Ülker, özellikle bayan işçiler için çok güvenli bir işyeriydi. Fabrikanın çevresindeki aileler, henüz 16-17 yaşlarındaki kız çocuklarını getiriyor, ‘Kızlarımız burada çalışırsa, kafamız rahat eder’ diyorlardı. Ancak, bir süre sonra bu kız işçiler, sendikacıların güdümüne girecekti.
Hak aramanın, insanlık tarihiyle başladığı bir gerçektir. Ancak, bizler, insanlık tarihinin başlangıcında yaşananları bilmiyor, onu, arkeolojik kazılarla çözmeye çalışıyoruz.
Tarih kitapları, yazılı tarihin, MÖ 4000 ile 2000 yılları arasında Mezopotamya’da yaşayan Sümerlerin taş tablet üzerine kazıdıkları çivi yazılarıyla başladığını belirtiyor. Demek ki, o Ortadoğu devletinde kullanılan taş yazı öncesini, ancak karine yoluyla çıkarabiliyoruz.
Günümüzden yaklaşık 3500 yıl önce Anadolu topraklarında yaşamış Hititlerin tarihini de incelediğimizde, onların hukuk alanında devrim yaptıklarını görüyoruz.
Bilindiği gibi hukuk, “hak arama” ve “hakları koruma” temeli üzerine oturur. O temel, sarsılır veya yok olursa, kargaşa başlar. Şüphesiz, “Hak” denildiği zaman, insanlarımız, öncelikle “Cenab-ı Hakk”ı algılar. İnancımıza göre İslâm dini de “Hakk din”dir.
“Hak”, doğru ve gerçek anlamında da kullanılır. Bunun karşıtı ise, “bâtıl”dır.
Türk dilinde “Hak”kın açılımı o kadar geniştir ki, günlük hayatımızda onun telaffuzuyla sık sık karşılaşırız. İşte örnekler:
Hak etmek: Layık olacak şekilde davranmak.
Hak gözetmek: Doğruya göre hareket etmek.
Hak yemek: Harama el uzatmak.
Hakkını vermek: Çalışmanın karşılığını vermek.52
Hak aramanın günümüze yansıyan en önemli belgesi ise, Magna Carta’dır. Bu Latince kelime “Büyük Ferman” anlamına gelir. Söz konusu belge, 1215 yılında, İngilizlerin Fransızlarla giriştiği bir savaşta yenilmesinden sonra ağır vergiler gelmesi üzerine, baronların ve diğer soyluların başkaldırmasıyla düzenlenip imzalanmış.
Magna Carta ile İngiltere Kralı John’ın sonsuz yetkileri sınırlanmış ve monarşiden yani miras yoluyla gelen egemenlikten, meşruti monarşiye yani iktidarın, yasama meclisi ile paylaşılmasına geçilmiş.
İngiliz soylularının bundan sekiz asır önce imzaladığı bu büyük özgürlük belgesi, insanların hak ve özgürlüklerini de tarif ediyor. İngiltere kralının bazı yetkilerinden feragat edip, kanunlara uygun davranmasını isteyen Magna Carta, hukukun, kralın isteklerinden daha üstün olduğunu belirtiyor.
Ülkemizde, 20. yüzyılın ikinci yarısında, çok yoğun ve sert hak arama mücadelesi yaşandı. Bu mücadele sırasında, çoğu zaman hukukun temel ilkeleri rafa kalktı, dolayısıyla otorite boşluğu yaratılmak istendi.
Aslında, hak aranırken başkalarının haklarına da saygılı olmak gerekiyordu. Ancak, zorbalık bu gerçeği yok etti.
Takvim yaprakları, 20 Eylül 1974 Cuma gününü gösteriyordu. Sabri Ülker, Topkapı’nın Davutpaşa Caddesi’ndeki Ülker Fabrikası’nın camekânlı odasında olağan çalışmalarına başlamak üzereydi. Hemen yanı başındaki bir küçücük odada da yeğeni Faruk Ülker (Berksan) görev yapıyordu. Sabri Ülker, henüz kâğıdını ve kalemini de önüne almamıştı. Gergindi. Sürekli etrafı gözetliyordu. Bir anda, yeğenini yanına çağırdı ve şu kısa mesajı verdi:
“Faruk, bugün cumaya gitmiyoruz!..”
Faruk Ülker, amcasının bu beklenmedik talimatı karşısında çok şaşırmıştı. Çünkü o güne kadar Sabri Ülker’in cuma namazlarını hiç ihmal etmediğini biliyordu. Amcadan yeğene talimatın gerekçesi de geldi:
“Gitmeyeceğiz, bak, neler olacak...”
Acaba bu mesaj, neyin habercisiydi?..
Konu, bir süre sonra aydınlanacak; sendikacıların, cuma namazı sırasında Sabri Ülker’e karşı bir eylem planı hazırladıkları ortaya çıkacaktı.
Sabri Ülker, söz konusu plandan haberdar olmuş ve gerekli önlemleri almıştı.
Olayın tanığı Faruk Berksan, bir cuma namazı öncesinde yaşadıklarını, aradan yıllar geçtikten sonra şöyle anlatıyordu:
Sabri Bey’in özellikleri anlatmakla bitmez. Öngörüsü kuvvetlidir. Sebep-sonuç ilişkilerini hemen her meselede uygular. Dindar bir insandır. Dolayısıyla, cuma namazlarını hiç aksatmaz. Ama 20 Eylül günü, çok önemli bir ihbar aldığı için eyleme hazırlanan sendikacıların oyununu bozmak uğruna, hiç düşünülmeyecek bir tavır sergilemek mecburiyetinde kaldı ve çok önem verdiği cuma namazına gidemedi.
Ülker’deki 1974 Olayları’nın bir başka tanığı ise, Faruk Ülker’in ağabeyi Selçuk Ülker’di (Berksan). O da, kardeşi gibi, sabah erkenden işine gelmiş; fabrikanın bahçe kapısından adımını atarken, amcası Sabri Ülker’i karşısında bulmuştu.
Amca, yeğene sert bir ifadeyle, “Selçuk, bu tarafa geç!..” diyordu. Amcada, olağanüstü bir ciddiyet vardı. Selçuk Ülker, amcasının yönlendirdiği tarafa geçti, biraz ilerledi, bir de ne görsün DİSK’e bağlı işçiler, fabrikayı işgal etmiş...
Selçuk Ülker, karşılaştığı olağanüstü manzaraya rağmen ilerledi, zorlukla fabrikadan içeri girdi. Kapılardan çoğuna işçiler tarafından kaynak yapıldığını gördü. Direnişçi işçiler, eylemlerine müdahale etmek için her an gelmesi mümkün olan polisin önünü kesmek amacıyla bu yola başvurmuşlardı.
Selçuk Ülker, işçiler arasında dolaşmaya başladı. Aslında, onlarla arası çok iyiydi. İşçilerden bazıları kendisine “ağabey”, bazıları da “kardeşim” diye hitap ederdi. Ama bu defa hepsi, ciddi bir tavır takınmıştı.
Selçuk Ülker, işçilere nasihat etmeye kalkıştı, ama onlar 1961 Anayasası’nın sayfalarında geziniyorlardı:
“Selçuk Ağabey, siz, bu işe karışmayın. Biz, anayasal hakkımızı alacağız!..”
İstanbul Polisi, gelişmelerden haberdardı. Devreye, Siyasi Şube Müdürü Şükrü Balcı girdi. Aslında Sabri Ülker, olayın büyümesini istemiyor, meseleye soğukkanlı yaklaşıyordu. Ama gerekirse kavgaya da hazırdı.
Daha düne kadar işçilerle ağabey-kardeş ilişkisi içinde olan, ancak bir anda onları karşısında bulan Selçuk Berksan, 1974 yılında yaşananları şöyle anlatıyor:
20 Eylül günü, çok kritik ve gergin bir on iki saat yaşadık. Amcam, sendikacılara hiç taviz vermedi. Pazarlık da yapmadı. Oturduk. Gördüler ki, bu işgal, bu tehdit, işe yaramayacak.
Bir gün boyunca, gece yarısına kadar fabrikadan dışarı çıkamadık. Tabii bunlar, bir günde olmadı. Aylarca süren gerginlikler sonunda bugüne gelindi. Sendikanın talepleri, karşılanabilecek gibi değildi. Zaten o talepleri karşılasanız, bir süre sonra devreye başka bir sendika giriyordu.
Bir gün boyunca, gece yarısına kadar fabrikadan dışarı çıkamadık. Tabii bunlar, bir günde olmadı. Aylarca süren gerginlikler sonunda bugüne gelindi. Sendikanın talepleri, karşılanabilecek gibi değildi. Zaten o talepleri karşılasanız, bir süre sonra devreye başka bir sendika giriyordu.
O süreç, çok kritikti. Her gün tehditle yaşıyordunuz. Bu anlattığım işgal olayı, bardağın taşmasıydı, ama son damla değildi. Olaylar, birkaç sene sürecekti. O dönem, Türkiye’nin karanlık bir dönemiydi. Ülke, çok geri kalmıştı.
Aslında, 1974’te yaşadığımız bu olayda bir art niyet vardı. Mesele, işçinin sorununu halletmek değildi. “Sendika ağalığı”
hüküm sürüyordu. Tabii bunun, siyasi tarafı da vardı. Sendikalar arası rekabet de gündemdeydi. Sendikalar, “sağ” ve “sol” diye kutuplara ayrılmıştı.
Sabri Bey, sendikalarla münasebeti, fevkalade ılımlı bir şekilde bizzat kendisi yürütürdü. Ülker’de sağ sendikalar da vardı, sol sendikalar da... Türk-İş de vardı, en soldaki DİSK de...
Aslında Sabri Amcam, tüm sendikalarla uyumlu çalışırdı. Fakat o dönemin sendikal olayları hiç bitmedi. Toplu sözleşme yapıp yolumuza devam ederken, bir başka sendika gelir, işçileri kendi tarafına çeker, dolayısıyla yürürlükteki sözleşme boşa giderdi. Bu defa, yeni bir toplusözleşme görüşmesi başlar, Sabri Bey tüm ağırlığını bu konuya verirdi.
