapmadı, ama böyle bir zahmete katlanırsam, memnuniyet duyacağını tekrarladı. Hiç unutmuyorum, Amerika’da gittiğim yerlerden Sabri Bey için birer, ikişer bisküvi ve çikolata çeşitleri alıp getirdim.
Şimdi, NASAŞ yönetiminde karşılaşılan aksaklıklarla ilgili düşüncelerimi anlatmak istiyorum.
Sabri Bey, çok çalışkan, prensiplerine ve geleneklerine sıkı sıkıya bağlı, manevi tarafı kuvvetli, dürüst ve karakter sahibi bir arkadaşımızdı. Kendisiyle tanışmaktan ve ortak iş yapmaktan hep memnuniyet ve mutluluk duydum. Sabri Bey’in şirket yönetim kurulu toplantılarındaki hassasiyetini de bizzat yaşadım. Kendisi, zaman zaman yöneticilerin yetersizliğini ve yanlışlarını tespit eder, konuyu yönetim kurulu toplantısına getirir, bu yüzden ortaklar arasında tartışmalar da yaşanırdı. Sabri Bey’in muhalefetini ve uyarılarını dikkatle takip ederdim. Ancak, diğer ortaklar bazen tepe yöneticileri koruma ihtiyacı hissederlerdi. Aradan yıllar geçtikten sonra, Sabri Bey’in bu tespitlerinin çok yerinde ve doğru olduğunu yaşayarak gördüm.
Kâmil Yazıcı’nın Sabri Ülker’le ilgili anılarında, “Hayretle karşılamıştım” dediği bir sahne de var.
Şimdi de o sahneyi izleyelim:
Sabri Bey’le ilgili anılarımı anlatırken, bir hayretimi ifade etmeden geçemeyeceğim. Bilindiği gibi biz, 1969 yılında Efes Pilsen birasını imal etmeye başladık. NASAŞ’ın kuruluşuna katılan ortaklarımız ise, dini bütün dostlarımdı. Onların, bira üreticisi olduğumu bilerek, bana alüminyum sanayiinde ortaklık teklif etmelerini hayretle karşılamıştım. Demek ki, Sabri Bey başta olmak üzere, bu dostlarım fanatik insanlar değilmiş.
Açıklama gereği duymuyorum, ama madem konu açıldı, ifade edeyim; ben de bir Anadolu insanıyım. Kendimce, dini ibadetlerimi kusursuz yapma gayreti içinde olurum. Sabri Beylerin iş ile inancı birbirine karıştırmamış olmaları beni memnun etti. Aslında biz de 1960’lı yılların şartlarında, bira işine ticaretin bir cilvesi sonucu girdik. O yıllarda, Çekoslovakyalılarla ticaret yapıyorduk. O ticaretin şartları sonucunda, bira imalatına başladık. Özellikle rahmetli babamın muhalefetine rağmen o işe girmiştik.
NASAŞ Alüminyum Fabrikası, Kocaeli’nin Gebze ilçesinde kurulacaktı. Fabrika arazisi de köylülerden satın alınmıştı. Arazi temini sırasında kurucular, çevrede yaşayan köylülere bir cami yapma sözü verdiler. Ancak, zaman içinde bu söz yerine getirilmeyince, Sabri Ülker de Yönetim Kurulu üyeliğinden ayrıldı.
İstanbul Ticaret Odası’nda uzun süre başkanlık yapan, aynı zamanda Sabri Ülker’in kadim dostları arasında yer alan merhum Nuh Kuşçulu’nun oğlu Mahmut Mahir Kuşçulu, NASAŞ’ta yaşanan olayları, yıllar sonra şöyle anlatıyor:
Sabri Beylerle ailemiz arasında yarım asra varan bir dostluk ilişkisi bulunuyor.
1970’li yıllarda üniversite öğrencisiydim. Sabri Bey, babam ve bir grup arkadaşıyla birlikte NASAŞ Alüminyum Fabrikası’nı kurmuşlardı. Bir süre sonra Sabri Bey’in NASAŞ Alüminyum Şirketi’nden istifa yazısı, noter vasıtasıyla geldi. Babam, bu istifa yazısını bana gösterirken, “Bak oğlum, Sabri Bey, kurucusu olduğu fabrikadan ayrılıyor. Çünkü fabrikanın genel müdürü tarafından verilen sözler yerine getirilmemiş. Sabri Bey için söz, her şeyden önemlidir” dedi.
Sabri Bey’in istifa mektubunu okuyunca, hem hayretler içinde kaldım, hem de düşünmeye başladım. Öyle ya, bir büyük fabrikanın kurucusuydu, ortağıydı, aynı zamanda o fabrikanın ürünlerini kullanıyordu.
Sabri Bey’in NASAŞ’tan çekilmesinin nedenini kısa bir süre sonra yaşayarak görecektim. Fabrika, maalesef kötü yönetimden dolayı battı, bir ara Uzanlara geçti, daha sonra da TMSF (Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu) tarafından satıldı.
Sabri Bey, NASAŞ’ın geleceğini görmüş, kötü yönetimi fark etmişti. Diğer ortaklar belki bunun farkında değildi, ama Sabri Bey gidişatın hüsranla sonuçlanacağını hesap etmişti.
Rahmetli babam Nuh Kuşçulu, Sabri Bey’le ilgili olarak bana şunları söylemişti:
“Oğlum; Sabri Bey, söze çok değer verir. Verilen sözlere de aynı şekilde dikkat eder. Verilen sözde durulmadığı zaman, reaksiyonu büyük olur. Bir süre sonra söz yerine getirilmezse, adeta kanserli hücre gibi ilişkileri kestirir atar. Bazı işadamları ‘Biraz daha bekleyelim’ der. Sabri Bey ise, işi zamana terk etmez. Yani, Sabri Bey, ilişkinin veya işin kötüye gittiğini hissettiği an, kişisel çabalarıyla bir sonuç alamazsa, meseleyi orada bitirir.”
Babam, Sabri Bey’le ilgili tespitlerini bana yetişme çağımda anlatmış ve bu söylediklerinin ders olmasını öğütlemişti.
1961 - 1965 yılları arasında yaşanan olaylar
Türkiye, 27 Mayıs 1960 Darbesi’nden sonra çok kritik bir döneme girdi. İdamlar ve yeni darbe teşebbüsleri art arda geldi. Sosyal barış kayboldu; halk, iki kampa ayrıldı.
Demokrat Parti taraftarlarına “Düşükler”, “Kuyruklar” yakıştırması yapıldı.
İhtilal sonrası kurulan Adalet Partisi, 1965 genel seçimlerinde yüzde 52,87 oy aldı ve tek başına iktidar oldu.
1961-1965 Türkiyesi’nde durum şöyleydi:
6 Ocak 1961 - 27 Mayıs 1960 İhtilali’yle birlikte kapatılan TBMM’den sonra, ilk defa “Kurucu Meclis” adında bir Meclis oluşturuldu. Ancak, bu Meclis’i halk yerine, çeşitli kurum ve kuruluşlar seçti. Yeni Meclis, anayasa çalışmalarına başladı.
11 Şubat 1961 - Siyasi partilerin kurulmasına izin verildi. Kapatılan Demokrat Parti’nin yerine, Adalet Partisi ile “Türkiye İşçi Partisi” adı altında sosyalist bir parti kuruldu.
18 Nisan 1961 - ABD, 1 milyar TL’lik yeni bir yardımda bulundu; bunun 500 milyon TL’si savunma, 200 milyon TL’si Kamu İktisadi Teşebbüslerine tahsis edilecek, kalan kısmı ise özel sektör ile ihracatçı ve çiftçilere dağıtılacaktı.
24 Nisan 1961 - Batı Almanya’da çalışacak ilk Türk işçi kafilesi, özel bir uçakla yolcu edildi.
9 Temmuz 1961 - Kurucu Meclis tarafından yapılan 1961 Anayasası, halkın yüzde 61,5 oyuyla kabul edildi.
15 Eylül 1961 - DP’lilerin Yassıada’daki duruşmaları sona erdi. Cumhurbaşkanı Celal Bayar ile Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan’a idam cezası verildi. Bayar’ın cezası, yaş haddinden dolayı müebbet hapse çevrildi. Zorlu ve Polatkan’ın idam hükmü 16 Eylül’de, Menderes’in hükmü ise 17 Eylül’de infaz edildi.
