İsmet Sezgin

TBMM Eski Başkanı

Sabri Ülker, bağışlarının büyük bir kısmını Türk Silahlı Kuvvetleri vakıflarına yaptı...

“Sabri Ülker” ismi telaffuz edildiği zaman, hatırıma önce, zorluklar karşısında yılmadan mücadele veren, mütevazı, sevecen ve yardımsever kişi gelir.

Hayatı boyunca tevazuunu daima korumuş olan bu örnek kişi, bundan 70 yıl önce küçücük bir imalathaneden yola çıkarak, bugün bir dünya devi yarattı. O dünya devinin çatısı altında toplanan Türk markaları, ülkemizin ürünlerini beş kıtaya taşımayı başardı. İş, bununla da kalmadı; Sabri Ülker’in evlatları, bir başka dünya devi olan Godiva markasını, Türkiye’nin ürünleri arasına dahil etti.

Sabri Ülker’in hayatı, hep mücadele içinde geçti. Önce ailesi Balkan Harbi mağdurları arasına sürüklendi. Ardından kendisi, komünist Bolşeviklerin yaptığı ihtilal sonrası cehenneme dönen Rusya’da dünyaya geldi.

Çocuk yaştan itibaren başarıya odaklanmıştı. Bu kararlılığı, birazda, ailesinin, sırasıyla; Balkan Harbi, Birinci Dünya Harbi, Bolşevik İhtilali ve nihayet İkinci Dünya Harbi’nden fazlasıyla etkilenmesi nedeniyle oluşmuştu. Sabri Ülker, henüz 9 yaşındayken anne, baba ve kardeşleriyle birlikte Kırım’dan Türkiye’ye göç etti. İşte bu göç de, onun zorluklara göğüs germe iradesini oluşturdu. Adeta savaşlara meydan okurcasına öğrenimini hiç ihmal etmedi. Daha okul sıralarında iken, ailesinin çalışan nüfusuna katıldı.

Bugün, Türk gıda sektöründe önemli bir yeri olan Ülker Müessesesi’nden “dünya devi” diye bahsedebiliyoruz. Bunun haklı bir nedeni var. Ülker’in, 9 dış ülkede 11 fabrikası bulunuyor. Ürünleri, 300 değişik marka adı altında imal ediliyor. Ülker, 80 ülkeye ihracat yapıyor. Ve nihayet, bu tesislerde binlerce kişi çalışıyor.

Sabri Ülker, iyi bir yurttaş ve örnek bir insandı. Ülkemizin yatırım, üretim, istihdam ve ihracat seferberliğinde çok önemli görevler üstlendi, elde ettiği başarıyla genç işadamlarına da idol oldu.

Tatlı kâr peşinde koşmadı. Türkiye’nin gıda sanayiine sağladığı katkıların yanı sıra, eğitim, kültür ve spor alanlarında da özverili davranışlarıyla büyük takdir topladı.

Sabri Ülker, kurduğu büyük müesseseyi, zaman içinde kurumlaştırarak, ikinci ve üçüncü nesil için ortam hazırladı.

Merhum Sabri Ülker, inançlı bir kişiydi. Milli ve manevi değerlere çok önem verirdi. Ama bunun, ticaretini yapmazdı.

1997-1999 yılları arasında 55. Cumhuriyet Hükümeti’nde Başbakan Yardımcısı ve Milli Savunma Bakanı olarak görev yaparken, önüme, Ülker Müessesesi’yle ilgili bir problem geldi. Problem, merhum Sabri Ülker’in hayat tarzından kaynaklanıyordu.

Aslında Sabri Ülker, yukarıda da izah ettiğim gibi, milliyetçi ve muhafazakârdı. Ancak, bu hayat tarzını kendi dünyasında yaşardı. Hal böyle iken, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) camiasında yanlış bir algılama sonucu, Ordu Pazarları’nda, Ülker ürünlerine karşı boykot uygulanmaya başlandı. Bu sıkıntılı durum, Ülker yönetimi tarafından bana intikal ettirildi. Konuyu, TSK ilgililerine götürdüm. Kendilerine, Sabri Ülker’in yurtsever, milliyetçi, muhafazakâr ve aydın bir vatandaş olduğunu, hiçbir aşırı ve zararlı cereyanın içinde bulunmadığını belirttim.

Sabri Ülker, Ülker tesislerinde imal edilen ürünlerin TSK Ordu Pazarları’nda satılmasından bir kâr amacı gütmüyordu. Uygulanan ayrımcılığın, haksızlığın önlenmesini istiyordu. Bunu, kendisinden dinlemiştim. Bilindiği gibi, Ankara’nın kökleşmiş yargılarını hemen yıkmak kolay değildi. TSK ilgililerinin zamanla yumuşadıklarını gördüm.

Sabri Bey, ülkemizin gıda sanayiine hizmet ederken, özellikle yardımseverlik alanında da büyük özveride bulunurdu. Ama bunu, hiç kimseye hissettirmeden sessizce yapardı. İşte bu sessiz sedasız bağışlarının büyük bir kısmını da, TSK vakıflarına tahsis etti.

Kısacası Sabri Ülker, ismi daima rahmetle ve şükranla anılacak bir büyük sanayici, işadamı ve vatanseverdi. Onun eserlerini bugün evlatları, kendilerine yakışan bir azim ve kararlılık içinde geliştirerek ve büyüterek, Türkiye’nin hizmetine sunmayı sürdürüyorlar. 

Ankara, 30 Ekim 2013

İsmet Sezgin

TBMM Eski Başkanı

Önceki
Hikaye
Sonraki
Hikaye