Faruk Berksan da, 1974 işçi olaylarını anlatırken, fabrikada çalışan bayan işçilerin hem çalışkanlıklarına, hem de sendika yöneticileri tarafından nasıl istismar edildiklerine değiniyor:
1970’li yıllarda biz de fabrika olarak, işçi olaylarından fazlasıyla etkilenmeye başladık. İşçiler, zaman zaman iş bırakma eylemi yapıyordu. Benim ağzımdan, işçilere yönelik eleştirel bir söz çıksa, hemen “İşi bırakıyoruz” diye tavır alıyorlardı. İşçi liderleri, bu tehditlerini yaparken, genellikle kız işçileri kullanıyorlardı.
Düşünebiliyor musunuz, daha önceden “kurulmuş” olan kız işçiler, bir anda sahaya çıkıp, “Ne çalışıyorsunuz, siz erkek değil misiniz!” diye bağırıyorlardı. Kız işçilerin bu sözleri, erkek işçiler üzerinde büyük baskı oluşturuyor, herkes bir anda işi bırakıyordu.
1974’te yaşanan bu olaydan sonra, Sabri Bey bir daha bayan işçi almadı. Ama mevcut bayan işçileri de işten çıkarmadı. Bu bayan işçi meselesini Sabri Bey’in dindarlığına ve kadın-erkek ayrımına bağlamaya çalıştılar. Olayların içinde yaşadığım için biliyorum, Ülker’e bayan işçi alınmamasının cinsiyet ayrımıyla hiç alakası yok.
Daha önce yaşadığımız olaylar sırasında, bayan işçiler, erkekler üzerinde büyük baskı kurdu. DİSK de bunu bildiği için hep onları istismar etti.
Aslında, bayan işçiler, henüz 16-17 yaşındayken fabrikada çalışmaya başlarlardı. Ülker, herkesin itimat ettiği bir müessese olduğu için, anneler ve babalar, evlatlarını, “Benim kızım, sizin müessesenizde çalışırsa, kafamız rahat eder” diye getirirlerdi. Anne ve babalar da, çocuklar da, saf ve tertemiz insanlardı. Ama maalesef, sendika yöneticileri bu çocukları, kanunsuz eylemlerinde kullanma yolunu seçtiler.
Bayan işçilerin çalıştığı bölümün adı “asorti” idi. Bu işçiler, genellikle bisküvileri kutulara yerleştirir ve paketleme yaparlardı. Hepsi çok hareketliydi. Yerlerinde duramaz, zıplayarak çalışır, aynı zamanda müthiş bir rekabet içinde olurlardı.
Bugünkü gibi otomasyon sistemi olmadığı için, bisküvilerin kutulara yerleştirilmesi sırasında el işçiliği kullanılırdı. Bir bayan işçi, günde 20 kutu ile 80 kutu arasında iş yapardı. Zaten, 20 kutu yapan işçinin performansının çok düşük olduğuna hükmedilirdi.
Kutu sayısı arttıkça, işçilere verilen prim de artardı. Kızlar, etki altında kalmadıkları zaman, çok verimli olurlardı. Bizler, onların performansından, fazlasıyla memnunduk. Çoğu, evleninceye kadar fabrikada çalışırdı.
21 Eylül 1974 tarihli bir İstanbul gazetesinin manşetinde, şu haber yer alıyordu: “İlk panzer Ülker’de”
Ahsen Özokur, cumartesi sabahı Vaniköy’deki evlerinden çıktı. Otomobille giderken, mahalle bakkalının camekânına asılmış gazeteler arasından bu başlığı okudu. Sonra heyecanla otomobili durdurdu. Bakkaldan gazeteyi aldı ve okumaya başladı. Dehşete kapılmıştı. Çünkü bir gün önce, babası, kardeşi ve kuzenlerinin yaşadığı bu olaydan haberi yoktu. Fabrikada yaşanan olaylar annesinden ve kendisinden gizlenmişti.
Ülker Fabrikası’nda 39 yıl önce meydana gelen olayların, aileye yansımasını şimdi Ahsen Özokur’dan dinleyelim:
Fabrikada birtakım olaylar cereyan etmiş, ama bizim haberimiz yok. Babam da, eşim Orhan da işyerinde yaşanan olayları pek eve taşımazlardı.
Vaniköy’de oturuyorduk. Ömer, henüz dünyaya gelmemişti. Yeni evliydik. Sabah evden çıktık, otomobille bir bakkalın önünden geçerken, sergilenen gazetelerde şöyle bir başlık gördüm:
“İlk Panzer Ülker’de”
Arabayı kullanan şoföre, “Dur bakalım, şuradan bir gazete alalım” dedim. Gazeteyi aldım, hayretle ve dehşetle okudum. Bir gün önce, fabrikada olaylar meydana gelmiş, annemin ve benim haberimiz yok. O gün akşam, olayların hikâyesini hem babamdan hem de Orhan’dan dinledik.
Olaylar şu şekilde cereyan etmiş: İşçiler, işi durdurma kararı almışlar. Fabrikanın telefon tellerini kesip, dışarıyla haberleşmeyi engellemişler. Fabrikanın, demirden imal edilmiş dış kapısını kaynak yaparak sabitlemişler. İşçiler içeride eylem yapıyor, dışarıdan müdahale etmek isteyenler ise kaynaklı kapıdan içeri giremiyormuş.
Murat, o gün okula gitmemiş. Eşim Orhan, Selçuk Ağabeyim, kardeşim Murat ve kuzenim Faruk fabrikadalarmış. Babam, yaşanan gerginliği görünce, onları fabrikanın yazıhane kısmına kilitleyip, “Siz burada durun” demiş. Babam, tek başı- na idare binasından çıkmış, sokağa doğru yönelmiş, dış kapıya gelince kapıdaki direnişçi işçilere, “Açın!” demiş. Kapıdaki işçiler, toparlanmış ve babama “Efendim, eylemimiz size karşı değil” demiş.
Düşünebiliyor musunuz, fabrikada eylem yapıyorlar, sahibine “Size karşı değil” diyorlar. Peki, kime karşı?
Babam, kapıdan dışarı çıkmış, doğruca Zeytinburnu’ndaki polis karakoluna gidip, Emniyet birimlerini durumdan haberdar etmiş. Polis de hemen panzerle gelip kapıyı açmış ve içeridekileri kurtarmış.
O yıllarda, toplumsal olayların tırmanışa geçmesi üzerine, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne panzerler gelmiş ve ilk defa bizim fabrikadaki işçi direnişi sırasında kullanılmış.
Sabri Ülker, olayların büyümesinden çok rahatsızdı. Tansiyonun düşürülmesini istiyordu. O amaçla anayasal haklarının peşine düştüklerini söyleyen, ancak bu sırada çalıştıkları fabrikayı tahrip eden işçilere yazılı bir duyuru yaptı.
Ülker, işçilere hitap ettiği bu açıklamasında, “Müesseseye ve iş düzenine karşı işlenmiş büyük-küçük kusurları affetmek isterim” diyordu.
Sabri Ülker’in yazılı mesajı şöyleydi:
Yargılama bitmiş, Gıda-İş’in (sendika) yapacağı başka bir şey kalmamış olduğuna göre, artık sizleri yanlış hareketlerden korumak ve müessesenin huzur ve düzenini tekrar kurmak için kanuni yetkiye sahip Tek-Gıda Sendikası ile sözleşme imzalamaktan başka yapacak bir şey kalmamıştı. Bu ödevimi yerine getirerek, 2 Ağustos (1974) Cuma günü Tek-Gıda Sendikası ile sözleşmeyi imzaladım.
Bu sözleşme ile ücretlerinize 1 Eylül’den 1974'ten itibaren geçerli olmak üzere günde 20 lira zam verilmekte, bir sene sonra aynı tarihte tekrar 20 lira zam yapılmaktadır. Bu suretle bir sene zarfında 40 lira ücret zammı almış olacaksınız. Sosyal haklar ve diğer hususlar hakkında sendikanız herhalde size geniş bilgi verecektir.
Ve size geniş bilgi verecektir. Ben pek çoklarınızın babası, yaşlı olanlarınızın ağabeyi durumundayım; büyüklerin affetmesi icap ettiğini de gayet iyi bilenlerdeniz. Esasen, şimdiye kadar birçoklarınızın nice kusurlarını hoş görmüşümdür.
Bu üç-dört aylık devrede de müesseseye ve iş düzenine karşı işlenmiş küçük büyük kusurları affetmek isterim. Ancak sizlerden de tam bir iyi niyet ve istekle işlerinize sarılmanızı, müessesenin düzenini bozacak, verimini azaltacak ve mallarımızın kalitesini düşürecek hareketlerden dikkatle sakınmanızı bekler ve rica ederim.
Yeni toplusözleşmelerle bu kadar üstün haklar elde etmişken, işyerine ve düzenine zararlı ve kanunlara aykırı hareketlerle işinizi kaybetmeniz, sizi de beni de çok üzer.
Gelecek günlerin hepiniz için sağlık, mutluluk ve başarılarla dolu olmasını dilerim.
Murat Ülker, 1974 yılında henüz on beş yaşındaydı. Okulunda yeni eğitim dönemi birkaç gün önce başlamıştı. Fabrikaya genellikle tatil zamanlarında giderdi. Ama 20 Eylül 1974 Cuma günü babasından ilginç bir teklif aldı:
“Oğlum, annen duymasın, bugün okula gitme. Seni fabrikaya götüreyim...”
Murat Ülker okula gitmedi; bakınız, sonrasında neler oldu:
1974 yılına geldiğimizde, hafta arası bir gün babam bana, “Murat, annen duymasın, bugün okula gitme, seni fabrikaya götüreyim” dedi. Babamla birlikte fabrikaya gittik. Kısa bir süre sonra, işçiler kanunsuz bir greve başladı. Babam, güvenlik mülahazası ile fabrika dışına çıkarıldı. Biz de işletme binasında mahsur kaldık. Bir geceyi fabrikada geçirdim. Tabii, babam yanımdan ayrıldıktan sonra, fabrikadaki görevli kişilerin gözü hep benim üzerimde oldu.