15 Ekim 1961 - Genel seçimler yapıldı. Sonuçlar şöyle: AP: 158 milletvekili, 70 senatör; CHP: 173 milletvekili, 36 senatör; YTP: 65 milletvekili, 28 senatör; CKMP: 54 milletvekili, 16 senatör.
25 Ekim 1961 - 27 Mayıs 1960 İhtilali’nden on yedi ay sonra TBMM açıldı, bir gün sonra da ihtilal lideri Cemal Gürsel, cumhurbaşkanı seçilecekti.
10 Kasım 1961 - Cumhurbaşkanı Gürsel, yeni hükümeti kurma görevi İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye verdi.
22 Şubat 1962 - Kara Harp Okulu Komutanı Albay Talat Aydemir’in başlattığı darbe girişimi, kısa sürede bastırıldı.
20 - 21 Mayıs 1963 - Emekli Albay Talat Aydemir, ikinci defa darbe girişiminde bulundu. Yakalandı, tutuklandı. 5 Eylül 1963 tarihinde de idam cezasına çarptırıldı. Cezası 5 Temmuz 1964’te infaz edildi.
12 Eylül 1963 - Türkiye’nin Ortak Pazar’a (Avrupa Birliği) ortak üye olarak katılmasını sağlayan Ankara Antlaşması Başbakan İsmet İnönü tarafından imzalandı.
5 Haziran 1964 - Adalet Partisi Genel Başkanı emekli Orgeneral Ragıp Gümüşpala İstanbul’da vefat etti.
29 Kasım 1964 - Demokrat arti iktidarı döneminde Türkiye’de “Baralar Hamlesi”ni başlatan eski Devlet Su İşleri Genel Müdürü Süleyman Demirel, Adalet Partisi 2. Büyük Kongresi’nde genel başkanlığa seçildi. Kongrede, adaylardan Dr. Saadettin Bilgiç 552, eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Tekin Arıburun ise 36 oy aldı.
16 Şubat 1965 - İsmet İnönü başkanlığındaki koalisyon hükümetinin TBMM’de güvensizlik oyu ile düşürülmesi üzerine, Suat Hayri Ürgüplü başkanlığında Adalet Partisi, Yeni Türkiye Partisi, Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi ve Millet Partisi’nden oluşan koalisyon hükümetinde AP’nin yeni Genel Başkanı Süleyman Demirel Parlamento dışından başbakan yardımcılığı görevine getirildi.
12 Mart 1965 - TBMM tarafından kabul edilen Markalar Kanunu ResmÁ Gazete’de yayımlanarak, yürürlüğe girdi.
23 Haziran 1965 - Kat Mülkiyeti Kanunu kabul edildi. Kanun hükümlerine göre, gayrimenkullerde artık bağımsız mülkiyet hakları kurulabilecek.
19 Ağustos 1965 - Vergi Usul Kanunu’nda yapılan değişikliklerle Türkiye’de ödenen vergiler ilk defa açıklandı. Kamuoyu böylece Türkiye’nin vergi rekortmenlerini de öğrenme imkânına kavuştu.
10 Ekim 1965 - “Demokrat arti’nin devamıyız” sloganıyla seçim kampanyası yürüten Adalet artisi, milletvekili genel seçimlerinde oyların yüzde 53’ünü alarak, iktidara geldi. artinin Genel Başkanı Süleyman Demirel, seçim kampanyası süresince zaman zaman at arabasına dahi binerek, ülkeyi karış karış dolaştı.
11 Kasım 1965 - AP Genel Başkanı ve Isparta Milletvekili Süleyman Demirel’in kurduğu yeni hükümet, TBMM’den 252 oyla "güvenoyu" aldı. Demokrat Parti̵den sonra tek başına iktidara gelen 1. Demirel Hükümetinin güvenoyu almasıyla birlikte, 1961-1965 arasındaki koalisyon hükümetleri dönemi de sona erdi. Bu seçim sonuçları ile, 27 Mayıs 1960ta kendisine karşı ihtilal yapılmış bir kitle, 10 Ekim 1965̵te Adalet Partisi̵ni tek başına iktidara taşıyordu.
22 Aralık 1965 - Türkiye’nin elektrik enerjisi ihtiyacını karşılamak amacıyla Fırat Nehri üzerine kurulacak olan Keban Barajı’nın yapımı, bir Fransız-İtalyan grubuna 697 milyon Türk Lirası’na ihale edildi.
Sabri Ülker, İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu toplantılarından birinde Kale Grubu Başkanı İbrahim Bodur (soldan sağa dördüncü) ve diğer üyelerle birlikte.
Sabri Ülker’in Hayat Hikâyesi
Kırımlı Devletler Ailesi, 60 yılda dört savaş ve bir ihtilal yaşadı.
“Ülker Fırtınası” romanından dev bir marka ve soyadı doğuyor.
1944’ün “Türkiye markası” Ülker, 1994’te “dünya markası” oluyor.
Altı torundan ortak söylem: “Sabri Ülker’in torunu olmak, çok büyük sorumluluk istiyor.”
Ülker Fırtınası ile özgürlüğe kavuştu Ülker Fırtınası ile ebedi yolculuğa çıktı.
Sabri Ülker, 92 yıllık yaşamının ardında “Hoş bir sadâ” bıraktı...
16 Eylül 1920 Sabri Ülker, Kırım’ın Aluşta şehri Küçük Lambat köyünde dünyaya geldi.
15 Haziran 1929 Annesi Şakire Hanım, babası Hacı İslam Efendi, ablası Sıdıka, ağabeyleri Asım ve Hakkı’yla birlikte Kırım’dan İstanbul’a göç ettiler. Sabri, annesi ve babasıyla beraber Tekirdağ’ın Saray ilçesi Büyükmanika (Büyükyoncalı) köyüne gitti. Aile, bu köye yerleşti. Diğer çocuklar ise, yaşamlarını İstanbul’da sürdüreceklerdi.
Eylül 1929 Sabri, Kırım’da üç yıl eğitim görmüştü. Ancak, Türkiye’ye gelince, ilkokula 1. sınıftan başlamak zorunda kaldı.
1932 Sabri’nin ağabeyi Hakkı hastalanıp, İstanbul’da hastaneye kaldırıldı. Bunun üzerine aile, Bü- yükmanika köyünden İstanbul’a taşındı. Sabri’nin okul kaydı, aynı yıl Büyükmanika İlkokUlu’ndan Kadırga 3. İlkokulu’na alındı.
1934 Kırımlı Devletler Ailesi, Türkiye’de, Soyadı Kanunu ile birlikte “Berksan” soyadını aldı.
Eylül 1934 İlkokuldan mezun olan Sabri, aynı yılın sonbaharında İstanbul Erkek Lisesi’nde ortaöğreni- me başladı.
15 Aralık 1934 Ağabeyi Hakkı, Büyükmanika’da vefat etti.
Eylül 1935 Parasız Yatılı Sınavını kazanması üzerine, İstanbul Erkek Lisesi’ndeki kaydı, Bilecik Ortaokulu’na nakledildi.
20 Temmuz 1937 Bilecik Ortaokulu’ndan “pekiyi” dereceyle mezun oldu. Aynı yılın sonbaharında, lise öğrenimi için Kütahya’ya gönderilecekti.
22 Temmuz 1940 Kütahya Lisesi’nden “pekiyi” dereceyle mezun oldu. İkinci Dünya Savaşı nedeniyle, ailesi İstanbul’dan Ankara’ya taşındığı için yükseköğrenime gidemedi, ağabeyi Asım Berksan’ın Ankara’nın Anafartalar Caddesi’nde açtığı şekerci dükkânında çalışmaya başladı.
25 Eylül 1941 İstanbul’daki Sultanahmet Yüksek Ticaret Okulu’nda yükseköğrenime başladı.
16 Eylül 1944 Asım ve Sabri Berksan kardeşler, “Ülker” markalı bisküvi imalatına başladılar.
1 Ekim 1944 Sultanahmet Yüksek Ticaret Okulu’nu “pekiyi” dereceyle bitirdi. Ardından da ağabeyi Asım Berksan’ın İstanbul-Sirkeci’deki şekerci dükkânına ortak oldu.