Aradan yıllar geçtikten sonra bu olayı zihnimde çözmeye çalıştım. Kendi kendime, “Acaba babam, beni o kritik ortama niçin götürdü?” diye düşündüm. Anladığım kadarıyla, bu ve benzer olayları görmemi ve yaşamamı istemiş. Zaten bana sürekli, “Makineleri görürsün, öğrenirsin” derdi. Ayrıca, her konuda aydınlatıcı bilgiler verirdi.
Babamın anlatım tarzı, ders verme şeklinde değildi. Bizlerle ilişkileri sırasında “Şunu yaparsın, bunu yaparsın” diye emir cümleleri kullanmazdı. Ben, zaman zaman, “Keşke babam bana bir şeyler anlatsa ve öğretse...” derdim. Meğer anlatıyormuş. Yaşayarak, uygulayarak öğreniyormuşum, ama farkında değilmişim.
Fabrikada, işçi sendikası ile toplusözleşme dönemlerinde psikolojik ortam çok gerilirdi. Dolayısıyla, bizler için güvenlik sorunu başlardı. Evimizin kapısında 24 saat boyunca bir fedai durur, biz de onun koruması altında konutumuzda güven içinde kalırdık.
Lisenin son yıllarına geldiğim zaman, fabrikadaki işçi olayları iyice tırmanışa geçti. Bunun üzerine ailelerimiz bizi özel araba ve güvenli bir şoförle okula göndermeye başladı. Bu anlattığım yıllarda, Türkiye’de özel güvenlik sistemi henüz başlamamıştı. Ayrıca, devletin, güvenlik sorunu yaşayan kişilere yakın koruma vermesi de çok sınırlıydı. Bu durum karşısında babamlar, ‘Foliberjer Ahmet’ isimli bir kişiden fedailer kiralamışlardı.”
Selçuk Berksan: “Can güvenliğimiz tehlikedeydi”
Ülker’de baş gösteren olaylar sırasında, ülkemiz CHP-MSP koalisyonu tarafından yönetiliyordu. Çankaya Köşkü’nde, eski Deniz Kuvvetleri Komutanlarından Fahri Korutürk bulunuyordu. CHP lideri Bülent Ecevit başbakan, koalisyon ortağı ve MSP lideri Necmettin Erbakan ise başbakan yardımcısıydı.
Türkiye, 12 Mart 1971 Askeri Muhtırası’ndan beri çok kritik bir dönemden geçiyordu. 20 Temmuz 1974’te Türk Silahlı Kuvvetleri Kıbrıs’a askeri müdahalede bulunmuş, yurt genelinde savaş şartları yaşanmaya başlanmış, bu arada başta Ankara, İstanbul ve İzmir olmak üzere on ilimizde sıkıyönetim ilan edilmişti.
İstanbul Valiliği görevini Namık Kemal Şentürk, İl Emniyet Müdürlüğü’nü ise Mehmet Akzambak yürütüyordu.
Bir yandan Kıbrıs gerginliği, bir yandan da büyük kentlerde meydana gelen işçi olayları çekilmez hal almıştı. Halk, can güvenliği endişesi içindeydi. Kıbrıs’a müdahaleden iki ay sonra Ülker Fabrikası’nda baş gösteren olaylar günlerce devam etmiş, İstanbul Savcılığı da 17 işçi hakkında soruşturma başlatmıştı.
Selçuk Berksan, işçi olaylarından sonra can güvenliklerini sağlamak için aldıkları önlemleri anlatırken şunları söylüyordu:
1970’li yılların başından itibaren işçi olayları tırmanış gösterince, ailemizin gündemine “Kendimizi nasıl koruyabiliriz?” sorusu geldi. Bu olaylar üzerine, kurşungeçirmez arabalar edindik. Bu arada çocuklarımızı da okullarına korumalarla göndermeye başladık.
Ankara fabrikamız, nispeten sakindi. İstanbul’da ise, adeta savaş veriliyordu. Günlerimiz, hukukçularla ve avukatlarla toplantıda geçiyordu.
1972 - 1974 yılları arasında yaşanan olaylar
1972-1974 yılları arasında işçi olayları dışında da çok önemli olaylar yaşandı. Siyasi istikrar, bir türlü sağlanamadı. Bu dönemde bir de Kıbrıs’a askeri müdahalede bulunuldu. Şimdi, dönemin önemli olaylarını izleyelim:
3 Mart 1972 - TRT Televizyonu’nda ilk defa 12 saat süren canlı yayın yapıldı. Bu arada TV reklamları da başladı. 1 dakikalık reklam ücreti 6 bin TL ile 10 bin TL arasında değişiyordu.
8 Mart 1972 - Merhum Başbakan Adnan Menderes’in büyük oğlu, Demokratik Parti Genel Başkan Yardımcısı Yüksel Menderes Ankara’da intihar etti.
17 Nisan 1972 - Başbakan Nihat Erim görevini bıraktı.
29 Nisan 1972 - Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay, Kontenjan Senatörü Suat Hayri Ürgüplü’yü yeni hükümeti kurmakla görevlendirdi. Ancak Ürgüplü, bu görevi yerine getiremedi.
6 Mayıs 1972 - Ankara Sıkıyönetim Mahkemesi’nin idama mahkûm ettiği Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın cezaları Ankara Cebeci Kapalı Cezaevi avlusunda infaz edildi.
7 Mayıs 1972 - CHP Olağanüstü Kurultayı’nda genel başkan adaylarından Bülent Ecevit 709, İsmet İnönü ise 498 oy aldı.
8 Mayıs 1972 - İsmet İnönü, 33 yıl ͺ ay boyunca sürdürdüğü CHP Genel Başkanlığı’ndan istifa etti. 5 Kasım 1972’de de hem CHP’den, hem de Malatya milletvekilliğinden istifa edecekti.
15 Mayıs 1972 - Milli Savunma Bakanı Ferit Melen, hükümeti kurmakla görevlendirildi. Melen’in kabinesi, 22 Mayıs 1972’de TBMM’den güvenoyu alacaktı.
6 Nisan 1973 - 3. Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Fahri S. Korutürk, Türkiye’nin altıncı cumhurbaşkanı seçildi.
14 Ekim 1973 - Genel seçimler yapıldı. CHP 185, AP 149, MSP de 48 milletvekilliği kazandı.
30 Ekim 1973 - Adalet partisi iktidarının büyük projelerinden İstanbul Boğaziçi Köprüsü, Cumhurbaşkanı ahri Korutürk tarafından törenle hizmete açıldı. Köprünün yapımına öncülük eden eski Başbakan Süleyman Demirel, töreni TV’den izledi.
25 Aralık 1973 - Atatürk’ün silah arkadaşı ve Türkiye’nin İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Ankara’da vefat etti.
7 Şubat 1974 - 1973 seçimlerinden bu yana devam eden hükümet kuramama krizi sona erdi. Bülent Ecevit’in kurduğu CHPMSP koalisyon hükümeti TBMM’den güvenoyu aldı. MSP lideri Necmettin Erbakan da başbakan yardımcılığına getirildi.
16 Mart 1974 - Şeker sıkıntısını ve karaborsasını önlemek amacıyla Avrupa’dan şeker ithaline karar verildi.
20 Temmuz 1974 - Türk Silahlı Kuvvetleri, Kıbrıs’a askeri müdahalede bulundu. Adanın kuzey sahilleri ve Girne, tamamen Silahlı Kuvvetlerimizin kontrolüne girdi.
18 Eylül 1974 - CHP ile MSP arasında anlaşmazlık çıkınca, Bülent Ecevit başbakanlıktan istifa etti. Hükümet dağıldı.
Sabri Ülker’in Hayat Hikâyesi
Kırımlı Devletler Ailesi, 60 yılda dört savaş ve bir ihtilal yaşadı.
“Ülker Fırtınası” romanından dev bir marka ve soyadı doğuyor.
1944’ün “Türkiye markası” Ülker, 1994’te “dünya markası” oluyor.
Altı torundan ortak söylem: “Sabri Ülker’in torunu olmak, çok büyük sorumluluk istiyor.”
Ülker Fırtınası ile özgürlüğe kavuştu Ülker Fırtınası ile ebedi yolculuğa çıktı.
Sabri Ülker, 92 yıllık yaşamının ardında “Hoş bir sadâ” bıraktı...
16 Eylül 1920 Sabri Ülker, Kırım’ın Aluşta şehri Küçük Lambat köyünde dünyaya geldi.
15 Haziran 1929 Annesi Şakire Hanım, babası Hacı İslam Efendi, ablası Sıdıka, ağabeyleri Asım ve Hakkı’yla birlikte Kırım’dan İstanbul’a göç ettiler. Sabri, annesi ve babasıyla beraber Tekirdağ’ın Saray ilçesi Büyükmanika (Büyükyoncalı) köyüne gitti. Aile, bu köye yerleşti. Diğer çocuklar ise, yaşamlarını İstanbul’da sürdüreceklerdi.
Eylül 1929 Sabri, Kırım’da üç yıl eğitim görmüştü. Ancak, Türkiye’ye gelince, ilkokula 1. sınıftan başlamak zorunda kaldı.
1932 Sabri’nin ağabeyi Hakkı hastalanıp, İstanbul’da hastaneye kaldırıldı. Bunun üzerine aile, Bü- yükmanika köyünden İstanbul’a taşındı. Sabri’nin okul kaydı, aynı yıl Büyükmanika İlkokUlu’ndan Kadırga 3. İlkokulu’na alındı.
1934 Kırımlı Devletler Ailesi, Türkiye’de, Soyadı Kanunu ile birlikte “Berksan” soyadını aldı.
Eylül 1934 İlkokuldan mezun olan Sabri, aynı yılın sonbaharında İstanbul Erkek Lisesi’nde ortaöğreni- me başladı.
15 Aralık 1934 Ağabeyi Hakkı, Büyükmanika’da vefat etti.
Eylül 1935 Parasız Yatılı Sınavını kazanması üzerine, İstanbul Erkek Lisesi’ndeki kaydı, Bilecik Ortaokulu’na nakledildi.
20 Temmuz 1937 Bilecik Ortaokulu’ndan “pekiyi” dereceyle mezun oldu. Aynı yılın sonbaharında, lise öğrenimi için Kütahya’ya gönderilecekti.