1 Kasım 1947 Yedek subay adayı olarak, Ankara’da silah altına alındı. Kıta hizmetini ise Diyarbakır’da sürdürecekti.
20 Mayıs 1949 Güzide İman’la İstanbul’da evlendi.
14 Ağustos 1950 İlk evlatları Ahsen dünyaya geldi.
1953 Babası Hacı İslam Efendi İstanbul’da vefat etti.
26 Ağustos 1954 Aile, “Berksan” olan soyadını, mahkeme kararıyla “Ülker” olarak değiştirdi.
28 Ekim 1954 İlk erkek evlatları Ali dünyaya geldi.
1957 Ülker’in, Topkapı semtinde kurulan ilk bisküvi fabrikasının temeli atıldı. Şirket merkezi, bir süre sonra Eminönü’nden Topkapı’ya taşınacaktı.
21 Mart 1959 İkinci erkek evlatları Murat dünyaya geldi.
20 Ocak 1963 Evlatları Ali, bir doktor hatası sonucu İstanbul’da vefat etti.
10 Ocak 1969 Annesi Şakire Hanım, İstanbul’da vefat etti.
1 Mart 1987 Asım ve Sabri Ülker kardeşlerin 1944’te başlayan iş ortaklığı sona erdi.
13 Kasım 1989 Ülker Grubu Şirketleri, Yıldız Holding çatısı altında toplandı.
31 Ocak 1994 Ablası Sıdıka Hanım vefat etti.
5 Nisan 2000 Ülker Şirketi’nin İcra Kurulu Başkanlığı görevini oğlu Murat Ülker’e devretti.
6 Temmuz 2001 Ağabeyi Asım Ülker vefat etti. Cenazesi, Edirnekapı Mehmet Akif Şehitliği’ne defnedildi.
13 Eylül 2010 Hayat arkadaşı Güzide Ülker İstanbul’da vefat etti. Merhumenin cenazesi, 14 Eylül 2010 Salı günü Fatih Camii’nde öğle namazını müteakip kılınan cenaze namazından sonra Eski Kozlu Mezarlığı’nda ebedi istirahatgâhına tevdi edildi.
12 Haziran 2012 92 yıllık hayatının ardından, İstanbul Çamlıca’daki ikametgâhında vefat etti. Merhumun cenazesi, 13 Haziran 2012 Çarşamba günü Fatih Camii’nde, öğle namazını müteakip kılınan cenaze namazının ardından, Eski Kozlu Mezarlığı’nda, eşi Güzide Ülker’in yanı başındaki kabrine defnedildi.
Söyleşi ve Yazışmalar
Söyleşi ve yazışmalar; 3 Ağustos 2006 - 18 Ocak 2014 tarihleri arasında yazar Hulûsi Turgut ile araştırmacı Ali Osman Mola tarafından Adana, Ankara, Antalya, Bilecik, Bolu, Edirne (Keşan), Eskişehir, Hatay, İstanbul, İzmir, Kayseri, Kütahya, Manisa, Samsun, Sivas, Şanlıurfa, Tekirdağ (Büyükyoncalı ve Karamehmet köyleri) ile Kırım ve Brüksel’de yapıldı. Yaklaşık 400 saatte 166 kişi ile gerçekleştirilen 195 söyleşi ve yazışma için, yurtiçi ve yurtdışında 55 bin km yol kat edildi.
Abdul Wahab Al Bunnia (Yazışma)
Abdullah Ali Balsharaf (Söyleşi: 20 Ekim 2007, İstanbul)
Abdullah Gül (Yazışma: 23 Kasım 2013, Ankara)
Abdullah Şişmanoğlu (Söyleşi: 10 Kasım 2007, İstanbul)
Abdurrahman Çinbaşı (Söyleşi: 8 Eylül 2006 17 Kasım 2006, İstanbul)
Abdülkadir İman (Söyleşi: 2 Şubat 2007, İstanbul)
Adem Sezer (Söyleşi: 8 Eylül 2006 - 17 Kasım 2006, İstanbul)
Adnan Büyüksoy (Söyleşi: 23 Mayıs 2007, İstanbul)
Agâh Kafkas (Söyleşi: 30 Mart 2007, Ankara)
Ahmet Edip Uğur (Söyleşi: 7 Aralık 2006, Ankara)
Ahmet Mahir Dindar (Söyleşi: 16 Nisan 2007, İstanbul)
Ahmet Davutoğlu, Prof. Dr. (Söyleşi: 30 Mayıs 2007, Ankara)
Ahmet Özokur (Söyleşi: 2 Nisan 2007, İstanbul)
Ahmet Selvi (Yazışma)
Ahsen Özokur (Söyleşi: 19 Ocak 2008 - 8 Kasım 2012 14 Şubat 2013, İstanbul)
Ali Doğan (Söyleşi: 28 Şubat 2007, İstanbul)
Ali Ülker (Söyleşi: 19 Mart 2007, İstanbul)
Asım Kocabıyık (Söyleşi: 8 Şubat 2007, İstanbul)
Asım Taşer, Dr. (Söyleşi: 28 Şubat 2007, İstanbul)
Ataman Yıldız (Söyleşi: 4 Mayıs 2007 - 18 Eylül 2007 26 Ekim 2007, İstanbul)
Atıf Biliközen (Söyleşi: 8 Eylül 2006, İstanbul)
Avni İman (Söyleşi: 13 Aralık 2006 - 26 Ekim 2007, İstanbul)
Aziz Refiğ (Söyleşi : 7 Şubat 2007, İstanbul)
Bayram Babacan (Söyleşi: 11 Temmuz 2007, İstanbul)
Betül Ülker (Söyleşi: 19 Ocak 2008, İstanbul)
Bülent Çorapçı (Söyleşi: 19 Şubat 2007, İstanbul)
Celal Adan (Söyleşi: 22 Ocak 2007, Ankara)
Cemil Çiçek (Yazışma: 25 Ekim 2013, Ankara)
Claus Müller (Yazışma)
Deniz Baykal (Söyleşi: 4 Aralık 2013, Ankara)
Devlet Bahçeli (Yazışma: 11 Aralık 2013, Ankara)
Deyvi Florentin (Söyleşi: 26 Aralık 2006, İstanbul)
Dilaver Devlet (Söyleşi: 9 Ocak 2007, İstanbul 21-23 Haziran 2007 - 27 Eylül 2007, Kırım)
Dirk Koedijk (Yazışma)
Doğan Besler (Söyleşi: 10 Ağustos 2006, İstanbul)
Ekrem Şevket Yücesoy (Söyleşi: 31 Ocak 2007, Ankara)
Elmas Akkuş (Söyleşi: 18 Eylül 2007, İstanbul)
Erhan Kurtulmuş (Söyleşi: 8 Şubat 2007, İstanbul)
Erol Erbaş (Söyleşi: 18 Kasım 2006, İstanbul)
Fahri Öksüz (Söyleşi: 12 Ocak 2007, Hatay)
Faik Evirgen (Söyleşi : 18 Eylül 2007, İstanbul)
Faruk Berksan (Söyleşi: 3 Mayıs 2007, İstanbul)
Faruk Dağyar (Söyleşi: 30 Kasım 2007, Antalya)
Fatih Ülker (Söyleşi: 23 Nisan 2013, İstanbul)
Fikret Evyap (Söyleşi: 4 Mayıs 2007, İstanbul)
Firuz Kanatlı (Söyleşi: 1 Şubat 2007, Eskişehir)
Fuat Çanakçı (Söyleşi: 16 Eylül 2006, Samsun)
George Wiederkehr, Dr. (Söyleşi: 10 Kasım 2006, Manisa)
Gülizar Bayraktar (Söyleşi: 2 Nisan 2011, İstanbul)
Hakan Kırımlı, Doç. Dr. (Yazışma: 28 Şubat 2013, 10 Mayıs 2013)
Haluk Mesci (Söyleşi: 7 Şubat 2007, İstanbul)
Haluk Yavuzer, Prof. Dr. (Söyleşi: 30 Aralık 2010, İstanbul)
Hasan Uğur (Söyleşi: 13 Aralık 2006, İstanbul)
Hasan Yozgat Söyleşi: (17 Mayıs 2007, İstanbul)
Hayati Kuru (Söyleşi: 8 Eylül 2006 - 5 Aralık 2006, İstanbul)