22 Temmuz 1940 Kütahya Lisesi’nden “pekiyi” dereceyle mezun oldu. İkinci Dünya Savaşı nedeniyle, ailesi İstanbul’dan Ankara’ya taşındığı için yükseköğrenime gidemedi, ağabeyi Asım Berksan’ın Ankara’nın Anafartalar Caddesi’nde açtığı şekerci dükkânında çalışmaya başladı.
25 Eylül 1941 İstanbul’daki Sultanahmet Yüksek Ticaret Okulu’nda yükseköğrenime başladı.
16 Eylül 1944 Asım ve Sabri Berksan kardeşler, “Ülker” markalı bisküvi imalatına başladılar.
1 Ekim 1944 Sultanahmet Yüksek Ticaret Okulu’nu “pekiyi” dereceyle bitirdi. Ardından da ağabeyi Asım Berksan’ın İstanbul-Sirkeci’deki şekerci dükkânına ortak oldu.
1 Kasım 1947 Yedek subay adayı olarak, Ankara’da silah altına alındı. Kıta hizmetini ise Diyarbakır’da sürdürecekti.
20 Mayıs 1949 Güzide İman’la İstanbul’da evlendi.
14 Ağustos 1950 İlk evlatları Ahsen dünyaya geldi.
1953 Babası Hacı İslam Efendi İstanbul’da vefat etti.
26 Ağustos 1954 Aile, “Berksan” olan soyadını, mahkeme kararıyla “Ülker” olarak değiştirdi.
28 Ekim 1954 İlk erkek evlatları Ali dünyaya geldi.
1957 Ülker’in, Topkapı semtinde kurulan ilk bisküvi fabrikasının temeli atıldı. Şirket merkezi, bir süre sonra Eminönü’nden Topkapı’ya taşınacaktı.
21 Mart 1959 İkinci erkek evlatları Murat dünyaya geldi.
20 Ocak 1963 Evlatları Ali, bir doktor hatası sonucu İstanbul’da vefat etti.
10 Ocak 1969 Annesi Şakire Hanım, İstanbul’da vefat etti.
1 Mart 1987 Asım ve Sabri Ülker kardeşlerin 1944’te başlayan iş ortaklığı sona erdi.
13 Kasım 1989 Ülker Grubu Şirketleri, Yıldız Holding çatısı altında toplandı.
31 Ocak 1994 Ablası Sıdıka Hanım vefat etti.
5 Nisan 2000 Ülker Şirketi’nin İcra Kurulu Başkanlığı görevini oğlu Murat Ülker’e devretti.
6 Temmuz 2001 Ağabeyi Asım Ülker vefat etti. Cenazesi, Edirnekapı Mehmet Akif Şehitliği’ne defnedildi.
13 Eylül 2010 Hayat arkadaşı Güzide Ülker İstanbul’da vefat etti. Merhumenin cenazesi, 14 Eylül 2010 Salı günü Fatih Camii’nde öğle namazını müteakip kılınan cenaze namazından sonra Eski Kozlu Mezarlığı’nda ebedi istirahatgâhına tevdi edildi.
12 Haziran 2012 92 yıllık hayatının ardından, İstanbul Çamlıca’daki ikametgâhında vefat etti. Merhumun cenazesi, 13 Haziran 2012 Çarşamba günü Fatih Camii’nde, öğle namazını müteakip kılınan cenaze namazının ardından, Eski Kozlu Mezarlığı’nda, eşi Güzide Ülker’in yanı başındaki kabrine defnedildi.
Söyleşi ve Yazışmalar
Söyleşi ve yazışmalar; 3 Ağustos 2006 - 18 Ocak 2014 tarihleri arasında yazar Hulûsi Turgut ile araştırmacı Ali Osman Mola tarafından Adana, Ankara, Antalya, Bilecik, Bolu, Edirne (Keşan), Eskişehir, Hatay, İstanbul, İzmir, Kayseri, Kütahya, Manisa, Samsun, Sivas, Şanlıurfa, Tekirdağ (Büyükyoncalı ve Karamehmet köyleri) ile Kırım ve Brüksel’de yapıldı. Yaklaşık 400 saatte 166 kişi ile gerçekleştirilen 195 söyleşi ve yazışma için, yurtiçi ve yurtdışında 55 bin km yol kat edildi.
Abdul Wahab Al Bunnia (Yazışma)
Abdullah Ali Balsharaf (Söyleşi: 20 Ekim 2007, İstanbul)
Abdullah Gül (Yazışma: 23 Kasım 2013, Ankara)
Abdullah Şişmanoğlu (Söyleşi: 10 Kasım 2007, İstanbul)
Abdurrahman Çinbaşı (Söyleşi: 8 Eylül 2006 17 Kasım 2006, İstanbul)
Abdülkadir İman (Söyleşi: 2 Şubat 2007, İstanbul)
Adem Sezer (Söyleşi: 8 Eylül 2006 - 17 Kasım 2006, İstanbul)
Adnan Büyüksoy (Söyleşi: 23 Mayıs 2007, İstanbul)
Agâh Kafkas (Söyleşi: 30 Mart 2007, Ankara)
Ahmet Edip Uğur (Söyleşi: 7 Aralık 2006, Ankara)
Ahmet Mahir Dindar (Söyleşi: 16 Nisan 2007, İstanbul)
Ahmet Davutoğlu, Prof. Dr. (Söyleşi: 30 Mayıs 2007, Ankara)
Ahmet Özokur (Söyleşi: 2 Nisan 2007, İstanbul)
Ahmet Selvi (Yazışma)
Ahsen Özokur (Söyleşi: 19 Ocak 2008 - 8 Kasım 2012 14 Şubat 2013, İstanbul)
Ali Doğan (Söyleşi: 28 Şubat 2007, İstanbul)
Ali Ülker (Söyleşi: 19 Mart 2007, İstanbul)
Asım Kocabıyık (Söyleşi: 8 Şubat 2007, İstanbul)
Asım Taşer, Dr. (Söyleşi: 28 Şubat 2007, İstanbul)
Ataman Yıldız (Söyleşi: 4 Mayıs 2007 - 18 Eylül 2007 26 Ekim 2007, İstanbul)
Atıf Biliközen (Söyleşi: 8 Eylül 2006, İstanbul)
Avni İman (Söyleşi: 13 Aralık 2006 - 26 Ekim 2007, İstanbul)
Aziz Refiğ (Söyleşi : 7 Şubat 2007, İstanbul)
Bayram Babacan (Söyleşi: 11 Temmuz 2007, İstanbul)
Betül Ülker (Söyleşi: 19 Ocak 2008, İstanbul)
Bülent Çorapçı (Söyleşi: 19 Şubat 2007, İstanbul)
Celal Adan (Söyleşi: 22 Ocak 2007, Ankara)
Cemil Çiçek (Yazışma: 25 Ekim 2013, Ankara)
Claus Müller (Yazışma)
Deniz Baykal (Söyleşi: 4 Aralık 2013, Ankara)
Devlet Bahçeli (Yazışma: 11 Aralık 2013, Ankara)
Deyvi Florentin (Söyleşi: 26 Aralık 2006, İstanbul)
Dilaver Devlet (Söyleşi: 9 Ocak 2007, İstanbul 21-23 Haziran 2007 - 27 Eylül 2007, Kırım)
Dirk Koedijk (Yazışma)
Doğan Besler (Söyleşi: 10 Ağustos 2006, İstanbul)
Ekrem Şevket Yücesoy (Söyleşi: 31 Ocak 2007, Ankara)
Elmas Akkuş (Söyleşi: 18 Eylül 2007, İstanbul)
Erhan Kurtulmuş (Söyleşi: 8 Şubat 2007, İstanbul)
Erol Erbaş (Söyleşi: 18 Kasım 2006, İstanbul)
Fahri Öksüz (Söyleşi: 12 Ocak 2007, Hatay)
Faik Evirgen (Söyleşi : 18 Eylül 2007, İstanbul)
Faruk Berksan (Söyleşi: 3 Mayıs 2007, İstanbul)
Faruk Dağyar (Söyleşi: 30 Kasım 2007, Antalya)
Fatih Ülker (Söyleşi: 23 Nisan 2013, İstanbul)
Fikret Evyap (Söyleşi: 4 Mayıs 2007, İstanbul)
Firuz Kanatlı (Söyleşi: 1 Şubat 2007, Eskişehir)
Fuat Çanakçı (Söyleşi: 16 Eylül 2006, Samsun)
George Wiederkehr, Dr. (Söyleşi: 10 Kasım 2006, Manisa)
Gülizar Bayraktar (Söyleşi: 2 Nisan 2011, İstanbul)
Hakan Kırımlı, Doç. Dr. (Yazışma: 28 Şubat 2013, 10 Mayıs 2013)
Haluk Mesci (Söyleşi: 7 Şubat 2007, İstanbul)
Haluk Yavuzer, Prof. Dr. (Söyleşi: 30 Aralık 2010, İstanbul)
Hasan Uğur (Söyleşi: 13 Aralık 2006, İstanbul)
Hasan Yozgat Söyleşi: (17 Mayıs 2007, İstanbul)
Hayati Kuru (Söyleşi: 8 Eylül 2006 - 5 Aralık 2006, İstanbul)
Hayri Dinçsoy (Söyleşi: 14 Mart 2007, İstanbul)
Hilmi Durmaz (Söyleşi: 9 Ağustos 2006, Ankara)
Hüseyin Güneş (Söyleşi: 5 Ağustos 2011, İstanbul)
İbrahim Avcu (Yazışma)
İbrahim Bodur (Söyleşi: 16 Haziran 2009, İstanbul)
İdris Erbaş (Söyleşi: 8 Eylül 2006, İstanbul)
İsmail Bacacı (Söyleşi: 4 Mart 2013, İstanbul)
İsmet Eldener (Söyleşi: 6 Aralık 2007, Eskişehir)