Hayri Dinçsoy (Söyleşi: 14 Mart 2007, İstanbul)
Hilmi Durmaz (Söyleşi: 9 Ağustos 2006, Ankara)
Hüseyin Güneş (Söyleşi: 5 Ağustos 2011, İstanbul)
İbrahim Avcu (Yazışma)
İbrahim Bodur (Söyleşi: 16 Haziran 2009, İstanbul)
İdris Erbaş (Söyleşi: 8 Eylül 2006, İstanbul)
İsmail Bacacı (Söyleşi: 4 Mart 2013, İstanbul)
İsmet Eldener (Söyleşi: 6 Aralık 2007, Eskişehir)
İsmet Sezgin (Söyleşi: 27 Mayıs 2013, Ankara 24 Ekim 2013, İstanbul-Yazışma: 30 Ekim 2013, Ankara)
İsmet Yüksel (Söyleşi: 27 Eylül 2007 - 6 Ağustos 2012, Kırım)
İzmir Tolga (Söyleşi: 24 Ocak 2007, İstanbul)
Kadir Çeliktürk (Söyleşi: 30 Kasım 2007, Antalya)
Kadir Güler (Söyleşi: 31 Temmuz 2007, İstanbul)
Kâmil Yazıcı (Söyleşi: 14 Ağustos 2007, İstanbul)
Kemal Şentürk (Söyleşi: 3 Kasım 2006, İzmir)
Kemal Unakıtan (Söyleşi: 9 Şubat 2008, Ankara)
Kerami Mercan (Söyleşi: 2 Temmuz 2007, Edirne / Keşan)
Korhan Tegül (Söyleşi: 3 Mayıs 2007, İstanbul)
Kurt Seyit Çalı (Söyleşi: 2 Ağustos 2011 - 6 Temmuz 2012, İstanbul)
M. Kemal Cabıoğlu (Söyleşi: 6 Aralık 2006, İstanbul)
Macit Akın Özoflu (Söyleşi: 8 Kasım 2013, İstanbul)
Mahir Şenbabaoğlu (Söyleşi: 3 Temmuz 2007, İstanbul)
Mahmut Mahir Kuşçulu (Söyleşi: 24 Ağustos 2006, İstanbul)
Mehmet Ağar (Söyleşi: 22 Ocak 2007, Ankara)
Mehmet Ali Eroğlu (Söyleşi: 25 Aralık 2006, İstanbul)
Mehmet İman (Söyleşi: 12 Aralık 2006, İstanbul)
Mehmet Kösdağ (Söyleşi: 25 Ekim 2007, İstanbul)
Mehmet Kurtuluş (Söyleşi: 1 Mart 2007, İstanbul)
Mesut Erez (Söyleşi: 18 Haziran 2007, Kütahya)
Metin Emiroğlu (Söyleşi: 18 Eylül 2007, İstanbul)
Metin Yurdagül (Söyleşi: 7 Aralık 2006, Ankara)
Mevlüt Onat (Söyleşi: 5 Aralık 2006, İstanbul)
Mike Acemyan (Söyleşi: 23 Ağustos 2006, İstanbul)
Muallâ Öner (Söyleşi: 13 Mart 2011, İstanbul)
Murat Aluç (Söyleşi: 8 Eylül 2006, İstanbul)
Murat Ülker (Söyleşi: 19 Ocak 2008 - 23 Nisan 2013 28 Eylül 2013 - 23 Ekim 2013, İstanbul)
Mustafa Acar (Söyleşi: 19 Ekim 2007, Bolu)
Mustafa Albayrak (Söyleşi: 10 Temmuz 2007, İstanbul)
Mustafa Kalaycıoğlu (Söyleşi: 4 Temmuz 2007, İstanbul)
Mustafa (Cemiloğlu) Kırımoğlu (Söyleşi: 29 Eylül 2007 6 Ağustos 2012, Kırım)
Mustafa Özel, Dr. (Söyleşi: 6 Şubat 2007 - 2 Temmuz 2007, İstanbul)
Mustafa Ülker (Söyleşi: 23 Nisan 2013, İstanbul)
Mustafa Topbaş (Söyleşi: 2 Nisan 2007, İstanbul)
Muzaffer Kösdağ (Söyleşi: 25 Ekim 2007, İstanbul)
Mümin Erkunt (Söyleşi: 16 Temmuz 2007, Ankara)
Nahit Küçük (Söyleşi: 9 Ocak 2007, İstanbul)
Nâzım Düzenli (Söyleşi: 25 Aralık 2006, İstanbul)
Necati Can (Söyleşi: 16 Nisan 2007, İstanbul)
Necati Çelik (Söyleşi: 29 Mart 2007, Ankara)
Necdet Buzbaş (Söyleşi: 20 Şubat 2007, İstanbul)
Nevzat Yalçıntaş, Prof. Dr. (Söyleşi: 25 Ekim 2007, İstanbul)
Nihat Gökyiğit (Söyleşi: 25 Aralık 2006, İstanbul)
Nihat Öner (Söyleşi: 17 Nisan 2007, İstanbul)
Orâl Turanoğlu (Söyleşi: 3 Kasım 2006, İzmir)
Orhan Ateş (Söyleşi: 3 Şubat 2007, İstanbul)
Orhan Çakırlar (Söyleşi: 9 Temmuz 2007, İstanbul)
Orhan Göker (Söyleşi: 14 Mart 2007, İstanbul)
Orhan Kayım (Söyleşi: 25 Nisan 2007, İstanbul)
Orhan Karabulut (Söyleşi: 30 Ocak 2010, İstanbul)
Orhan Özokur (Söyleşi: 23 Ağustos 2006 - 3 Mayıs 2007, İstanbul)
Osman Kartal (Söyleşi: 26 Aralık 2006, İstanbul)
Ömer Çetiner (Söyleşi: 27 - 28 Kasım 2007, Şanlıurfa)
Ömer Özokur (Söyleşi: 2 Nisan 2007, İstanbul)
Patrick Baird (Söyleşi: 14 Kasım 2006, Ankara)
Raşit Köken (Söyleşi: 28 Kasım 2006, Tekirdağ-B.Yoncalı)
Recep Tayyip Erdoğan (Yazışma: Temmuz 2013, Ankara)
Recep Toktemir (Söyleşi: 28 Kasım 2006, Tekirdağ / B.Yoncalı)
Remzi Önal (Söyleşi: 14 Mart 2007, İstanbul)
Reşat Sözen (Söyleşi: 25 Haziran 2013, İstanbul)
Rıfat Hassan (Söyleşi: 26 Aralık 2006, İstanbul)
Rıza Sepet (Söyleşi: 10 Mayıs 2007, İstanbul)
Sabahattin Zaim, Prof. Dr. (Söyleşi: 7 Mart 2007, İstanbul)
Sadettin Korkut (Söyleşi: 4 Mayıs 2007, İstanbul)
Salih Özcan (Söyleşi: 2 Şubat 2007 - 20 Şubat 2007, İstanbul)
Salih Tuğ, Prof. Dr. (Söyleşi: 25 Ocak 2007, İstanbul)
Salim Uslu (Söyleşi: 18 Ağustos 2006, Ankara)
Sami Bakanoğlu (Söyleşi: 24 Nisan 2007, İstanbul)
Sebahattin Kahyaoğlu, Dr. (Söyleşi: 18 Kasım 2006, İstanbul)
Selçuk Berksan (Söyleşi: 27 Kasım 2006 - 15 Mart 2007 19 Mart 2007 - 3 Nisan 2007 - 2 Temmuz 2012, İstanbul)
Sezgin Elmas (Söyleşi: 10 Temmuz 2007, İstanbul)
Silvio Kluzer (Söyleşi: 31 Ağustos 2009, Brüksel)
Süleyman Çelebi (Söyleşi: 17 Mayıs 2013, Ankara)
Süleyman Demirel (Söyleşi: 3 Ağustos 2006 - 23 Ekim 2013 Yazışma: 18 Ocak 2014, Ankara)
Süleyman Yalçın, Prof. Dr. (Söyleşi: 3 Şubat 2007, İstanbul)
Şaban Gülbahar (Söyleşi: 23 Ağustos 2006 25 Nisan 2007, İstanbul)
Şemsi Kopuz (Söyleşi: 25 Ekim 2007, İstanbul)
Ş̧̧ener Astan (Söyleşi: 20 Ağustos 2013, İstanbul)
Talât Özgün (Söyleşi: 1 Mayıs 2008, İzmir)
Tanıl Küçük (Söyleşi: 5 Eylül 2006, İstanbul)
Tekin Kantarcı (Söyleşi: 16 Mayıs 2007, Kayseri)
Tekin Küçükali (Söyleşi: 26 Nisan 2007, Ankara)
Tevfik Arıkan (Söyleşi: 3 Mayıs 2007, İstanbul)
Turgay Demirel (Yazışma)
Tuncay Özilhan (Söyleşi: 19 Şubat 2007, İstanbul)
Turgut Ayla (Söyleşi: 17 Nisan 2007, İstanbul)
Ümit Çelebi (Söyleşi: 11 Temmuz 2007, İstanbul)