İsmet Sezgin (Söyleşi: 27 Mayıs 2013, Ankara 24 Ekim 2013, İstanbul-Yazışma: 30 Ekim 2013, Ankara)
İsmet Yüksel (Söyleşi: 27 Eylül 2007 - 6 Ağustos 2012, Kırım)
İzmir Tolga (Söyleşi: 24 Ocak 2007, İstanbul)
Kadir Çeliktürk (Söyleşi: 30 Kasım 2007, Antalya)
Kadir Güler (Söyleşi: 31 Temmuz 2007, İstanbul)
Kâmil Yazıcı (Söyleşi: 14 Ağustos 2007, İstanbul)
Kemal Şentürk (Söyleşi: 3 Kasım 2006, İzmir)
Kemal Unakıtan (Söyleşi: 9 Şubat 2008, Ankara)
Kerami Mercan (Söyleşi: 2 Temmuz 2007, Edirne / Keşan)
Korhan Tegül (Söyleşi: 3 Mayıs 2007, İstanbul)
Kurt Seyit Çalı (Söyleşi: 2 Ağustos 2011 - 6 Temmuz 2012, İstanbul)
M. Kemal Cabıoğlu (Söyleşi: 6 Aralık 2006, İstanbul)
Macit Akın Özoflu (Söyleşi: 8 Kasım 2013, İstanbul)
Mahir Şenbabaoğlu (Söyleşi: 3 Temmuz 2007, İstanbul)
Mahmut Mahir Kuşçulu (Söyleşi: 24 Ağustos 2006, İstanbul)
Mehmet Ağar (Söyleşi: 22 Ocak 2007, Ankara)
Mehmet Ali Eroğlu (Söyleşi: 25 Aralık 2006, İstanbul)
Mehmet İman (Söyleşi: 12 Aralık 2006, İstanbul)
Mehmet Kösdağ (Söyleşi: 25 Ekim 2007, İstanbul)
Mehmet Kurtuluş (Söyleşi: 1 Mart 2007, İstanbul)
Mesut Erez (Söyleşi: 18 Haziran 2007, Kütahya)
Metin Emiroğlu (Söyleşi: 18 Eylül 2007, İstanbul)
Metin Yurdagül (Söyleşi: 7 Aralık 2006, Ankara)
Mevlüt Onat (Söyleşi: 5 Aralık 2006, İstanbul)
Mike Acemyan (Söyleşi: 23 Ağustos 2006, İstanbul)
Muallâ Öner (Söyleşi: 13 Mart 2011, İstanbul)
Murat Aluç (Söyleşi: 8 Eylül 2006, İstanbul)
Murat Ülker (Söyleşi: 19 Ocak 2008 - 23 Nisan 2013 28 Eylül 2013 - 23 Ekim 2013, İstanbul)
Mustafa Acar (Söyleşi: 19 Ekim 2007, Bolu)
Mustafa Albayrak (Söyleşi: 10 Temmuz 2007, İstanbul)
Mustafa Kalaycıoğlu (Söyleşi: 4 Temmuz 2007, İstanbul)
Mustafa (Cemiloğlu) Kırımoğlu (Söyleşi: 29 Eylül 2007 6 Ağustos 2012, Kırım)
Mustafa Özel, Dr. (Söyleşi: 6 Şubat 2007 - 2 Temmuz 2007, İstanbul)
Mustafa Ülker (Söyleşi: 23 Nisan 2013, İstanbul)
Mustafa Topbaş (Söyleşi: 2 Nisan 2007, İstanbul)
Muzaffer Kösdağ (Söyleşi: 25 Ekim 2007, İstanbul)
Mümin Erkunt (Söyleşi: 16 Temmuz 2007, Ankara)
Nahit Küçük (Söyleşi: 9 Ocak 2007, İstanbul)
Nâzım Düzenli (Söyleşi: 25 Aralık 2006, İstanbul)
Necati Can (Söyleşi: 16 Nisan 2007, İstanbul)
Necati Çelik (Söyleşi: 29 Mart 2007, Ankara)
Necdet Buzbaş (Söyleşi: 20 Şubat 2007, İstanbul)
Nevzat Yalçıntaş, Prof. Dr. (Söyleşi: 25 Ekim 2007, İstanbul)
Nihat Gökyiğit (Söyleşi: 25 Aralık 2006, İstanbul)
Nihat Öner (Söyleşi: 17 Nisan 2007, İstanbul)
Orâl Turanoğlu (Söyleşi: 3 Kasım 2006, İzmir)
Orhan Ateş (Söyleşi: 3 Şubat 2007, İstanbul)
Orhan Çakırlar (Söyleşi: 9 Temmuz 2007, İstanbul)
Orhan Göker (Söyleşi: 14 Mart 2007, İstanbul)
Orhan Kayım (Söyleşi: 25 Nisan 2007, İstanbul)
Orhan Karabulut (Söyleşi: 30 Ocak 2010, İstanbul)
Orhan Özokur (Söyleşi: 23 Ağustos 2006 - 3 Mayıs 2007, İstanbul)
Osman Kartal (Söyleşi: 26 Aralık 2006, İstanbul)
Ömer Çetiner (Söyleşi: 27 - 28 Kasım 2007, Şanlıurfa)
Ömer Özokur (Söyleşi: 2 Nisan 2007, İstanbul)
Patrick Baird (Söyleşi: 14 Kasım 2006, Ankara)
Raşit Köken (Söyleşi: 28 Kasım 2006, Tekirdağ-B.Yoncalı)
Recep Tayyip Erdoğan (Yazışma: Temmuz 2013, Ankara)
Recep Toktemir (Söyleşi: 28 Kasım 2006, Tekirdağ / B.Yoncalı)
Remzi Önal (Söyleşi: 14 Mart 2007, İstanbul)
Reşat Sözen (Söyleşi: 25 Haziran 2013, İstanbul)
Rıfat Hassan (Söyleşi: 26 Aralık 2006, İstanbul)
Rıza Sepet (Söyleşi: 10 Mayıs 2007, İstanbul)
Sabahattin Zaim, Prof. Dr. (Söyleşi: 7 Mart 2007, İstanbul)
Sadettin Korkut (Söyleşi: 4 Mayıs 2007, İstanbul)
Salih Özcan (Söyleşi: 2 Şubat 2007 - 20 Şubat 2007, İstanbul)
Salih Tuğ, Prof. Dr. (Söyleşi: 25 Ocak 2007, İstanbul)
Salim Uslu (Söyleşi: 18 Ağustos 2006, Ankara)
Sami Bakanoğlu (Söyleşi: 24 Nisan 2007, İstanbul)
Sebahattin Kahyaoğlu, Dr. (Söyleşi: 18 Kasım 2006, İstanbul)
Selçuk Berksan (Söyleşi: 27 Kasım 2006 - 15 Mart 2007 19 Mart 2007 - 3 Nisan 2007 - 2 Temmuz 2012, İstanbul)
Sezgin Elmas (Söyleşi: 10 Temmuz 2007, İstanbul)
Silvio Kluzer (Söyleşi: 31 Ağustos 2009, Brüksel)
Süleyman Çelebi (Söyleşi: 17 Mayıs 2013, Ankara)
Süleyman Demirel (Söyleşi: 3 Ağustos 2006 - 23 Ekim 2013 Yazışma: 18 Ocak 2014, Ankara)
Süleyman Yalçın, Prof. Dr. (Söyleşi: 3 Şubat 2007, İstanbul)
Şaban Gülbahar (Söyleşi: 23 Ağustos 2006 25 Nisan 2007, İstanbul)
Şemsi Kopuz (Söyleşi: 25 Ekim 2007, İstanbul)
Ş̧̧ener Astan (Söyleşi: 20 Ağustos 2013, İstanbul)
Talât Özgün (Söyleşi: 1 Mayıs 2008, İzmir)
Tanıl Küçük (Söyleşi: 5 Eylül 2006, İstanbul)
Tekin Kantarcı (Söyleşi: 16 Mayıs 2007, Kayseri)
Tekin Küçükali (Söyleşi: 26 Nisan 2007, Ankara)
Tevfik Arıkan (Söyleşi: 3 Mayıs 2007, İstanbul)
Turgay Demirel (Yazışma)
Tuncay Özilhan (Söyleşi: 19 Şubat 2007, İstanbul)
Turgut Ayla (Söyleşi: 17 Nisan 2007, İstanbul)
Ümit Çelebi (Söyleşi: 11 Temmuz 2007, İstanbul)
Vitali Hakko (Söyleşi: 1 Mart 2007, İstanbul)
Vural Baylan (Söyleşi: 9 Temmuz 2007, Ankara)
Vural Bulut (Söyleşi: 3 Mayıs 2007, İstanbul)
Yahya Ülker (Söyleşi: 23 Nisan 2013, İstanbul)
Yakup Tahincioğlu (Söyleşi: 2 Nisan 2007, İstanbul)
Yılmaz Akar (Söyleşi: 7 Mart 2007, İstanbul)
Yılmaz Karadeniz (Söyleşi: 16 Aralık 2006, İstanbul)
Yurdakul Gözde (Söyleşi: 18 Mayıs 2013, Bodrum)
Yusuf Oda (Söyleşi: 8 Eylül 2006, İstanbul)
Yüksel Ertan (Söyleşi: 21 Haziran 2007, İstanbul)
Yüksel Günay (Söyleşi: 24 Ocak 2007, İstanbul)
Zeki Sözen (Yazışma)
Zeki Yıldız (Söyleşi: 18 Haziran 2007, Kütahya)
Zihni Uğurses (Söyleşi: 7 Ağustos 2006, Adana)
Ziya Yıldız (Söyleşi: 18 Haziran 2007, Kütahya)
Yayınlar
A. M. Şamsutdinov Mondros’tan Lozan’a Türkiye Ulusal Kurtuluş Savaşı Tarihi 1918-1923, Çeviren: Ataol Behramoğlu, Doğan Kitap, İstanbul, 1999
Agâh Oktay Güner, Dr., Türkiye’nin Kalkınması ve İktisadî Devlet Teşekkülleri, Damla Yayınları, İstanbul, 1978
Ahmet Davutoğlu, Prof. Dr., Stratejik Derinlik - Türkiye’nin Uluslararası Konumu, 68. Baskı, Küre Yayınları, İstanbul, 2011
Alan Fisher, Kırım Tatarları, Çeviren: Eşref B. Özbilen, Selenge Yayınları, İstanbul, 2009
Alan Parmer, 1853-1856 Kırım Savaşı ve Modern Avrupa’nın Doğuşu, Türkçesi: Meral Gaspıralı, Sabah Kitapları İstanbul, 1999.
Aleksandr Keresnki, Kerenski ve Rus İhtilâli, Çeviren: Rasih Güran, Ağaoğlu Yayınevi, İstanbul, 1967.
Ali Polat, Üç Bin Yıllık Birikim, Enes Matbaacılık, İstanbul, 2006.
Aram Andonyan, Balkan Savaşı, Çeviren: Zaven Biberyan, Aras Yayıncılık, İstanbul, 1999. Atlas Tarih Dergisi Özel Sayısı, “100. Yılında Balkan Savaşları”, Sayı: 16, 2012.
Aziz Kaylan, “Tarihimizin Unutulan Olayı Kırım Savaşı (1853-1856)”, Milliyet Yayınları, İstanbul, 1975.
Boris Pasternak, Doktor Jivago, Cem Yayınevi, İstanbul, 2011.
Burhan Belge, İkinci Dünya Savaşı - Radyo Konferansları, Başnur Matbaası, Ankara, 1970.
E. H. Carr, Sovyet Rusya Tarihi, Bolşevik Devrimi 1917 - 1923, 3 Cilt, Ceviren: Orhan Suda, Metis Yayınları, İstanbul, 1979.
Emel Akal, Milli Mücadelenin Başlangıcında Mustafa Kemal, İttihat Terakki ve Bolşevizm, İletişim Yayınları, İstanbul, 2012.
Erdal Güven, “Stalin-Troçki Mücadelesi”, Atlas Tarih Dergisi, Sayı: 18, Şubat-Mart 2013.
Ernest Hemingway, İşgal İstanbul’u ve İki Dünya Savaşı’ndan Mektuplar, Türkçesi: M. Ali Kayabal, Milliyet Yayınları, İstanbul, 1970.
Fahir Armaoğlu, Prof. Dr., 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Ankara, 1983.
Ferénc Feher - Helles Ágnes, Doğu Avrupa Devrimleri, Derleyip Çeviren: Tarık Demirkan, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 1995.
Fevzi Çakmak, Batı Rumeli’yi Nasıl Kaybettik?, Yayına Hazırlayan: Ahmet Tetik, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2012.
Hayrettin Bey, Kırım Harbi, Yayına Hazırlayan: Şemsettin Kutlu, Tercüman 1001 Temel Eser, İstanbul.
Henrik Eberle-Matthias Uhl, Hitler Kitabı, Çeviren: Mustafa Tüzel, NTV Yayınları, İstanbul, 2009.
Hulûsi Turgut, Adriyatik’ten Çin Seddi’ne Avrasya ve Demirel, II. Cilt, ABC Yayınları, İstanbul, 2002. Demirel’in Dünyası, ABC Yayınları, İstanbul, 1992.
İlhan Ayverdi, Misalli Büyük Türkçe Sözlük, 3 Cilt, Kubbealtı Yayınları, İstanbul, 2006.
İlhan Bardakçı, Bir İmparatorluk Yağması - Balkan Bozgunu ve I. Dünya Harbi, 3. Baskı, Ajans-Türk Yayınları, Ankara.
İlhan Tekeli-Selim İlkin, 1929 Dünya Buhranında Türkiye’nin İktisadi Politika Arayışları, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Ankara, 1977.
İsmail Soysal, Soğuk Savaş Dönemi ve Türkiye - Olaylar Kronolojisi (1945-1975), İsis Yayımcılık, İstanbul, 1997.
İsmet İnönü, Hatıralar, 2. Kitap, Bilgi Yayınevi, Ankara, 1987.
Jak Deleon, Beyoğlu’nda Beyaz Ruslar, Remzi Kitabevi, İstanbul, 2003.
Kâmuran Gürün, Türk-Sovyet İlişkileri (1920-1953), Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1991.
Kâzım Karabekir, Ankara’da Savaş Rüzgarları, II. Dünya Savaşı - CHP Grup Tartışmaları, Emre Yayınları, İstanbul, 1994.
Kemal Çapraz, Sürgünde Yeşeren Vatan Kırım, Turan Yayıncılık, İstanbul, 1995.
Kerem Çalışkan, 100 Yılın Rövanşı, Caretta Yayınları, İstanbul, 2012. Kütahya Lisesi 100. Yıl Albümü (1890-1990), Ekspres Matbaası, Kütahya, 1990.
Leon Troçki, Balkan Savaşları, Çeviren: Tansel Güney, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2012.
Lev Tolstoy, Sivastopol 1855, Türkçesi: E. Nermi, Gün Yayınları, İstanbul, 1966.
Liddell Hart, II. Dünya Savaşı Tarihi, 1. ve 2. Cilt, Çeviren: Kerim Bağrıaçık, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 1999.
Mehmet Arif Demirer, Demokrat Parti ve Tarım, Demokrat Parti 60.Yıl Kitapları No:5, Ankara, 2006. Demokrat Parti’nin Yatırımları, Demokratlar Kulübü Yayınları, Ankara, 2006. 6 Eylül 1955 Olaylarına 50.Yılda Yeni Bakış, Demokratlar Kulübü Yayınları, Ankara, 2006.
Mehmet Maksudoğlu, Prof. Dr., Kırım Türkleri, Ensar Neşriyat, İstanbul, 2009.
Mert Toker-Ceyhun Arca, Alman’ın Mehmetçikleri, Cinius Yayınları, İstanbul, 2012.
Nadir Devlet, Prof. Dr., İsmail Gaspıralı, Başlık Yayın Grubu, İstanbul, 2011.
Necip Fazıl Kısakürek, Çile, Yapı Kredi Kültür Yayınları, İstanbul, 2005.
Olaf Caroe, Sir, Sovyet İmparatorluğu, 2 Cilt, Tercüme: Zerhan Yüksel, Tercüman 1001 Eser, İstanbul.
Onur Öymen, Silahsız Savaş, Remzi Kitabevi, İstanbul, 2002.
Orlando Figes, Kırım - Son Haçlı Seferi, Çeviren: Nurettin Elhüseyni, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2012.
Ömer Sami Coşar, Troçki İstanbul’da, Kitaş Yayınları, İstanbul, 1969.
Özcan Pehlivanoğlu, Yeniden Merhaba Rumeli, Ufuk Ötesi Yayınları, İstanbul, 2008.
Philip S. Jowett, Balkan Harpleri’nde Ordular 1912-13, Çeviren: Emir Yener, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2012.
Safiye Erol, Ülker Fırtınası, Kubbealtı Neşriyatı, İstanbul, 2010.
Şevket Rado, Hayat Böyledir, Doğan Kardeş Yayınları, İstanbul, 1966.
Sâmiha Ayverdi, Türk-Rus Münasebetleri ve Muharebeleri, Turan Neşriyat Yurdu, İstanbul, 1970.
Serge A. Zenkovsky, Prof. Dr., Rusya’da Pan-Türkizm ve Müslümanlık, Çeviren: Prof. Dr. İzzet Kantemir, Üçdal Neşriyatı, İstanbul, 1983.
Süheyl Gürbaşkan, Bir Reklâmcı Aranıyor, İstanbul Reklâm Yayınları, İstanbul, 1980
Süleyman Demirel, Bir Ömür Suyun Peşinde, 2 Cilt, (2. Baskı) ABC Medya Ajansı Yayınları, İstanbul, 2006.
Stefan Zweig, Yıldızın Parladığı Anlar, Çeviren: Burhan Arpad, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 1997.
Stefanos Yerasimos, Türk-Sovyet İlişkileri, Ekim Devrimi’nden Milli Mücadeleye, Gözlem Yayınları, İstanbul, 1979.
Stephane Lauzanne, Balkan Acıları, Kastaş Yayınları, İstanbul, 1990.
Taha Akyol, Rumeli’ye Elveda, Doğan Kitap, İstanbul, 2013.
Yahya Sezai Tezel, Cumhuriyet Döneminin İktisadi Tarihi 1923-1950, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul, 1994.
Yaşar Kalafat, Dr., Kırım-Kuzey Kafkasya Sosyal Antropoloji Araştırmaları, ASAM Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi Yayınları, Ankara, 1999.
Yılmaz Öztuna, Rumeli Kaybımız - 93 ve Balkan Savaşları, Ötüken Neşriyat, İstanbul, 1990. Osmanlı Devleti Tarihi, Faisal Finans Kurumu Yayını, İstanbul, 1986.