Vitali Hakko (Söyleşi: 1 Mart 2007, İstanbul)
Vural Baylan (Söyleşi: 9 Temmuz 2007, Ankara)
Vural Bulut (Söyleşi: 3 Mayıs 2007, İstanbul)
Yahya Ülker (Söyleşi: 23 Nisan 2013, İstanbul)
Yakup Tahincioğlu (Söyleşi: 2 Nisan 2007, İstanbul)
Yılmaz Akar (Söyleşi: 7 Mart 2007, İstanbul)
Yılmaz Karadeniz (Söyleşi: 16 Aralık 2006, İstanbul)
Yurdakul Gözde (Söyleşi: 18 Mayıs 2013, Bodrum)
Yusuf Oda (Söyleşi: 8 Eylül 2006, İstanbul)
Yüksel Ertan (Söyleşi: 21 Haziran 2007, İstanbul)
Yüksel Günay (Söyleşi: 24 Ocak 2007, İstanbul)
Zeki Sözen (Yazışma)
Zeki Yıldız (Söyleşi: 18 Haziran 2007, Kütahya)
Zihni Uğurses (Söyleşi: 7 Ağustos 2006, Adana)
Ziya Yıldız (Söyleşi: 18 Haziran 2007, Kütahya)
Yayınlar
A. M. Şamsutdinov Mondros’tan Lozan’a Türkiye Ulusal Kurtuluş Savaşı Tarihi 1918-1923, Çeviren: Ataol Behramoğlu, Doğan Kitap, İstanbul, 1999
Agâh Oktay Güner, Dr., Türkiye’nin Kalkınması ve İktisadî Devlet Teşekkülleri, Damla Yayınları, İstanbul, 1978
Ahmet Davutoğlu, Prof. Dr., Stratejik Derinlik - Türkiye’nin Uluslararası Konumu, 68. Baskı, Küre Yayınları, İstanbul, 2011
Alan Fisher, Kırım Tatarları, Çeviren: Eşref B. Özbilen, Selenge Yayınları, İstanbul, 2009
Alan Parmer, 1853-1856 Kırım Savaşı ve Modern Avrupa’nın Doğuşu, Türkçesi: Meral Gaspıralı, Sabah Kitapları İstanbul, 1999.
Aleksandr Keresnki, Kerenski ve Rus İhtilâli, Çeviren: Rasih Güran, Ağaoğlu Yayınevi, İstanbul, 1967.
Ali Polat, Üç Bin Yıllık Birikim, Enes Matbaacılık, İstanbul, 2006.
Aram Andonyan, Balkan Savaşı, Çeviren: Zaven Biberyan, Aras Yayıncılık, İstanbul, 1999. Atlas Tarih Dergisi Özel Sayısı, “100. Yılında Balkan Savaşları”, Sayı: 16, 2012.
Aziz Kaylan, “Tarihimizin Unutulan Olayı Kırım Savaşı (1853-1856)”, Milliyet Yayınları, İstanbul, 1975.
Boris Pasternak, Doktor Jivago, Cem Yayınevi, İstanbul, 2011.
Burhan Belge, İkinci Dünya Savaşı - Radyo Konferansları, Başnur Matbaası, Ankara, 1970.
E. H. Carr, Sovyet Rusya Tarihi, Bolşevik Devrimi 1917 - 1923, 3 Cilt, Ceviren: Orhan Suda, Metis Yayınları, İstanbul, 1979.
Emel Akal, Milli Mücadelenin Başlangıcında Mustafa Kemal, İttihat Terakki ve Bolşevizm, İletişim Yayınları, İstanbul, 2012.
Erdal Güven, “Stalin-Troçki Mücadelesi”, Atlas Tarih Dergisi, Sayı: 18, Şubat-Mart 2013.
Ernest Hemingway, İşgal İstanbul’u ve İki Dünya Savaşı’ndan Mektuplar, Türkçesi: M. Ali Kayabal, Milliyet Yayınları, İstanbul, 1970.
Fahir Armaoğlu, Prof. Dr., 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Ankara, 1983.
Ferénc Feher - Helles Ágnes, Doğu Avrupa Devrimleri, Derleyip Çeviren: Tarık Demirkan, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 1995.
Fevzi Çakmak, Batı Rumeli’yi Nasıl Kaybettik?, Yayına Hazırlayan: Ahmet Tetik, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2012.
Hayrettin Bey, Kırım Harbi, Yayına Hazırlayan: Şemsettin Kutlu, Tercüman 1001 Temel Eser, İstanbul.
Henrik Eberle-Matthias Uhl, Hitler Kitabı, Çeviren: Mustafa Tüzel, NTV Yayınları, İstanbul, 2009.
Hulûsi Turgut, Adriyatik’ten Çin Seddi’ne Avrasya ve Demirel, II. Cilt, ABC Yayınları, İstanbul, 2002. Demirel’in Dünyası, ABC Yayınları, İstanbul, 1992.
İlhan Ayverdi, Misalli Büyük Türkçe Sözlük, 3 Cilt, Kubbealtı Yayınları, İstanbul, 2006.
İlhan Bardakçı, Bir İmparatorluk Yağması - Balkan Bozgunu ve I. Dünya Harbi, 3. Baskı, Ajans-Türk Yayınları, Ankara.
İlhan Tekeli-Selim İlkin, 1929 Dünya Buhranında Türkiye’nin İktisadi Politika Arayışları, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Ankara, 1977.
İsmail Soysal, Soğuk Savaş Dönemi ve Türkiye - Olaylar Kronolojisi (1945-1975), İsis Yayımcılık, İstanbul, 1997.
İsmet İnönü, Hatıralar, 2. Kitap, Bilgi Yayınevi, Ankara, 1987.
Jak Deleon, Beyoğlu’nda Beyaz Ruslar, Remzi Kitabevi, İstanbul, 2003.
Kâmuran Gürün, Türk-Sovyet İlişkileri (1920-1953), Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1991.
Kâzım Karabekir, Ankara’da Savaş Rüzgarları, II. Dünya Savaşı - CHP Grup Tartışmaları, Emre Yayınları, İstanbul, 1994.
Kemal Çapraz, Sürgünde Yeşeren Vatan Kırım, Turan Yayıncılık, İstanbul, 1995.
Kerem Çalışkan, 100 Yılın Rövanşı, Caretta Yayınları, İstanbul, 2012. Kütahya Lisesi 100. Yıl Albümü (1890-1990), Ekspres Matbaası, Kütahya, 1990.
Leon Troçki, Balkan Savaşları, Çeviren: Tansel Güney, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2012.
Lev Tolstoy, Sivastopol 1855, Türkçesi: E. Nermi, Gün Yayınları, İstanbul, 1966.
Liddell Hart, II. Dünya Savaşı Tarihi, 1. ve 2. Cilt, Çeviren: Kerim Bağrıaçık, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 1999.
Mehmet Arif Demirer, Demokrat Parti ve Tarım, Demokrat Parti 60.Yıl Kitapları No:5, Ankara, 2006. Demokrat Parti’nin Yatırımları, Demokratlar Kulübü Yayınları, Ankara, 2006. 6 Eylül 1955 Olaylarına 50.Yılda Yeni Bakış, Demokratlar Kulübü Yayınları, Ankara, 2006.
Mehmet Maksudoğlu, Prof. Dr., Kırım Türkleri, Ensar Neşriyat, İstanbul, 2009.
Mert Toker-Ceyhun Arca, Alman’ın Mehmetçikleri, Cinius Yayınları, İstanbul, 2012.
Nadir Devlet, Prof. Dr., İsmail Gaspıralı, Başlık Yayın Grubu, İstanbul, 2011.
Necip Fazıl Kısakürek, Çile, Yapı Kredi Kültür Yayınları, İstanbul, 2005.
Olaf Caroe, Sir, Sovyet İmparatorluğu, 2 Cilt, Tercüme: Zerhan Yüksel, Tercüman 1001 Eser, İstanbul.
Onur Öymen, Silahsız Savaş, Remzi Kitabevi, İstanbul, 2002.
Orlando Figes, Kırım - Son Haçlı Seferi, Çeviren: Nurettin Elhüseyni, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2012.
Ömer Sami Coşar, Troçki İstanbul’da, Kitaş Yayınları, İstanbul, 1969.
Özcan Pehlivanoğlu, Yeniden Merhaba Rumeli, Ufuk Ötesi Yayınları, İstanbul, 2008.
Philip S. Jowett, Balkan Harpleri’nde Ordular 1912-13, Çeviren: Emir Yener, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2012.
Safiye Erol, Ülker Fırtınası, Kubbealtı Neşriyatı, İstanbul, 2010.
Şevket Rado, Hayat Böyledir, Doğan Kardeş Yayınları, İstanbul, 1966.
Sâmiha Ayverdi, Türk-Rus Münasebetleri ve Muharebeleri, Turan Neşriyat Yurdu, İstanbul, 1970.
Serge A. Zenkovsky, Prof. Dr., Rusya’da Pan-Türkizm ve Müslümanlık, Çeviren: Prof. Dr. İzzet Kantemir, Üçdal Neşriyatı, İstanbul, 1983.
Süheyl Gürbaşkan, Bir Reklâmcı Aranıyor, İstanbul Reklâm Yayınları, İstanbul, 1980
Süleyman Demirel, Bir Ömür Suyun Peşinde, 2 Cilt, (2. Baskı) ABC Medya Ajansı Yayınları, İstanbul, 2006.
Stefan Zweig, Yıldızın Parladığı Anlar, Çeviren: Burhan Arpad, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 1997.
Stefanos Yerasimos, Türk-Sovyet İlişkileri, Ekim Devrimi’nden Milli Mücadeleye, Gözlem Yayınları, İstanbul, 1979.
Stephane Lauzanne, Balkan Acıları, Kastaş Yayınları, İstanbul, 1990.
Taha Akyol, Rumeli’ye Elveda, Doğan Kitap, İstanbul, 2013.
Yahya Sezai Tezel, Cumhuriyet Döneminin İktisadi Tarihi 1923-1950, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul, 1994.
Yaşar Kalafat, Dr., Kırım-Kuzey Kafkasya Sosyal Antropoloji Araştırmaları, ASAM Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi Yayınları, Ankara, 1999.
Yılmaz Öztuna, Rumeli Kaybımız - 93 ve Balkan Savaşları, Ötüken Neşriyat, İstanbul, 1990. Osmanlı Devleti Tarihi, Faisal Finans Kurumu Yayını, İstanbul, 1986.
A
Abdurrahman (Sabri Ülker’in ağabeyi) 68, 317
Abdülhamid II., Padişah 51, 56, 58-60, 107, 565, 566
Abdülmecid, Padişah 51
Ablum, Mahir 163, 641, 642
Acar, Mustafa 613, 614, 633, 717
Acıman, Eli 525
Ağca, Mehmet Ali 426
Ahmet Ziya Bey (Sabri Ülker’in dayısı) 59, 102, 125-128, 131
Akbulut, Ziyaeddin 616-617
Akın, Kenan 514, 515
Aksoy, Temel 253
Aktin, Edip 679
Akyol, Taha 683, 691, 693, 722
Akzambak, Mehmet 376
Al-Bunnia, Haj Abdul ahab 480, 715
Aleko Usta 204
Allen, Melvin C. 310, 311
Ali Haydar Efendi 222-223
Altıntak, Hüseyin 204, 595
Arın, Suat 628
Arıkan, Tevfik 633, 634, 719
Arısan, Mehmet 162
Aslan, Yusuf 377
Astan, Şener 585, 628, 629
Ataseven, Asaf 465, 466, 530, 661
Ataseven, Gülsen 465, 466
Ateş, Orhan 559, 560
Atatür, Pervin 172
Atatürk, Mustafa Kemal 107, 108, 113, 114, 123, 146, 147, 154, 158, 168, 172, 267, 314, 365, 378, 554
Avcu, İbrahim 209
Aydemir, Talat 332
Aydıner, Atilla 620
Ayvazovski, İvan 51
B
Bacacı, İsmail 418
Balcı, Şükrü 370, 394, 395, 548
Balzac, Honor± de 55
Bahçeli, Devlet 32
Barnes, Harry 301
Başar, Şükûfe Nihal 154, 223
Başaran, Mustafa 360, 361
Bayar, Celal 167, 211, 268, 332, 347
Baykal, Deniz 30
Bayraktar, Gülizar 249-251
Bayram, Mahmut 667
Benekay, Yahya 226, 228
Berker, Şinasi Nahit 349
Berkman, Münir Müeyyed 154, 158
Berksan, Betül (Asım Ülker’in kızı) 240, 290, 465-467, 669
Berksan, Faruk 116, 240, 259, 349, 351, 352, 354, 355, 357- 360, 362, 368, 369, 371, 387, 400, 405, 415, 460, 486, 487, 533, 534, 592, 602, 636, 707
Berksan, Selçuk 58, 79-81, 91, 101, 109, 116, 118, 119, 127, 139, 142, 173, 181, 200, 201, 203, 205, 240, 257-260, 262, 263, 285, 311, 314, 315, 336, 337, 350-352, 354, 359, 369, 370, 373, 376, 382, 383, 385, 387, 399, 401, 405, 415, 434, 448, 449, 484, 494, 702
Besler, Doğan 143
Besler, Fehmi 143
Besler, Sami 141, 170
Beyatlı, Yahya Kemal 122, 172, 555
Beykont, Zeki 159, 160, 162
Biliközen, tıf 362
Bodur, İbrahim 321, 323, 325
Bolak, Aydın 325
Bonaparte, Napolyon 156, 213, 301
Boran, Behice 426
Bölükbaşı, Rıza Tevfik 157
Budak, Rıdvan 418, 419, 424
Buzbaş, Necdet 403, 404, 430, 536, 538, 539
Büyük, Gürol 445
Büyükanıt, Yaşar 550
C
Cansen, Ege 463
Cengiz Han 40, 41
Ceyhun, Ekrem 689
Churchill, Winston 43, 44, 193, 301
Cibran, Halil 89, 137, 701
Cilasun, Zafer 346
Clay, Muhammed Ali 646
Commer, Robert 346
Coşkun, Ali 564
Ç
Çağlayangil, İhsan Sabri 519
Çalı, Kurt Seyit 84-86, 90, 91, 94, 110, 114, 119, 120, 185, 226-228, 231, 232
Çalı, Nuriye 231
Çakır, Erden 636
Çamlıbel, Faruk Nafiz 153
Çanakçı, Fuat 340, 341, 585, 592, 594, 679
Çanakçı, Suat 594
Çar Nikolay 107, 120
Çehov, Anton 51
Çelebi, Bünyamin 531
Çelebi, Süleyman 418-421
Çelebi, Ümit 513, 514, 521, 522, 530, 542
Çeliktürk, Kadir 601
Çetiner, Ömer 614, 615, 617
Çiçek, Cemil 19
Çiller, Tansu 554
Çizmecioğlu, Abdullah 172
Çizmecioğlu, Mustafa 172
Çorapçı, Bülent 320-322, 325, 548
D
Dağcı, Cengiz 51
Dağyar, Faruk 590, 591, 634
Damat Ferit Paşa 108
Davis, William Hersey 319
Davutoğlu, Ahmet 104, 105, 350, 412, 413, 443, 451, 661
Davutoğlu, Sare 104
Demirel, Süleyman 24, 45, 46, 175, 304, 333-335, 345, 364, 378, 417, 424-426, 428, 519, 520, 548, 554, 580, 626