A
Abdurrahman (Sabri Ülker’in ağabeyi) 68, 317
Abdülhamid II., Padişah 51, 56, 58-60, 107, 565, 566
Abdülmecid, Padişah 51
Ablum, Mahir 163, 641, 642
Acar, Mustafa 613, 614, 633, 717
Acıman, Eli 525
Ağca, Mehmet Ali 426
Ahmet Ziya Bey (Sabri Ülker’in dayısı) 59, 102, 125-128, 131
Akbulut, Ziyaeddin 616-617
Akın, Kenan 514, 515
Aksoy, Temel 253
Aktin, Edip 679
Akyol, Taha 683, 691, 693, 722
Akzambak, Mehmet 376
Al-Bunnia, Haj Abdul ahab 480, 715
Aleko Usta 204
Allen, Melvin C. 310, 311
Ali Haydar Efendi 222-223
Altıntak, Hüseyin 204, 595
Arın, Suat 628
Arıkan, Tevfik 633, 634, 719
Arısan, Mehmet 162
Aslan, Yusuf 377
Astan, Şener 585, 628, 629
Ataseven, Asaf 465, 466, 530, 661
Ataseven, Gülsen 465, 466
Ateş, Orhan 559, 560
Atatür, Pervin 172
Atatürk, Mustafa Kemal 107, 108, 113, 114, 123, 146, 147, 154, 158, 168, 172, 267, 314, 365, 378, 554
Avcu, İbrahim 209
Aydemir, Talat 332
Aydıner, Atilla 620
Ayvazovski, İvan 51
B
Bacacı, İsmail 418
Balcı, Şükrü 370, 394, 395, 548
Balzac, Honor± de 55
Bahçeli, Devlet 32
Barnes, Harry 301
Başar, Şükûfe Nihal 154, 223
Başaran, Mustafa 360, 361
Bayar, Celal 167, 211, 268, 332, 347
Baykal, Deniz 30
Bayraktar, Gülizar 249-251
Bayram, Mahmut 667
Benekay, Yahya 226, 228
Berker, Şinasi Nahit 349
Berkman, Münir Müeyyed 154, 158
Berksan, Betül (Asım Ülker’in kızı) 240, 290, 465-467, 669
Berksan, Faruk 116, 240, 259, 349, 351, 352, 354, 355, 357- 360, 362, 368, 369, 371, 387, 400, 405, 415, 460, 486, 487, 533, 534, 592, 602, 636, 707
Berksan, Selçuk 58, 79-81, 91, 101, 109, 116, 118, 119, 127, 139, 142, 173, 181, 200, 201, 203, 205, 240, 257-260, 262, 263, 285, 311, 314, 315, 336, 337, 350-352, 354, 359, 369, 370, 373, 376, 382, 383, 385, 387, 399, 401, 405, 415, 434, 448, 449, 484, 494, 702
Besler, Doğan 143
Besler, Fehmi 143
Besler, Sami 141, 170
Beyatlı, Yahya Kemal 122, 172, 555
Beykont, Zeki 159, 160, 162
Biliközen, tıf 362
Bodur, İbrahim 321, 323, 325
Bolak, Aydın 325
Bonaparte, Napolyon 156, 213, 301
Boran, Behice 426
Bölükbaşı, Rıza Tevfik 157
Budak, Rıdvan 418, 419, 424
Buzbaş, Necdet 403, 404, 430, 536, 538, 539
Büyük, Gürol 445
Büyükanıt, Yaşar 550
C
Cansen, Ege 463
Cengiz Han 40, 41
Ceyhun, Ekrem 689
Churchill, Winston 43, 44, 193, 301
Cibran, Halil 89, 137, 701
Cilasun, Zafer 346
Clay, Muhammed Ali 646
Commer, Robert 346
Coşkun, Ali 564
Ç
Çağlayangil, İhsan Sabri 519
Çalı, Kurt Seyit 84-86, 90, 91, 94, 110, 114, 119, 120, 185, 226-228, 231, 232
Çalı, Nuriye 231
Çakır, Erden 636
Çamlıbel, Faruk Nafiz 153
Çanakçı, Fuat 340, 341, 585, 592, 594, 679
Çanakçı, Suat 594
Çar Nikolay 107, 120
Çehov, Anton 51
Çelebi, Bünyamin 531
Çelebi, Süleyman 418-421
Çelebi, Ümit 513, 514, 521, 522, 530, 542
Çeliktürk, Kadir 601
Çetiner, Ömer 614, 615, 617
Çiçek, Cemil 19
Çiller, Tansu 554
Çizmecioğlu, Abdullah 172
Çizmecioğlu, Mustafa 172
Çorapçı, Bülent 320-322, 325, 548
D
Dağcı, Cengiz 51
Dağyar, Faruk 590, 591, 634
Damat Ferit Paşa 108
Davis, William Hersey 319
Davutoğlu, Ahmet 104, 105, 350, 412, 413, 443, 451, 661
Davutoğlu, Sare 104
Demirel, Süleyman 24, 45, 46, 175, 304, 333-335, 345, 364, 378, 417, 424-426, 428, 519, 520, 548, 554, 580, 626
Demirel, Turgay 580, 581
Denizci, Süheyl 265, 695, 697
Denktaş, Rauf 425
Devletof Süleymanoğlu, Dilaver 116, 117
Dinçsoy, Ahmet 207, 208
Dinçsoy, Hamdi 141, 353
Dinçsoy, Hayri 208
Dinçsoy, İsmet 207
Dinçerler, Vehbi 165
Doğan, Ali 571, 572, 576
Durmaz, Hilmi 539, 585, 596, 597
Duruel, Hasan 617
Düzenli, Samime 179
E
Ecevit, Bülent 346, 376-378, 384, 392, 425, 428, 519, 520, 551
Ecevit, Rahşan 520
Eczacıbaşı, Nejat 609
Ecirzade, Mustafa Avni 171
Edison, Thomas 301
Eflatun (Platon) 146, 151
El Mutavva, Abdullah 305
Elrom, Efraim 365
Emiroğlu, Metin 409, 410
Engin, Kemal 153
Erbakan, Necmettin 175, 347, 364, 365, 376, 378, 424, 519, 549, 551, 554, 618
Erbuğ, Orhan 384, 385
Erdem, Ercan 384, 385
Erdoğan, Recep Tayyip 22, 618, 619, 622, 623, 690
Erez, Mesut 163, 641
Erkunt, Mümin 338, 339
Eroğlu, Mehmet Ali 609, 611
Erim, Nihat 364, 365, 377, 519
Erol, Safiye 199, 200
Erozan, Celal Sahir 154
Ersoy, Mehmet Akif 66
Ertan, Yüksel 521-524
Esen, Fikret 214, 215
Esener, Ali Fethi 520
Eşref Sabit 154
Evren, Kenan 425, 426, 519, 520
Eyüboğlu, Bedri Rahmi 122
F
Fahreddin (Türkkan) Paşa 106
Fatih Sultan Mehmed, Padişah 41, 197
Feyzioğlu, Turhan 424, 426
G
Gamsız, Nuri 265, 695, 697
Gaspıralı, İsmail Bey 42, 43, 45
Gates, Bill 691
Gazioğlu, Şaban 321
General Wrangel 120, 124
Genç, Faruk 265
Gezmiş, Deniz 377
Goethe, Johann Wolfgang von 71, 169
Goldenberg, Emil 679
Gomez, Heinz 264
Gök, Adem 178
Gök, Süleyman 178
Gökçen, Sabiha 114
Gökbörü Kançal, Fikri 110
Gökyiğit, Nihat 313, 567
Gövsa, İbrahim Alâaddin 154, 158
Gözde, Yurdakul 422
Gül, Abdullah 15
Gülen, Fethullah 550
Gümüşpala, Ragıp 332
Günay, Yüksel 583, 584
Güneş, Hüseyin 566, 600
Güney, Eflatun Cem 151
Gürbaşkan, Süheyl 521
Gürcan, Tarık 265
Gürel, Halit 139, 144, 450
Gürsel, Cemal 332, 345
Güzelses, Celal 217
H
Hacı Bekirzade Ali Muhiddin 171
Hacı Geray Han 41
Hacı İslam Efendi (Sabri Ülker’in babası) 17, 39, 52, 53, 57-62, 64-69, 71, 73, 76, 79-81, 83, 86, 87, 89, 91-94, 96, 97, 106, 110, 113, 114- 116, 118, 119, 122, 125- 128, 131, 134, 135, 138-140, 141, 171, 185, 207, 208, 223, 230, 235-237, 239-241, 248, 255, 316, 317, 681, 711, 712
Hacı Sayid 171
Hafız Numan Efendi (Sabri Ülker’in dedesi) 61, 64, 67, 68
Hafız Rıza Bey (Sabri Ülker’in dayısı) 102
Hanife Hanım 223
Hasan Efendi (Sabri Ülker’in dedesi) 52, 55, 58, 59, 62, 681
Hassan, Rıfat 308, 309
Hatemi, Nadir 273
Hatice Gülsüm Hanım (Sabri Ülker’in babaannesi) 52, 55, 62
Haşim, Ahmet 153, 156
Hitler, Adolf 159, 184, 185, 189, 210, 214, 225, 229
Hugo, Victor 555
Humeyni, Ayetullah 426
Hz. Ali 393, 394
Hz. Muhammed 106, 137
I
Ilıcak, Kemal 514
Işık, Murat 110
İ
İbrahim, Veli 90, 91
İman, Ahmet 417
İman, Avni 220, 277, 401, 402
İman, Mehmet 238
İman, Muharrem 222, 275, 639
İman, Sabiha 116, 190, 236, 273, 275
İnam, Orhan 359
İnan, Hüseyin 377
İnönü, Erdal 554
İnönü, İsmet 114, 167, 168, 193, 194, 211, 332, 333, 347, 364, 377, 378
İnönü, Mevhibe 114
İpekçi, Abdi 426
İsmail Hakkı (Sabri Ülker’in ağabeyi) 68, 91, 317, 557
İzzet Melih 159
J
Jankoviç, Jean Paul 679
Jobs, Steve 691
Johnson, Lyndon B. 310, 345
K
Kâmil Paşa 565
Kamu, Kemalettin 154
Kanatlı, Firuz 349, 350, 683, 685, 688
Kantarcı, Hayrullah 630
Kantarcı, Tekin 630, 631
Kantarcızade Hacı Ömer 172
Karaağaçlı, Hacı Mustafaoğlu Süleyman 172
Karabulut, Orhan 179, 180, 181
Karaca, Kadri 263
Karaca, Yunis 568
Karadayı, İsmail Hakkı 557
Karadeniz, Yılmaz 224
Karataş, Ayfer 299
Karpat, Kemal 692
Kasım, Ahmet 167
Katerina (Çariçe) 45
Kaufman, Aleander 302
Keçeci, Karpiç (Juri Georges Karpovitch) 172
Kent, Muhtar 697
Kerenski, Aleksandr 107