Demirel, Turgay 580, 581
Denizci, Süheyl 265, 695, 697
Denktaş, Rauf 425
Devletof Süleymanoğlu, Dilaver 116, 117
Dinçsoy, Ahmet 207, 208
Dinçsoy, Hamdi 141, 353
Dinçsoy, Hayri 208
Dinçsoy, İsmet 207
Dinçerler, Vehbi 165
Doğan, Ali 571, 572, 576
Durmaz, Hilmi 539, 585, 596, 597
Duruel, Hasan 617
Düzenli, Samime 179
E
Ecevit, Bülent 346, 376-378, 384, 392, 425, 428, 519, 520, 551
Ecevit, Rahşan 520
Eczacıbaşı, Nejat 609
Ecirzade, Mustafa Avni 171
Edison, Thomas 301
Eflatun (Platon) 146, 151
El Mutavva, Abdullah 305
Elrom, Efraim 365
Emiroğlu, Metin 409, 410
Engin, Kemal 153
Erbakan, Necmettin 175, 347, 364, 365, 376, 378, 424, 519, 549, 551, 554, 618
Erbuğ, Orhan 384, 385
Erdem, Ercan 384, 385
Erdoğan, Recep Tayyip 22, 618, 619, 622, 623, 690
Erez, Mesut 163, 641
Erkunt, Mümin 338, 339
Eroğlu, Mehmet Ali 609, 611
Erim, Nihat 364, 365, 377, 519
Erol, Safiye 199, 200
Erozan, Celal Sahir 154
Ersoy, Mehmet Akif 66
Ertan, Yüksel 521-524
Esen, Fikret 214, 215
Esener, Ali Fethi 520
Eşref Sabit 154
Evren, Kenan 425, 426, 519, 520
Eyüboğlu, Bedri Rahmi 122
F
Fahreddin (Türkkan) Paşa 106
Fatih Sultan Mehmed, Padişah 41, 197
Feyzioğlu, Turhan 424, 426
G
Gamsız, Nuri 265, 695, 697
Gaspıralı, İsmail Bey 42, 43, 45
Gates, Bill 691
Gazioğlu, Şaban 321
General Wrangel 120, 124
Genç, Faruk 265
Gezmiş, Deniz 377
Goethe, Johann Wolfgang von 71, 169
Goldenberg, Emil 679
Gomez, Heinz 264
Gök, Adem 178
Gök, Süleyman 178
Gökçen, Sabiha 114
Gökbörü Kançal, Fikri 110
Gökyiğit, Nihat 313, 567
Gövsa, İbrahim Alâaddin 154, 158
Gözde, Yurdakul 422
Gül, Abdullah 15
Gülen, Fethullah 550
Gümüşpala, Ragıp 332
Günay, Yüksel 583, 584
Güneş, Hüseyin 566, 600
Güney, Eflatun Cem 151
Gürbaşkan, Süheyl 521
Gürcan, Tarık 265
Gürel, Halit 139, 144, 450
Gürsel, Cemal 332, 345
Güzelses, Celal 217
H
Hacı Bekirzade Ali Muhiddin 171
Hacı Geray Han 41
Hacı İslam Efendi (Sabri Ülker’in babası) 17, 39, 52, 53, 57-62, 64-69, 71, 73, 76, 79-81, 83, 86, 87, 89, 91-94, 96, 97, 106, 110, 113, 114- 116, 118, 119, 122, 125- 128, 131, 134, 135, 138-140, 141, 171, 185, 207, 208, 223, 230, 235-237, 239-241, 248, 255, 316, 317, 681, 711, 712
Hacı Sayid 171
Hafız Numan Efendi (Sabri Ülker’in dedesi) 61, 64, 67, 68
Hafız Rıza Bey (Sabri Ülker’in dayısı) 102
Hanife Hanım 223
Hasan Efendi (Sabri Ülker’in dedesi) 52, 55, 58, 59, 62, 681
Hassan, Rıfat 308, 309
Hatemi, Nadir 273
Hatice Gülsüm Hanım (Sabri Ülker’in babaannesi) 52, 55, 62
Haşim, Ahmet 153, 156
Hitler, Adolf 159, 184, 185, 189, 210, 214, 225, 229
Hugo, Victor 555
Humeyni, Ayetullah 426
Hz. Ali 393, 394
Hz. Muhammed 106, 137
I
Ilıcak, Kemal 514
Işık, Murat 110
İ
İbrahim, Veli 90, 91
İman, Ahmet 417
İman, Avni 220, 277, 401, 402
İman, Mehmet 238
İman, Muharrem 222, 275, 639
İman, Sabiha 116, 190, 236, 273, 275
İnam, Orhan 359
İnan, Hüseyin 377
İnönü, Erdal 554
İnönü, İsmet 114, 167, 168, 193, 194, 211, 332, 333, 347, 364, 377, 378
İnönü, Mevhibe 114
İpekçi, Abdi 426
İsmail Hakkı (Sabri Ülker’in ağabeyi) 68, 91, 317, 557
İzzet Melih 159
J
Jankoviç, Jean Paul 679
Jobs, Steve 691
Johnson, Lyndon B. 310, 345
K
Kâmil Paşa 565
Kamu, Kemalettin 154
Kanatlı, Firuz 349, 350, 683, 685, 688
Kantarcı, Hayrullah 630
Kantarcı, Tekin 630, 631
Kantarcızade Hacı Ömer 172
Karaağaçlı, Hacı Mustafaoğlu Süleyman 172
Karabulut, Orhan 179, 180, 181
Karaca, Kadri 263
Karaca, Yunis 568
Karadayı, İsmail Hakkı 557
Karadeniz, Yılmaz 224
Karataş, Ayfer 299
Karpat, Kemal 692
Kasım, Ahmet 167
Katerina (Çariçe) 45
Kaufman, Aleander 302
Keçeci, Karpiç (Juri Georges Karpovitch) 172
Kent, Muhtar 697
Kerenski, Aleksandr 107
Kırımlı, Ahmet İhsan 324
Kırımoğlu (CemiloğluԜ) Mustafa 46-48
Kısakürek, Necip Fazıl 154, 155, 677
Kibritçioğlu, Ahmet 597
Kocabıyık, Asım 533
Koç, Vehbi 172, 254, 305, 321, 603, 605, 687
Koçu, Reşat Ekrem 179
Kohen, Hayim 219, 220, 222, 224, 225, 255
Konfüçyüs 169
Koraltan, Refik 211
Koru, Naci 566
Korutürk, Fahri 376, 378, 425, 426, 519
Koryürek, Enis Behiç 154
Köprülü, Fuat 211
Kösdağ, Mehmet 130, 319
Kubayev, Memet 86, 91
Kumak, Mehmet Gafur 172
Kurt Mehmet (Sabri Ülker’in amcası) 55
Kuşçulu, Mahmut Mahir 330, 476, 477
Kuşçulu, Nuh 320, 321, 324, 327, 330, 331, 475, 476, 478
Küçükali, Tekin 406, 407, 569
L
La Bruy°re, Jean de 555
Lamartine, Alphonse de 109
Le Bon, Gustave 109
Lenin (Ulyanov), Vladimir İlyiç 79, 90, 96, 107, 122
M
Mahire (Sabri Ülker’in ablası) 61, 139, 317
Mardin, Yusuf 154
Mareşal Fevzi Çakmak 210
Marko Usta 170
Mar, Karl 90, 123
Mavituna, Abdurrahman 151, 167
Mehmet Turhan Bey 171
Melen, Ferit 378
Menderes, Adnan 211, 257, 265-268, 296, 332, 377, 522, 554
Menderes, Yüksel 377
Mercan, Kerami 607, 608
Mercan, Nedim 607
Mercan, Sami 607
Meriç, Cemil 240
Mesci, Haluk 521, 522, 525, 526
Morçay, Şükrü 496
N
Nahum, Hayim 203, 303
Nebioğlu, Kemal 380-382, 396, 417, 424
Neriman Teyze (apartman komşuları) 244
Nurettin Hoca 667
O
Oluç, Mehmet 585, 596, 598
Onnik Usta 208, 258
Orhon, Orhan Seyfi 154, 158
Ortaylı, İlber 45, 213
Osman Nuri Bey 171
Osmanoğlu, Abid 565
Ö
Öksüz, Fahri 588, 589, 679
Öner, Mualla 59, 72, 131, 199
Öner, Nihat 82, 102, 130, 132, 207
Ömer, Öner 679
Önsel, Vedat 425
Öz, Sebahattin 153
Özal, Turgut 165, 175, 327, 343, 346, 409-411, 520, 554, 689, 692
Özbek, Necip 615
Özcan, Gazanfer 447, 448
Özcan, Gönül Ülkü 447, 448
Özcan, Salih 304-307, 565, 566
Özdemir, Sadi 516, 517, 692
Özdemir, Nâzım 363
Özden, Yekta Güngör 561
Özdil, Yılmaz 683, 695, 697
Özdöner, Fazıl 615
Özel, Mustafa 144, 145, 176, 475, 522, 535
Özgü, Cemal 181
Özgü, Cemile 181
Özgün, Talât 215, 216, 218
Özhun, Kayhan 475
Özilhan, Tuncay 471-473, 475, 477, 577
Özokur, Ahmet 104, 617, 643, 660, 661, 669
Özokur (Ülker) Ahsen 36, 38, 76, 95, 97, 100-104, 118, 133, 145, 162, 166, 200, 222, 235, 237, 240-243, 246, 249- 251, 270, 275, 280, 281, 283- 285-292, 316, 354, 372, 387, 388, 462, 468, 484, 542, 645, 649, 678, 679, 681, 712
Özokur, Alanur 660
Özokur, Ayşe Senem 660
Özokur, Beyhan 660
Özokur, Kerem 660
Özokur, Nur Vera 669
Özokur, Orhan 104, 354-356, 363, 380, 381, 441, 475, 489, 491, 492, 536, 540, 575, 578, 661
Özokur, Ömer 643, 652, 653, 660
Özokur, (Davutoğlu) Sefure 104, 661, 669
Özokur, Yusuf İhsan 669
P
Page, Larry 691
Pandeli Usta 201
Pasternak, Boris 52, 77
Peker, Alptekin 680
Polatkan, Hasan 332, 554
Puşkin, Aleksandr Sergeyeviç 51
R
Rado, Şevket 269, 270, 281, 555
Rakiros, Parasko 183, 203, 205
Rasputin, Grigori 107
Recaizâde Ekrem 153
Richepin, Jean 154
Roosevelt, Franklin 43, 44
S
Sabancı, Hacı Ömer 685, 688
Sabancı, Sakıp 562, 685, 688
Sadık Rifat Paşa 692
Saharov, Andrey 47
Said Şamil 565
Sancar, Semih 426
Saracoğlu, Şükrü 177, 193, 194, 205
Sazak, Gün 519
Selışık, Selahattin 214, 215
Sepet, Rıza 594, 625, 626, 679
Seyit Ömer, (Sabri Ülker’in amcası) 55, 101
Sezer, Adem 167, 504
Sezgin, İsmet 26, 557, 558
Sıdıka Hanım (Sabri Ülker’in ablası)
Simavi, Sedat 233
Socrates 69, 316
Songar, Ayhan 564
Sökmen, Tayfur 519
Sözen, Reşat 618, 619
Sözer, Vural 521
Sultan Aziz, Padişah 692
Sultan Reşad, Padişah 87
Sunay, Cevdet 345, 364, 365, 377
Sükan, Faruk 426
Stalin, Jozef 43-45, 47, 50-52, 80, 90, 114, 122, 123, 185, 240, 288
Ş
Şahabettin, Cenap 156
Şakire Hanım, (Sabri Ülker’in annesi) 55, 61, 65, 67, 68, 76, 78, 81, 82, 91, 93, 102, 114, 125, 126, 136, 138, 171, 205, 237, 239, 240, 241, 291, 316, 317, 711, 713
Şapolyo, Enver Behnan 172
Şendal, Yusuf 172
Şentürk, Aziz 167
Şentürk, Kemal 585, 603, 605, 628
Şentürk, Namık Kemal 376
Şerif Hüseyin Paşa 106
Şeyh Şamil 565
Şişmanoğlu, Abdullah 278
T
Tağmaç, Memduh 346, 364
Tamer, Zekirriya 162
Taviloğlu, Mustafa 244
Tecer, Ahmet Kutsi 154
Tolga, İzmir 521, 522, 526-528
Topbaş, Mustafa 120
Topbaş, Sabahattin 321, 327, 328
Tosunzade, Abdurrahman 172
Troçki, Leon 66, 122-124
Tunagür, Yaşar 304
Tuncer, Kenan 170, 178
Turanoğlu, M. Uluğ 154
Turhan, Mediha 172
Tuğ, Salih 533, 534, 568
Tural, Cemal 346
Türkeş, Alparslan 210, 406, 407, 424, 519, 520, 551, 554, 592, 594
Türel, Yusuf 321
U
Uğur, Hasan 327, 328
Uğurses, Zihni 594, 596, 636, 637, 679
Ulaş, Fahrettin 321
Unakıtan, Kemal 110
Uras, Güngör 683, 689, 690, 692
Uşaklı, Ömer Bedrettin 154
Ü
Ülken, Aydın 526
Ülker, Ahmet Asım 58, 64, 68, 76, 79-82, 85, 91, 92, 99, 101, 115, 116, 118, 126-128, 131- 133, 135, 139, 141-143, 169- 179, 181-185, 197-199, 201- 205, 207, 208, 214, 221, 230, 231, 239-241, 247-249, 252- 255, 256, 258, 259, 261, 272, 303, 307, 316, 319, 320, 326, 335, 351, 352, 354, 357, 387, 397, 405, 414, 415, 417, 437, 444, 483-485, 487-489, 491, 500, 505, 522, 587, 590, 591, 593, 594, 601, 607-609, 631, 640, 662, 681, 685, 686, 699, 701, 710-713
Ülker, Ali (Ahsen Özokur’un oğlu) 83, 103, 274, 277, 293, 396, 397, 484, 533, 534, 536, 538, 539, 568, 576, 643, 646, 647, 652
Ülker, Ali (Sabri Ülker’in oğlu) 35, 36, 235, 237-239, 241, 242, 246, 269, 270-279, 292
Ülker (Ataseven), Betül 240, 290, 465-467, 669
Ülker, Fatih 643, 669, 674
Ülker, Fatma 117, 190, 652
Ülker, Güzide (İman) 76, 130, 220, 222, 235-237, 248-251, 258, 259, 269, 270, 280, 292, 316, 319, 387, 388, 401, 465- 467, 469, 551, 591, 617, 645, 670, 675, 677, 678, 682, 712, 713
Ülker, İbrahim 652
Ülker, Meryem 652
Ülker, Murat 36, 38, 59, 60, 62, 69, 109, 111, 113, 115, 118, 165, 213, 219, 240, 245-248, 253, 255, 271, 276, 280, 292, 300, 344, 373, 375, 387, 395, 398, 418-420, 424, 437, 440, 442-444, 456, 462, 466, 469, 489, 491, 492, 503, 532, 535, 536, 539-544, 547, 556, 557, 559, 570, 575, 605, 645, 669, 673, 692, 699, 701, 704, 707, 710, 713
Ülker, Mustafa 643, 669, 670, 673
Ülker, Rahmi 217
Ülker, Yahya 618, 643, 669, 670, 677
Ülker, Zehra 174, 230
Ülker, Zeynep 652
Ülkücü, Aydın 437
Ürgüplü, Suat Hayri 333, 377
V
Vahideddin, Padişah 107
W
Wiederkehr, George 475, 479
Y
Yalçın, Süleyman 564
Yalçıntaş, Nevzat 120, 129, 130, 142, 555, 562, 563
Yaramanoğlu, Hüdai 447, 661
Yavuzer, Haluk 270, 433-435, 441, 443
Yazıcı, Kâmil 327-329, 472
Yazıcı, Osman 475
Yelmen, Hasan 326
Yener, Faruk 265
Yıldız, Ziya 164, 166, 341, 342, 639
Yılmaz, Mesut 554
Yozgat, Hasan 343, 595, 679
Yöntem, Ali Canip 154
Yusuf Ziya 153, 171
Yusuf Ziya Bey (şekerci) 171
Yurdagül, Metin 38, 499, 500, 501, 509, 510, 512, 514, 567
Yurdakul, Mehmet Emin 210
Yurdoğlu, Lebit Fehmi 154
Yüceses, Fethi 192
Yüceses, Hamiyet 178, 192
Yücesoy, Ekrem Şevket 560, 561
Yüksel, İsmet 51
Z
Zaim, Sabahattin 321
Zorlu, Fatin Rüştü 332, 554
Zweig, Stefan 197