Kırımlı, Ahmet İhsan 324
Kırımoğlu (CemiloğluԜ) Mustafa 46-48
Kısakürek, Necip Fazıl 154, 155, 677
Kibritçioğlu, Ahmet 597
Kocabıyık, Asım 533
Koç, Vehbi 172, 254, 305, 321, 603, 605, 687
Koçu, Reşat Ekrem 179
Kohen, Hayim 219, 220, 222, 224, 225, 255
Konfüçyüs 169
Koraltan, Refik 211
Koru, Naci 566
Korutürk, Fahri 376, 378, 425, 426, 519
Koryürek, Enis Behiç 154
Köprülü, Fuat 211
Kösdağ, Mehmet 130, 319
Kubayev, Memet 86, 91
Kumak, Mehmet Gafur 172
Kurt Mehmet (Sabri Ülker’in amcası) 55
Kuşçulu, Mahmut Mahir 330, 476, 477
Kuşçulu, Nuh 320, 321, 324, 327, 330, 331, 475, 476, 478
Küçükali, Tekin 406, 407, 569
L
La Bruy°re, Jean de 555
Lamartine, Alphonse de 109
Le Bon, Gustave 109
Lenin (Ulyanov), Vladimir İlyiç 79, 90, 96, 107, 122
M
Mahire (Sabri Ülker’in ablası) 61, 139, 317
Mardin, Yusuf 154
Mareşal Fevzi Çakmak 210
Marko Usta 170
Mar, Karl 90, 123
Mavituna, Abdurrahman 151, 167
Mehmet Turhan Bey 171
Melen, Ferit 378
Menderes, Adnan 211, 257, 265-268, 296, 332, 377, 522, 554
Menderes, Yüksel 377
Mercan, Kerami 607, 608
Mercan, Nedim 607
Mercan, Sami 607
Meriç, Cemil 240
Mesci, Haluk 521, 522, 525, 526
Morçay, Şükrü 496
N
Nahum, Hayim 203, 303
Nebioğlu, Kemal 380-382, 396, 417, 424
Neriman Teyze (apartman komşuları) 244
Nurettin Hoca 667
O
Oluç, Mehmet 585, 596, 598
Onnik Usta 208, 258
Orhon, Orhan Seyfi 154, 158
Ortaylı, İlber 45, 213
Osman Nuri Bey 171
Osmanoğlu, Abid 565
Ö
Öksüz, Fahri 588, 589, 679
Öner, Mualla 59, 72, 131, 199
Öner, Nihat 82, 102, 130, 132, 207
Ömer, Öner 679
Önsel, Vedat 425
Öz, Sebahattin 153
Özal, Turgut 165, 175, 327, 343, 346, 409-411, 520, 554, 689, 692
Özbek, Necip 615
Özcan, Gazanfer 447, 448
Özcan, Gönül Ülkü 447, 448
Özcan, Salih 304-307, 565, 566
Özdemir, Sadi 516, 517, 692
Özdemir, Nâzım 363
Özden, Yekta Güngör 561
Özdil, Yılmaz 683, 695, 697
Özdöner, Fazıl 615
Özel, Mustafa 144, 145, 176, 475, 522, 535
Özgü, Cemal 181
Özgü, Cemile 181
Özgün, Talât 215, 216, 218
Özhun, Kayhan 475
Özilhan, Tuncay 471-473, 475, 477, 577
Özokur, Ahmet 104, 617, 643, 660, 661, 669
Özokur (Ülker) Ahsen 36, 38, 76, 95, 97, 100-104, 118, 133, 145, 162, 166, 200, 222, 235, 237, 240-243, 246, 249- 251, 270, 275, 280, 281, 283- 285-292, 316, 354, 372, 387, 388, 462, 468, 484, 542, 645, 649, 678, 679, 681, 712
Özokur, Alanur 660
Özokur, Ayşe Senem 660
Özokur, Beyhan 660
Özokur, Kerem 660
Özokur, Nur Vera 669
Özokur, Orhan 104, 354-356, 363, 380, 381, 441, 475, 489, 491, 492, 536, 540, 575, 578, 661
Özokur, Ömer 643, 652, 653, 660
Özokur, (Davutoğlu) Sefure 104, 661, 669
Özokur, Yusuf İhsan 669
P
Page, Larry 691
Pandeli Usta 201
Pasternak, Boris 52, 77
Peker, Alptekin 680
Polatkan, Hasan 332, 554
Puşkin, Aleksandr Sergeyeviç 51
R
Rado, Şevket 269, 270, 281, 555
Rakiros, Parasko 183, 203, 205
Rasputin, Grigori 107
Recaizâde Ekrem 153
Richepin, Jean 154
Roosevelt, Franklin 43, 44
S
Sabancı, Hacı Ömer 685, 688
Sabancı, Sakıp 562, 685, 688
Sadık Rifat Paşa 692
Saharov, Andrey 47
Said Şamil 565
Sancar, Semih 426
Saracoğlu, Şükrü 177, 193, 194, 205
Sazak, Gün 519
Selışık, Selahattin 214, 215
Sepet, Rıza 594, 625, 626, 679
Seyit Ömer, (Sabri Ülker’in amcası) 55, 101
Sezer, Adem 167, 504
Sezgin, İsmet 26, 557, 558
Sıdıka Hanım (Sabri Ülker’in ablası)
Simavi, Sedat 233
Socrates 69, 316
Songar, Ayhan 564
Sökmen, Tayfur 519
Sözen, Reşat 618, 619
Sözer, Vural 521
Sultan Aziz, Padişah 692
Sultan Reşad, Padişah 87
Sunay, Cevdet 345, 364, 365, 377
Sükan, Faruk 426
Stalin, Jozef 43-45, 47, 50-52, 80, 90, 114, 122, 123, 185, 240, 288
Ş
Şahabettin, Cenap 156
Şakire Hanım, (Sabri Ülker’in annesi) 55, 61, 65, 67, 68, 76, 78, 81, 82, 91, 93, 102, 114, 125, 126, 136, 138, 171, 205, 237, 239, 240, 241, 291, 316, 317, 711, 713
Şapolyo, Enver Behnan 172
Şendal, Yusuf 172
Şentürk, Aziz 167
Şentürk, Kemal 585, 603, 605, 628
Şentürk, Namık Kemal 376
Şerif Hüseyin Paşa 106
Şeyh Şamil 565
Şişmanoğlu, Abdullah 278
T
Tağmaç, Memduh 346, 364
Tamer, Zekirriya 162
Taviloğlu, Mustafa 244
Tecer, Ahmet Kutsi 154
Tolga, İzmir 521, 522, 526-528
Topbaş, Mustafa 120
Topbaş, Sabahattin 321, 327, 328
Tosunzade, Abdurrahman 172
Troçki, Leon 66, 122-124
Tunagür, Yaşar 304
Tuncer, Kenan 170, 178
Turanoğlu, M. Uluğ 154
Turhan, Mediha 172
Tuğ, Salih 533, 534, 568
Tural, Cemal 346
Türkeş, Alparslan 210, 406, 407, 424, 519, 520, 551, 554, 592, 594
Türel, Yusuf 321
U
Uğur, Hasan 327, 328
Uğurses, Zihni 594, 596, 636, 637, 679
Ulaş, Fahrettin 321
Unakıtan, Kemal 110
Uras, Güngör 683, 689, 690, 692
Uşaklı, Ömer Bedrettin 154
Ü
Ülken, Aydın 526
Ülker, Ahmet Asım 58, 64, 68, 76, 79-82, 85, 91, 92, 99, 101, 115, 116, 118, 126-128, 131- 133, 135, 139, 141-143, 169- 179, 181-185, 197-199, 201- 205, 207, 208, 214, 221, 230, 231, 239-241, 247-249, 252- 255, 256, 258, 259, 261, 272, 303, 307, 316, 319, 320, 326, 335, 351, 352, 354, 357, 387, 397, 405, 414, 415, 417, 437, 444, 483-485, 487-489, 491, 500, 505, 522, 587, 590, 591, 593, 594, 601, 607-609, 631, 640, 662, 681, 685, 686, 699, 701, 710-713
Ülker, Ali (Ahsen Özokur’un oğlu) 83, 103, 274, 277, 293, 396, 397, 484, 533, 534, 536, 538, 539, 568, 576, 643, 646, 647, 652
Ülker, Ali (Sabri Ülker’in oğlu) 35, 36, 235, 237-239, 241, 242, 246, 269, 270-279, 292
Ülker (Ataseven), Betül 240, 290, 465-467, 669
Ülker, Fatih 643, 669, 674
Ülker, Fatma 117, 190, 652
Ülker, Güzide (İman) 76, 130, 220, 222, 235-237, 248-251, 258, 259, 269, 270, 280, 292, 316, 319, 387, 388, 401, 465- 467, 469, 551, 591, 617, 645, 670, 675, 677, 678, 682, 712, 713
Ülker, İbrahim 652
Ülker, Meryem 652
Ülker, Murat 36, 38, 59, 60, 62, 69, 109, 111, 113, 115, 118, 165, 213, 219, 240, 245-248, 253, 255, 271, 276, 280, 292, 300, 344, 373, 375, 387, 395, 398, 418-420, 424, 437, 440, 442-444, 456, 462, 466, 469, 489, 491, 492, 503, 532, 535, 536, 539-544, 547, 556, 557, 559, 570, 575, 605, 645, 669, 673, 692, 699, 701, 704, 707, 710, 713
Ülker, Mustafa 643, 669, 670, 673
Ülker, Rahmi 217
Ülker, Yahya 618, 643, 669, 670, 677
Ülker, Zehra 174, 230
Ülker, Zeynep 652
Ülkücü, Aydın 437
Ürgüplü, Suat Hayri 333, 377
V
Vahideddin, Padişah 107
W
Wiederkehr, George 475, 479
Y
Yalçın, Süleyman 564
Yalçıntaş, Nevzat 120, 129, 130, 142, 555, 562, 563
Yaramanoğlu, Hüdai 447, 661
Yavuzer, Haluk 270, 433-435, 441, 443
Yazıcı, Kâmil 327-329, 472
Yazıcı, Osman 475
Yelmen, Hasan 326
Yener, Faruk 265
Yıldız, Ziya 164, 166, 341, 342, 639
Yılmaz, Mesut 554
Yozgat, Hasan 343, 595, 679
Yöntem, Ali Canip 154
Yusuf Ziya 153, 171
Yusuf Ziya Bey (şekerci) 171
Yurdagül, Metin 38, 499, 500, 501, 509, 510, 512, 514, 567
Yurdakul, Mehmet Emin 210
Yurdoğlu, Lebit Fehmi 154
Yüceses, Fethi 192
Yüceses, Hamiyet 178, 192
Yücesoy, Ekrem Şevket 560, 561
Yüksel, İsmet 51
Z
Zaim, Sabahattin 321
Zorlu, Fatin Rüştü 332, 554
Zweig, Stefan 197